bugün
- gecenin şarkısı8
- en son ne yediniz19
- şaka maka 2025 yılında hala komünist olması9
- altay cem meriç11
- lgbt denilen sapkınlık vahim boyutlara ulaştı11
- taşak traşı olmak20
- shawarma8
- keyfi verilebilen çaylaklık süresi sorunsalı9
- her şeye amk diyen tip14
- 23 mayıs 2025 fenerbahçe beko panathinaikos maçı14
- yaz geliyor heyoo8
- kitap okumak11
- 3 polis şehit eden teröristin serbest kalması8
- anın görüntüsü11
- sözlüğün aptalları sıralı tam liste12
- rus kızlarına ilgisi olmayan türk erkeği19
- yapılacak tek şey siyonistleri tek tek öldürmek9
- kadınınız mini etek giyebilir mi8
- makarnayı bir üst noktaya taşıyan küçük detaylar11
- asgari ücret 52bine çıksa kiralar da 15 bine çıkar16
- her entrynin sonuna evet yazan yazar11
- israil'e en çok mal satan beş ülke9
- günün yorgunluğunu alan şeyler10
- aydinoglu bombala'nın sözlüğe vedası28
- sevismek10
- evlenmemek için nedenler11
- filistinlilerin dedeleri topraklarını sattı8
- göte epilasyon yaptırmak16
- yunan halkına düşman değilim10
- töre dizileri12
- ülke ekonomisinin rezilliği15
- kaldırımdaki taşa tecavüz eden adam21
- evlenilecek adam modeli8
- ne işim var şan benim burada denilen yerler15
- waffle yapabilen erkek15
- batman vs superman14
- bir yazarın zekasından şüphe duymak9
- askim orasi degil diyen kadin8
- alkol dostunuzdur9
- sözlükte bilgisiz yazarların çok olması13
- kaç yaşındasın18
- sevgilisi olmayan sözlük kızları tam liste15
- allah ın ahirette baldırını göstermesi8
- bu kötü gidişe son vermek için akp14
- uludağ sözlük kızlı erkekli yaz kampı15
- kedi besleyen insan evi13


entry'ler (135)
bach - toccata and fugue.
kendisine.
düşünenlerin hayatı.
düşünmeyenlerin hayatı.
bazen seçimden ziyade mecburiyyettir.
söyleyecek o kadar şey varken ben sadece "huzur bulmak istiyorum" demeyi tercih ederim. şimdiye kadar "aman, hissettiklerimi olduğu gibi dışavurayım, içimde kalmasın", "gelecekte iğrenç şekilde hortlamasın" diyerek kaç kez kendimi yıprattım. artık aynı şeyleri her söylediğimde "artık aynı konuları, aynı cümleleri tekrarlamaktan bıkmadın mı?" diye soruyorum kendi kendime. çözümü olmayacak şeyleri düzeltmek için o kadar çaba sarfettim ki, artık kılımı kıpırdartmak bile içimden gelmiyor. çünkü çaba sarfettiğim şeylerin düzeleceğine inanmıştım. şimdi sadece huzur bulmak istiyorum. huzurun nasıl, nerede olmasının hiç bir önemi yok gerçekten.
hiçbir şey. tüm duygularımı yitirmiş gibi hissediyorum kendimi. kendimle ve çevremle ilgili sorunlara bazen şaşırtacak derecede yabancı bir tavır gösteriyorum. kılım kıpırdamıyor. bu, kimi zaman iyi yorumlanabilir evet, fakat, ben böyle bir iyi sonuca varmak istemiyorum. kaybettiğim duygularımı geri istiyorum.
öldüğüne zerre kadar inanmamaktayım. zaten söyledikleri, hastanede yatmalar, ameliyat geçirmeler, yok efendim tekerlekli sandalyede gezmeler... hepsinin birer palavradan ibaret olduğunu düşünmekteyim. ben larisayı uludağ sözlükten önce tanıyordum, sık-sık konuşurduk. hep kendini olduğundan fazla göstermeyi seven birisi. karınca ısırsa kaplan ısırmış gibi triplere girer, sürekli kendisini olduğundan fazla anlatırdı. ben bir hastanın hastaneye kaldırıldığını, ameliyat geçirmesini, son haberini, hatta öldüğünü onun instagram hesabının yakın arkadaşlar bölümünden daha önce almadım. herkese açık hikaye bile atmamış. yakın arkadaşlara atmış. belli ki, yakın arkadaşa eklemediği kişiler her gün gördüğü insanlar. her şeyi geçtim, hangi akıl sahibi bir yakınının hastanedeki durumunu instagramda paylaşır allah aşkına? sizin kardeşiniz, eşiniz, dostunuz, ebeveynleriniz veya yakın bildiğiniz her kimse hastanede canıyla uğraşırken onunla ilgili son gelişmeleri, hatta öldüğünü ünlü biri olmadığı sürece o kişinin instagramda yakın arkadaşlar bölümünde paylaşır mısınız? gerçi ünlülerle ilgili son gelişmeler herkese açık şekilde gazeteciler tarafından paylaşılır da o ayrı mesele. larisa kimler için çok önemli oldu da, onların hesaplarını bilen bir yakını onları yakın arkadaşlara ekledi de, onunla ilgili gelişmeleri paylaştı? larisayı arkadaş olarak çok severdim, ama bu son yaptığı şey çok iğrenç bir davranıştır benim açımdan. yaptıklarının başından beri ilgi görmek, kendisini zavallı gibi göstermekten başka bir şey olmadığını düşünüyorum. "gerçekten öyle" demiyorum, ama şimdiye kadar larisayı tanıdıysam, tüm olanların birer palavradan ibaret olduğunu düşünmemek elde değil. gerçekten ölmüş olsa bu kadar yanmazdım. şimdi gerçekten ölmüş bile olsa, beni buna kimse inandıramaz. yazıklar olsun. insanın arkadaş dediği insanların akıllarıyla böyle dalga geçmesi çok küstahça. ve kimsenin duygularıyla oynamaya, onları gereksiz yere hüzünlendirmeğe hakkın yok larisa. bu konuda tek kelime sohbet etmek istemiyorum, lütfen kimse bu konuyla ilgili beni rahatsız etmesin. edenlerin sadece larisanın fake profilleri olacağını varsayıp önemsemeyeceğim. ve birisi çıkıpta "ben larisayı daha iyi tanıyorum" da demesin. uludağ sözlük sayesinde tanıştıysanız bile ben yukarıda da dediğim gibi onu uludağ sözlükten daha önce tanımaktayım. bununla böbürlenmiyorum asla. sadece kişilik ve karakter olarak nasıl birisi olduğunu bildiğimi izah etmek açısından bunu söylemeyi doğru buldum. ve kabul ediyorum, bana demediği şeyleri size söyleye bilir, mesela atıyorum 20 tane evlerinin olduğunu. 20 tane evlerinin olduğunu sizden öğrenmiş olsam bile yine larisa aynı larisa olarak kalacaktır gözümde. ve konunun 20 tane evle asla alakası yok. aslında bu konuda entry girmeyecektim, fakat öldüğünü düşünen insanların çoğunluk teşkil ettiğini gördüğümde dayanamadım. bir de konuya bu açıdan bakın diye yazdım tüm bunları. anlayışla ve saygıyla karşılayacağınızı umar, iyi günler dilerim.
mutlu edebilecek her şey.
bitmişim, tükenmişim, bıkmışım her şeyden. eskiden enerjimi, hevesimi, zamanımı harcadığım şeylerle bile dikkatimi dağıtmak gelmiyor içimden. hiç bir şey eskisi kadar iyi gelmiyor. intihar mı? hayır bu çözüm olamaz. intihar etmek tüm güzel duyguları yeniden yeşertmez. intihar etmek tüm bu acıları sonsuzadek dindirebilir evet, fakat ben yaşamak istiyorum, gerçek anlamda yaşamak. huzurum kalmadı.
neredeyse herkesin tanıdığı veya neredeyse kimsenin tanımadığı yazar olmak.
irademiz dışı bir eylem. ortadoğuda doğmak cehennemi bu dünyada yaşamaktır.
başlangıç, son, tekrar.
yanmaktır.
her ne kadar doğum gününüzü kutlamasanız da, hatırlanmamak kötü hiss ettirir.
"inşallah", "maşallah" gibi kelimeler artık ait olduğumuz toplumda konuşulan geleneksel sözlere çevrildiği için siz de konuşurken söyleyebiliyorsunuz. bu kelimeler artık günlük hayatta kullanılan diğer kelimelerle aynı değere sahip. mesela "umarım başarırım" yerine "inşallah başarırım" demek gayet normal hal almış bulunmakta. her "inşallah, maşallah, vallahi, billahi" kelimelerini kullanan müslüman veya dindar olmaz. bu ve benzeri kelimeler araplardan bizim dilimize miras kalarak "saat, saniye, dakika, tıbb, tesadüf, hikaye ve b." gibi normal sözlere dönüştü.
gerçekte kendinde bulunmayan özellikleri yalandan söyleyerek ortama uyum sağlamaya çalışmak. başının ağrımaması için değil ama, tam tersi "havalı" görünmeye çalışmak adına yapılan eylem. mide bulandırıcı.
bazen buraya yazarken aklımdan geçiyor bu.
çok gereksiz bir gelenek. evet, atalarımızdan kalma bir gelenek, ama atalarımızdan kaldı diye "sürdürmek zorundayız" diye bir şey yok.
büyüklerimizden öyle gördüğümüz için doğrusunun öyle olduğunu kendimize inandırmışız. o yüzden biz de öyle yapıyoruz.