bugün

entry'ler (71)

new york da 4 5 gün

New York'a ilk kez gidenlerin olmazsa olmazlarını bir de benim gözümden sizlere sıralayıp anlatacağım.

Eğer sizde benim gibi gitmişken 1 günümü alışveriş yapmaya ayırsam hiç de fena olmaz diyenlerdenseniz hemen söyleyeyim; New York'a gidipte Woodbury Premium Outlet'i görmeden, gezmeden, alışveriş yapmadan olmaz.Çok net!
Ya araba kiralarsınız ya da Manhattan'ın orta yerinde "woodbury'e tur! woodbury'e tuuur!" diye bağıran ergenlerden bilet alırsınız ve transportation ı kullanmış olursunuz. Ancak böyle bir durumda akşam saat 17'de "haydi bakalım dönüyoruz biz" dediklerinde daha gezemediğiniz onlarca caanım mağazaya uzuun bir süreliğine veda edersiniz :S Araba kiralamanın bir hatta iki güzel yanı, hem yol üzerindeki Diner (bizim cafe büfelerin karışımı ama bombadır) larda yumurta omlet olayının aslında ne kadar mükemmel birşey olduğunu, üzerine kahve-cheesecake ikilisinin nasıl oh mis dedirttiğini öğrenme, anımsama şansına sahip olursunuz. Birde akşam artık bekçilerin sana "çıkın kardeşim kapıyoruz artık , bir pabuç da eksik alıverin" deyinceye kadar orada kalma şansına sahip olursunuz ki bu saat yanlış hatırlamıyorsam 21 di. Sabah 9 akşam 21 * Hiç hesap yapmayın 12 saat bile yetmiyor maalesef.

Ortalama araba kiraları 70 usd gibi ama ben Mustang kiralamıştım o da 250 usd gibi bişeydi. Ama gerçekten değerdi * Bu arada Amerika'da ne kadar fazla gün araba kiralarsan fiyat o kadar hesaplı oluyor. Yani 1 gün değilde 4 gün kiralasaydım bu fiyat toplamda 500-600 USD ye gelecekti. Ancak Manhattan'da ise oteliniz bu kadar uzun süre araba kiralamayı kesinlikle tavsiye etmiyorum. Karşınıza iki büyük problem çıkıyor. Birincisi insanı bitiren trafik , bir diğeri ise otopark ücretleri. Manhattan'ın orta yerinde bir otoparkın gecelik ücreti 30-40 USD. Üstelik metro ile her yere gidebiliyorsunuz. Karar sizin.

Bu 1 günlük bir aktiviteydi. Akşam döndüğünüzde haliniz kalırsa sonlara doğru vereceğim restaurant isimlerinden birine gidersiniz ama genelde rezervasyon ile çalışıyorlar.Buralara mutlaka birkaç gün öncesinden rezervasyon yaptırın. Ama rezervasyonsuz da oldukça fazla seçeneğiniz mevcut.

Şimdi bunun dışında bir Chelsee Market var ki sizden öte benden ziyade efendim. Chelsee diye bir bölge var, Times'ın 5-10 blok güney batısında kalıyor. Manhattan aslında küçük bir ada ve metro istasyonlarında ücretsiz verilen metro hatlarını gösteren bir harita edinip hepsini bu haritadan bulabilirsiniz.

Chelsee Market'e gündüz saatleri gidip 2 3 saat takılıp (bildiğin bir han düşünün, içinde "ne arasan var" ve çok eğlenceli) acıkınca da denizden çıkan babanı bile yiyebileceğin bir seç- pişirt- ye (aynen böyle) deniz mahsülleri market restoranı var (ıstakoz ve karides çorbası ve hatta karides wrap favorimdir)Eğer deniz mahsülleri seviyor iseniz orada karnınızı kesin doyurun.

Hatta Chelsee Marketten önce sabah bir adet bagel (Bagel, bizim simitimize benzeyen ancak içi daha çok hamurlu ve dışı isteğe göre susamlı , sade , anasonlu , vs. gibi çeşitlenen ve içine envayi çeşit salam jambon peynir gibi kahvaltılık konularak hazırlanan bir sandviç ve özellikle kahvaltı saatlerinde oldukça tercih ediliyor.) ile taze sıkılmış portakal suyunu alıp Central Park'a gidebilirsiniz. Yanınıza çimlere serip uzanabileceğiniz masa örtüsü kıvamında bir örtü alabilirsiniz. Bu arada bu gün Pazar olursa daha çok oradaki günlük yaşamı görme şansınız olur. Aileler gelir çimlere yayılır millet deli gibi bisiklete biner ve koşar..Oradan bir metro hemen Chelsee ( Aslında yürüyerek gitmenizi kesinlikle öneririm ancak zaman ayıracağınız başka faaliyetleriniz var ise önermem , hem yorar hem zaman kaybını iki katına çıkarır) Bu arada Chelsee güzel bir muhit ,sevdim ben baya. Eğlenceli gezinmesi.Biraz daha Times'ın o yoğun ve bazen sıkıcı olabilecek kalabalığından uzakta bir semt. Hatta kahve içebileceğiniz güzel küçük cafeler de bulabilirsiniz sokak aralarında..

Bunun dışında girmesi kolay çıkması zor bir müzemiz var. Metropolitan Müzesi. Tek kelimeyle mükemmel ve en az 4-5 saatinizi alır götürür. içerisinde Osmanlı'dan , ilk icat edilen enstrümanlara, iran'dan Samuraylara , eski Yunan'dan ilk şövalyelere kadar birçok medeniyet var. Biz şöyle bir göz atıp çıkalım dedik bir baktık 3 4 saat uçmuş gitmiş, çok tehlikeli *

Hani şu herkesin çıktığı Empire States var ya ben ikinci gidişimde ona değil Rockfeller'a çıkmıştım. Sebebi ise ordan Empire States'i güzel görebiliyosun * Gün batımında çıkın mutlaka, çok güzel bir manzara , hatta yanınızda bir şişe şarap götürün * rockfeller da tepede gün batımında yudumlarsınız :P Bu arada en fazla 1 saat, gerisine gerek yok.

Bir gece saat 20-22 arası gibi bir caz bara yer ayırtabilirsiniz. Biz 131 West 3rd St deki Blue Note'a gitmiştik ki ,ben bayılmıştım beni yerlerden topladılar. Çok iyiydi. Canlı bir gerçek caz performansı izliyorsun. Gruplar sürekli değişiyor ve oldukça iyi çalıyorlar. içerisi o kadar güzel değil ama zaten önemli olan sahnedekilerin iyi olması mantığı var adamlarda. Sevdim ben.

Biz bir günümüzü de Bronx Zoo'ya ayırmıştık. Bronx'a metro ile ulaşım var. içeride goril var abi. Ben yaklaşık 1 saat cama yapışık durdum. Mükemmel üstüydü,hayatta unutamam!

Harlem'e yürüyerek bir çıkarsınız sonrada pek birşey olmadığını görüp geri dönersiniz. Yanlız tek fark şu oluyor ; yolda yürürken beyaz yüzlerin azaldığını görüyorsunuz o kadar. (yinede gündüz saatinde gitmekte fayda var!!)

Little Italy ,China Town ve SoHo iç içe. O bölgeye öğleden sonra gidip önce china town ı gezip sonra little italy e geçip o caanım makarnalarla mükemmel ev şaraplarını içiiip kafayı yumuşatıp Soho ya geçmenizi öneririm. Soho aslında çok da büyük bir yer değil ama barlarını severim ben!Hatta ordan Greenwich Village a geçerseniz canlı müzik bulursunuz kesin!!

Brooklyn Köprüsü mükemmeldir. Yürürken New York'un Manhattan adasından ayrılıp Brooklyn'e geçersin ki gün batımında o da muhteşemdir! Şimdi size bir route veriyorum takip edin edebilirseniz (yani zaman problemi yaşamazsanız!) Önce Financial District yapıp en aşağı kadar inin ( bu arada NY Merkez Bankası'nı göreceksiniz,wall street i göreceksiniz ve biraz takım elbiseli kadın ve adamları * Sonra en alta inince sahile varacaksınız, sahilden özgürlük heykelini (ki özünde bir fransız kadınıdır kendileri) görünce deniz sağınızda kalırcasına yürümeye başlayacaksınız. Akşam 17 gibi yaparsanız bunu ilerde liman vardır burada herkes işten çıkıp margaritaları yudumlar, onu görürsünüz. Hatta margaritaları alıp bir sohbete bile katılabilirsiniz.Millet çok sıcak kanlı. Sonra yola devam. Brooklyn Köprüsü ilerde sağda olacak zaten, yürümeye devam ve hoop köprünün üstündesiniz ( bu rota wall streeten köprüye kadar heralde 4-5 km eder) köprüden geçince hemen köprünün altında "river cafe" vardır. Biraz tuzludur ama hayatınızda görebileceğiniz en güzel manzaralı restoranlardan birisidir. Hele ki akşam!!
Biraz Brooklyn de gezinti yapıp dönebilirsiniz. Bu arada köprünün altında bir dondurmacı var! Mutlaka o sıraya girin ve dondurmadan tadın ;)

New York'a gelmişken New York Steak 'de yiyelim derseniz size önerebileceğim mekan Keens Steakhouse!!!!!!
Orada Bob adında garson vardı! Yaşlı yuvarlak gözlük takan halis muhlis bir beyfendi idi kendisi. Biz iki kişi bir porsiyonu bitiremeyiz dedik. Bizim için ikiye böldürdü porsiyonu! Bu çok basit bir şey gibi görünüyor ama mekanda böyle bir istek ilk defa gelmişcesine ters ters baktılar bize * Bu arada şortla gidince oturulan yer var bide takımla falan gidilince oturulan yer var * Ama eti mükemmeldi. Adresi de "72 West 36th Street, New York City, NY 10018 (Manhattan)" Yanına da açılacak şarabı kendisine bıraktım, bize mükemmel bir şarap açtı.

Sonra birkaç italyan Restaurantı var hepsi birbirinden güzel

Patsy's Italian Restaurant (Frank Sinatra abimiz müdavimlerindenmiş!!)
236 W 56th St, New York City, NY 10019-4306 (Manhattan)

Basso56
234 West 56 Street, Between 8th Avenue & Broadway, New York City, NY 10019 (Manhattan)

Tony's Di Napoli
47 W 43rd St. New York City, NY 10036 (Manhattan)

Biz üçüne de gittik ve üçüne de bayıldık *

Bu arada New York'a gidip birkaç Broadway Show'u izlemeden olmaz derseniz ;

Broadway Showlarına önceden bilet almaya gerek yok , Son 3-4 yıldır meydanda indirimli bilet satılır hergün. Millet meydanda merdivenlerin altındaki gişelerden indirimli bilet almak için sıraya girer,oradan alın yarı yarıya gelir.

Özetle New York için Manhattın'ı parçalara bölün. Her gün her yere gidemezsiniz ve çok da verimli olmaz bölünürseniz.

Alışveriş için Woodbury Premium Outlet 1 gün
Bronx Bölgesine 1 gün (Hayvanat Bahçesine gitmeyecekseniz ilk seyahatte Bronx'a gitmeye gerek yok.)
Financial ve Brooklyn'e yarım gün
Little Italy,China Town,SoHo ya bir gün
Chelsea ye yarım gün akşamı jazz bar yapılabilinir.
Diğer yazdığım yukarıdaki yerlere de 1 gün ayırabilirsiniz.

Mutlaka yukardaki planda sapmalar olacaktır onlarıda belki 1 gün fazladan harcayarak tamamlarsınız. Tabi bu kısa ve net bir plan oldu ama zamanın oldukça bu plana bağlı kalarak biraz yayabilirsiniz NYC yi.
Aslında bahsedilecek daha çok yer ve mekan var ancak orası da sizin araştırmalarınıza ve başkalarından aldığınız duyumlara kalsın.

Ayrıca mutlaka iner inmez gideceğiniz otele önce AirTrain ile Jamaica durağına ordan da Times'a geçerek ulaşmanızı tavsiye ederim. Biraz uzun sürer (1 saat) ancak günlük yaşamı görmenize büyük faydası var. Tabi bu arada olmazsa olmazımız haftalık metro ticket var. 1 hafta sınırsız bir şekilde kullanabilirsiniz. Almanızın büyük faydası var

başı kapalı kadınların gözleri

aslında farklı değillerdir. ona bakanın gözlerinden başka odaklanacak hiçbir şeyi olmamasındandır.

otuz derece de tüylerini almayan kadın

beş duyu organını da siker adamın!

istanbul bilgi üniversitesi

27 Aralık 2012 tarihinde aşağıdaki açıklamayı yapmış üniversite. Böyle bir açıklamayı yapabilmiş tek özel üniversitedir ki takdire şayandır. Bu açıklamanın altında 45 ten fazla Bilgi Üniversitesi akademisyeninin de imzası bulunmaktadır.

" Geçtiğimiz günlerde, ODTÜ'de, siyasal iktidara muhalif bir grup öğrenci, Başbakan'ın da katıldığı bir etkinlik sırasında, anayasa ve Türkiye'nin de tarafı olduğu uluslararası sözleşmeler ile güvence altındaki "düşünce ve ifade özgürlüklerini" kullanarak, barışçı bir protesto gösterisi düzenledi. Polisin, henüz hiçbir şiddet eylemi söz konusu değilken, bu protestonun devamını engellemek ve göstericileri dağıtmak amacıyla yoğun şiddet kullanması sonucu oldukça tatsız ve üzücü olaylar meydana geldi ve onlarca öğrenci gözaltına alındı. ODTÜ yönetimi, öğrencilerinin "düşünce ve ifade özgürlüğüne" sahip çıkan ve polisin orantısız güç kullanımını eleştiren bir açıklama yaptı.

Bu gelişmeler üzerine, Başbakan Sn. Recep Tayyip Erdoğan ODTÜ Yönetimi'ni, ODTÜ'lü öğretim üyelerini ve protestocu öğrencileri kamuoyu önünde eleştirdi. Ardından, birçok üniversitenin rektörü, protestocu öğrencileri ve onlara sahip çıkan ODTÜ yönetimini kınayan bir açıklama yayınladı. YÖK de ODTÜ yönetimi için soruşturma başlattı. Bütün bu tepkilerin sanki bir ayaklanma bastırılıyormuş gibi kamuoyuna yansıtılması, ülkemizde toplumsal barışın daha da zarar göreceği konusunda endişelerimizi arttırmaktadır.

Biz aşağıda imzası olan istanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyeleri ve elemanları, bu gelişmeler karşısındaki ortak kanaatimizin kamuoyu tarafından bilinmesinde fayda görüyoruz:

1. Muhalefete tahammülün olmadığı bir yerde düşünce ve ifade özgürlüğünden, düşünce ve ifade özgürlüğüne sahip çıkılmayan bir yerde ise üniversitenin varlığından söz etmek mümkün değildir. Zira "düşünce ve ifade özgürlüğü" yaratıcı ve yenilikçi bir düşünce ve bilgi üretimi sürecinin, olmazsa olmaz ön koşuludur.

2. Bu nedenle, yukarıda özetlenen olaylar silsilesinde, ODTÜ yönetiminin, öğrencilerinin düşünce ve ifade özgürlüğüne sahip çıkarak, Türkiye'deki her üniversiteye örnek olması gereken bir tavır sergilediğini düşünüyor ve bu tavrı destekliyoruz.

3. Aynı nedenle ODTÜ yönetiminin tavrını eleştiren üniversite rektörlerinin ve ODTÜ yönetimine soruşturma açan YÖK yönetiminin önemli bir muhakeme hatası yaptığını düşünüyor ve bu hatanın ülkemizdeki akademik yaşamın kalitesi ve üniversitelere duyulan güven üzerinde tamiri güç bir tahribat yaratabileceğinden endişe ediyoruz. Dolayısıyla bu hatanın altında imzası olan meslektaşlarımızı ve hocalarımızı çok geç olmadan bu hatadan geri dönmeye davet ediyoruz.

4. Demokratik bir ülkede, hiç kimse, Başbakan ve Hükümet dâhil hiç kimseyi beğenmek ve takdir etmek zorunda değildir. Kimilerine ne denli “saçma”, “saygısızca” ya da “nankörce” gelirse gelsin, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında, herkes, şiddete başvurmaksızın, Başbakan ve Hükümet dâhil herkesi eleştirebilir ve protesto edebilir. Türkiye’deki hâkim geleneğe göre ise barışçı protesto gösterilerinin çoğu bile polis şiddeti marifetiyle bastırılmakta ve bu durum yeni şiddet döngüleri yaratmaktadır. Sessiz ve itaatkâr bir toplum ve gençlik hayali kuranlara, bu toplumun en hayati yaratıcı damarlarını kurutmakta oldukları ısrarla söylenmeli ve bu duruma ödünsüz biçimde karşı durulmalıdır.

5. Demokratik bir ülkede, siyasi iktidarın üniversiteleri azarlaması, onları hizaya sokmaya çalışması da, üniversitelerin ve akademisyenlerin siyasi iktidara uyum sağlama yarışına girmeleri de düşünülemez. Demokratik bir ülkenin siyasi iktidarı yeterince olgun ve akıllı ise, üniversitelerden, eleştiriden ve protestolardan sadece öğrenmeye çalışır. Evrensel akademik standartların farkında olan bir üniversite ise, “majestelerinin üniversitesi” olmayı en büyük aşağılanma sayar.

Eğitime gönül vermiş ve bu uğurda emek harcayan insanlar olarak, derin endişelerimizi belirterek, özgür ve eleştirel düşüncenin toplumların gelişimine temel olduğunu vurgulamak isteriz.

Sabırla ve ısrarla, demokrasi ve akademik özgürlük talep etmeye devam edeceğiz. "

senin bedenin senin kararınsa hastaneye gelme

DEVAMINDA O ZAMAN VERGi DE VERMiYORUM iLE DEVAM EDEBiLMESi OLASI BiR SÖZ.

9 ağustos 2012 izmir de pkk saldırısı

gece sen,ben evimizde uyurken doğuda, güney doğuda hergün yapılan saldırıların, ölen evlatlarımızın gerçek olduğunu halka anlatan bir saldırı. Uyan Türkiyem! Sende uyan aciz meclis!

abd nin suriye türk uçağını kasıtlı düşürdü demesi

petrol gelecek yerden dostluk sakınılmaz!

özlemek de yetmiyor ki bazen

Saate baktım gecenin üçüydü. Karanlıkta saatin üzerindeki rakamların ve saniyenin fosforlu görüntüsünü izledim bir süre. Annem "dertler gece artar" derdi. Doğruymuş. Gerçi ne gecemiz kaldı ne gündüzümüz burda. Memleketimde zaman gece iken burda sabah, burda gece iken orda sabah olduğundan ben 24 saat dertliydim.
Bizim çocuklar ofise gitmiş midir acaba dedim kendi kendime, acaba metrobüste olsam ne yapardım dedim. taksim de sabahları çok güzel bir telaşla açılır kepenkler,orda olup esnafı izlemek istedim. deniz canlandı gözümde , bir vapurla kabataş'tan üsküdar'a geçsem dedim , simiti özledim ben, demli çayımı özledim. kalabalıklar içinde yanlız kalmamayı özledim. annem ne yapıyordur acaba şimdi? ablam kaçıncı uykusundadır acaba? bensiz hayat nasılda devam ediyor..
Uykunun dili olsa da derdimi anlatsam..
saate baktım gecenin üçüydü ve karanlıkta saatin üzerindeki rakamlar bana yanlızlığımı hatırlatıyordu.

kahrolmayasica

insanın üstündeki elbise, elbisenin içindeki insandır. şimdi burda değil ama hep olacak.

matematiğin bittiği an

yine matematik başlar!

liseyi sevgilisi olmadan bitiren öğrenci

asosyal ve başarılıdır.

türkçe şarkılarda geçen iğrenç sözler

hayvan canımı yakıyor. - izel (drakula)

tecavüze uğrayan doğursun gerekirse devlet bakar

be hey cahil.
be hey beyni örümcek ağları ile örülmüş.
be hey mesnetsiz,aciz
annen de bir kadın, kız kardeşinde bir kadın.
ve kadınlar da insan.

Uyan Atam , uyan.

araba satanların yalanları

kız giribi araba !
-nasıl yani?

öğretmen maaşları memura haksızlık

öğretmenlerin açıklama yapma , kendini ifade etme ya da bu maaşı neden aldıklarını veya hatta bu maaşın bir öğretmen için neden az olduğunu açıklamalarına bile gerek duymamaları gereken vahim,acınası ve art niyetli bir açıklama.

öğretmenlerin hiçbir iş yapmadığı gerçeği

öğretmenlik basit bir memurluktur diye düşünen bir zihniyet var ortada. çok yazık. öğretmen özel insandır, insan yetiştirendir. gelecek ellerinde hamurlanır. kutsal sözler söyleme çabası değil bu , bu gerçek. ömrünü adamıştır bu işe.
gazi mustafa kemal ne güzel söylemiş ;

"öğretmenler yeni nesil sizlerin eseri olacaktır"

bugün gelin görün ki , halkın kendi içinde kutuplaşmasını kendi menfaatleri adına kullanan kişi veya kişiler çıkıp açık açık bunu dile getirip, öğretmene olan saygıyı , sevgiyi baltalamaktadır. yazık , üzücü.

iki gözüm seneler geçiyor

geçer gider yıllar,tutamazsın. baharı yaz,yazları kışlar kovalar.büyürsün. bu büyümeler öyle sıkıcı olur ki dünyayı durduramazsın. sevmekten vazgeçip, sevilmekle avunursun.

can bonomo

heycan yapmış malesef.kolay mı? kesinlikle değil ama tecrübe ile de sabittir sahne.başarılı olması gönülden gelen istektir.

istanbul da bu son yağmurları

toprak kokusudur.parçalı buluttur.aradan görünen güneştir.candır!

fenerbahçe ye 6 maç seyircisiz oynama cezası

birgün bir yerden başlanmalı dedirten olaydır.
ister fenerbahçe ister galatasaray ister diğer Türkiye ligleri takımları..

Cezalar ; ceza verilenlerin yaptıkları hataları bir daha yapmaya cesaret edememeleri için yürürlüğe giren uygulamalardır. Peki canım türkiyemde ne oluyor? Hangi ceza caydırıcı oluyor? Buyrun beraber birkaçına göz atalım ;

Trafik Cezaları ;

Kırmızı Işıkta geçersin ki aslında bu kırmızı ışıkta geçmek ağızdan çıktığı gibi kolay, basit bir hata değildir. Can alır ,can verdirir.

Alkollü araba kullanırsın ehliyetini alırlar , kaçak kullanırsın , 6 ay yakalanmazsın 500 TL gibi bir miktar ceza ile yeniden doğmuş gibi oturursun direksiyonun başına. Çok sıkıya gelirsen bir çorba parasına kurtarırsın yakayı.

Türk Anayasası Kanunları'ndan aklıma gelen bir kaç örnek ;

Sokağın ortasında alırsın döner bıçağını yer misin yemez misin, darbe üstüne darbe , kan oluk oluk.. Hayat arkadaşının canını gözünü kırpmadan alırsın. Yatarsın 3 5 yıl çıkar yeni bir hayat arkadaşı bulursun. Ya da karın senin ne biçim bir ruh hastası olduğunu anlar koruma ister devlet babadan ama nafile. kır dizini otur mantığı bu mecraya bile girmiştir ne yazık ki , kırarsın dizini oturursun mecbur ya da kırar dizini oturtur seni kocan. hem kocan değil mi döverde severde. hatta aklına eserse öldürür bile.

Gül gibi kızın okula gidecektir o gün. evden çıkar ama okuluna ulaşamadan kaçırılır. ormanlik bir arazide bulursun günler sonra kızının cansız ve çıplak bedenini. polis görevini yapar ama bu sefer yakalar caniyi. hakim gönüllü ilişki der , ceza hafifleye hafifleye kuş tüyü olur, abimiz eğer sağ kalırsa çıkar ve keşiflerine devam eder.

Gelelim futbol cezalarına ,

Stadlarımızda ki gerilim sadece bu sene değil her sene aynı şekilde yükselir . o yüzden bu sene olanlardan örnekleme yapmaya gerek yok ancak şunu da görmekte fayda var , şiddetin dozu bu sene en yükseğe çıktı ve bunda herkesin , her kesimin parmağı var.

Sahaya yabancı madde atmak ne demektir? Mantık kütüphanenizde nereye oturtabiliyorsunuz bu hareketi? Mantığı nedir? Amacı nedir? Kime karşı bir harekettir? Rahatlatır mı attığınızda? Deşarj mı olursunuz? Hasta olan anneniz kardeşiniz akrabanız mı iyileşir o yabancı madde sahadaki futbolcunun bir yerine geldiğinde? Peki bu hareketleri 1 maç 2 maç ya da 6 maç seyircisiz oynama ile cezalandıran federasyon siz tatmin olur musunuz bu cezanın sonucunda artık aynı hareket yapılmayacak diye? Gerçekten tatmin olur musunuz?

Ya da sahaya girersiniz koşturursunuz deli danalar gibi.. ruh hastalığı sonuçta tedavi süreci gerektiren bir durum , peki ya buna ceza bile vermeyen sorumlularını men etmeyen yetkililerin tedavisi sonuç verir mi?

Meşale yakılmayacak dendi , küfürlü tezahürat yapılmayacak dendi. Peki ne değişti? Ne oldu caydırıcı ceza?

Seyircisiz maç izleme cezası kadınlı ve çocuklu olarak değiştirildi. Bu ceza takıma mı? yoksa kadına mı? Amaç ne idi nasıl oldu ve neden düzeltilmedi?

bitmez bu liste.ama azalmazda gün geçtikçe.bu zihniyetle artar.