bugün
- lubunya 0210
- arabamın degeri arttı oyum reise9
- hüseyin nihal atsız11
- hiç kocasını aldatan bir türbanlı olmaması32
- en yakın arkadaşa herşey anlatılmalı mı25
- meral akşener11
- tanışılan en ünlü kişi22
- en sık girdiğiniz internet sitesi15
- bir sözlük kızının ayaklarını öpe öpe ısıtmak20
- 1927 yılında türk kimliği verilen 200 bin yahudi35
- müslüman olan hiçbir ülkenin gelişmemiş olması41
- frank lucas nihavend longa milas16 üçlüsü13
- akp müteahhitlerinin kız kulesini yıkması20
- sosyal medyada 200 bin kişilik troll ordumuz var26
- kadınlar ne ister41
- unutulmaz film replikleri32
- 30 üstü erkeklerin cinsel performanı24
- anın görüntüsü24
- kadınların aldatan erkekten vazgeçememesi20
- kemalist cenazesi8
- elin oğlu diplomana değil yaptığın pilava bakar16
- muharrem ince16
- iş hayatında başarılı olmanın sırları33
- sözlük yazarlarının tavuk pilavları16
- işkembe çorbası23
- nevruza konmaya çalışan kürtçü8
- ekonomi iyi diyenlere23
- 113 bin entry girmek9
- bir erkeğe en çok yakışan aksesuar15
- harry potter türk olsaydı ismi ne olurdu34
- bir erkeği görünüşü dışında çekici yapan detaylar12
- öpüle öpüle uyutulmak19
- börek isimlerinin ingilizcesi12
- uludağ sözlük büyük 2023 seçim anketi23
- hayatın film olsa adını ne koyardın14
- sadece türkiyede olacak olaylar26
- islamdan hiç haberi olmayan insan cennete gider mi22
- eskimo erkeklerinin cinsel performansı18
- instagram daki aşırı yakışıklı doktor15
- bugün özlenen kişiye birkaç satır bırak14
- 185 cm den kısa erkeklere erkek gözüyle bakmamak17
- ben uyuyorum sözlük bir şey diyor musun10
- kulak içi kaşıntısı13
- öğretmen maaşı20
- chp başa gelirse camiler kuran kursları kapatılır16
- akp seçimi kaybederse gitmiyorum der mi?41
- kemal kılıçdaroğlu21
- gaz fren debriyaja aynı anda basarsak ne olur21
- hüdapar'a hizbullahçı diyen insan zekası21
- togg19


entry'ler (14)
Yapım aşamasında harcanan zaman ve emeğe acıdığım bazı yörelerin özel yemeği.
O kadar zamanda ne sarmalar sarılır, kim bilir ne baklavalar açılır.
Yemeği ilk yapan kişi de bence beğenmemiş ‘keşke’ hiç yapmasaydık demiş ismi de ordan gelmiş olabilir.
O kadar zamanda ne sarmalar sarılır, kim bilir ne baklavalar açılır.
Yemeği ilk yapan kişi de bence beğenmemiş ‘keşke’ hiç yapmasaydık demiş ismi de ordan gelmiş olabilir.
iki üç gece üst üste uykusuz geçtiyse migren atağı kaçınılmazdır.
iğneyi vuran kişinin hastayı konuşturmasıyla azalacak olan gerginlik. Basit, sıradan bir iki soru sorup hasta cevaplarken iğne vurulursa kasılma bir nebze olsun az olur.
‘Sadece koşarken mi?’ Diye sorulması gerekir. Yakın zamanda akşam evine yürüyen bir genç Kadın samuray kılıcı ile öldürülmedi mi?
iletişim kurmak mecburiyetinde olup, zorlandığımız her kim varsa aslında bir köşemizi törpülüyor oluşu.
Önyargılarımızın çoğunun aileden sorgusuz sualsiz kabul ettiğimiz düşüncelerden oluşması.
Değişimin kaçınılmaz oluşu.
hayat görüşümüzün, yaşam tarzımızın farklı olduğu bir insanla iletişimden kaçmak hayata bakış açımızın dar bir çerçevede kalmasına neden oluyor. En iyi öğrenmelerim hep zorlu iletişimlerden doğdu. Ebeveyn, arkadaşlık vs hepsi için geçerli bu.
Önyargılarımızın çoğunun aileden sorgusuz sualsiz kabul ettiğimiz düşüncelerden oluşması.
Değişimin kaçınılmaz oluşu.
hayat görüşümüzün, yaşam tarzımızın farklı olduğu bir insanla iletişimden kaçmak hayata bakış açımızın dar bir çerçevede kalmasına neden oluyor. En iyi öğrenmelerim hep zorlu iletişimlerden doğdu. Ebeveyn, arkadaşlık vs hepsi için geçerli bu.
Muhtaç olmak ölmeyi isteyecek kadar da kötü bir şey değildir yahu. Kibirli olmak daha kötü bence. Bir de neresinden baktığınızla da alakalı tabi. Maddi ya da manevi Hepimizin birilerine muhtaçlığı var az ya da çok. Gündeliğe gidenin işe ihtiyacı var, gündelikçi alanın da temizlik yapıp toparlayacak birine muhtaçlığı var. Biri olmadan diğeri eksik kalır, zorda kalır.
En korktuğumuz yerden sınanıyoruz hayatta, bu konuda da büyük konuşmamak lazım.
En korktuğumuz yerden sınanıyoruz hayatta, bu konuda da büyük konuşmamak lazım.
Akademik anlamda en zeki değilsek de en çalışkan kuşağız y kuşağı olarak. Akademik başarısı düşük olanlar da sanayide iş buldu yine çalıştı. Çünkü Ne kadar çok çalışırsak, çalışkan olursak o kadar değer göreceğimiz, mutlu olacağımız felsefesi ile büyütüldük. z kuşağından en büyük farkımız bu. Z kuşağı her şeyden bağımsız sadece insan olduğu için değer görmeyi bekliyor, onlar da haksız değil aslında.
Çoğumuz bilinçli anne baba olmaya çalışıp travmasız çocuk büyütebileceğimizi sandık bir dönem. Asıl trajedisi bu bence y kuşağının. Travma oluşturmayacağız derkenki çabalarımızın travma niteliği taşıdığını farkedip biraz rahatladık şimdilerde.
Çoğumuz bilinçli anne baba olmaya çalışıp travmasız çocuk büyütebileceğimizi sandık bir dönem. Asıl trajedisi bu bence y kuşağının. Travma oluşturmayacağız derkenki çabalarımızın travma niteliği taşıdığını farkedip biraz rahatladık şimdilerde.
En kolay yolu dikkati başka bir duruma yöneltmek. Enerjiyi sabretmeye harcadığınızda güzel şeyler size geldiğinde hevesiniz kalmıyor.
Özellikle genç yetişkinler üzerine yük olan farkındalıktır.
Kendine ait sorumluluklarını en iyi şekilde yerine getirmenin mutluluk getirmeyeceği bunlardan biri mesela. her şeye yetişemeyeceğini, müdehale edemeyeceğini, her şeyi kontrol edemeyeceğini idrak etmek zaman zaman mutsuz ediyor.
Bir yerde güçsüz, aciz olduğunu farketmek de diyebiliriz.
En iyi öğretmen de olsan kendi çocuğunun bile eğitimine müdehale edemiyorsun bu sistem içinde. Bir şekilde ayak uydurmak zorundasın.
Etrafındaki insanların, yakınlarının öngöremediklerine kahrolmak da bir başkası.
Mor lahana suyunu sirkeye dökersen pembe olur, sen mavi yap diyorlar, mümkün değil diyorsun, olur olur yaparsın deyip gidiyorlar gibi. bilgisizliklerine, olmazı oldurmak istemelerine, senin de onların dediğini yapmak zorunda olduğuna lanet ediyorsun.
Bim ateri getirecek dediler herkes ayağa kalktı. Mesele ateri değil, eskiye özlem. Eğlence, eğlence gibiydi. Şimdilerde eğlendiğini sosyal medya üzerinde göstermezse eğlenemeyen büyük bir çoğunluk var. Paylaşım yapmazsam yaşadığım anlaşılmaz korkusundan herkes her anını, mahremini ortaya sunmaktan bir hal oldu. Yoruldu. Bu mu eğlence!
Buraya yazacak daha çok şey var da şimdilik bu kadarını yazmak yetti.
iyi idare ediyoruz bence bu hayatı bu şekliyle…
Kendine ait sorumluluklarını en iyi şekilde yerine getirmenin mutluluk getirmeyeceği bunlardan biri mesela. her şeye yetişemeyeceğini, müdehale edemeyeceğini, her şeyi kontrol edemeyeceğini idrak etmek zaman zaman mutsuz ediyor.
Bir yerde güçsüz, aciz olduğunu farketmek de diyebiliriz.
En iyi öğretmen de olsan kendi çocuğunun bile eğitimine müdehale edemiyorsun bu sistem içinde. Bir şekilde ayak uydurmak zorundasın.
Etrafındaki insanların, yakınlarının öngöremediklerine kahrolmak da bir başkası.
Mor lahana suyunu sirkeye dökersen pembe olur, sen mavi yap diyorlar, mümkün değil diyorsun, olur olur yaparsın deyip gidiyorlar gibi. bilgisizliklerine, olmazı oldurmak istemelerine, senin de onların dediğini yapmak zorunda olduğuna lanet ediyorsun.
Bim ateri getirecek dediler herkes ayağa kalktı. Mesele ateri değil, eskiye özlem. Eğlence, eğlence gibiydi. Şimdilerde eğlendiğini sosyal medya üzerinde göstermezse eğlenemeyen büyük bir çoğunluk var. Paylaşım yapmazsam yaşadığım anlaşılmaz korkusundan herkes her anını, mahremini ortaya sunmaktan bir hal oldu. Yoruldu. Bu mu eğlence!
Buraya yazacak daha çok şey var da şimdilik bu kadarını yazmak yetti.
iyi idare ediyoruz bence bu hayatı bu şekliyle…
Çoğu zaman hatadan kurtaran eylemsizliktir susmak.
Ne zaman ki hararetle bir şeyler söylemek istiyoruz tam da o zaman susmalı.
Canımız çok yandığında, haksızlığa uğradığımızı hissettiğimizde oluyor bu durum genelde. Konuşma ihtiyacımızın en çok olduğu anlarda söylemlerimize illaki nefsani duygular karışıyor, kibir, övülme isteği, beğenilme, dedikodu, haklı çıkma derdi vs. Derdimiz anlaşılmak değil rahatlamak oluyor çoğu zaman. Biraz susup beklemek, duyguların, olayların demlenmesini bekledikten sonra hala söyleyeceklerimiz varsa kısaca söylemek mantıklı olan. Çünkü boşa sarfedeceğimiz her kelime üzerimize yorgunluk olarak çökecektir.
Ne zaman ki hararetle bir şeyler söylemek istiyoruz tam da o zaman susmalı.
Canımız çok yandığında, haksızlığa uğradığımızı hissettiğimizde oluyor bu durum genelde. Konuşma ihtiyacımızın en çok olduğu anlarda söylemlerimize illaki nefsani duygular karışıyor, kibir, övülme isteği, beğenilme, dedikodu, haklı çıkma derdi vs. Derdimiz anlaşılmak değil rahatlamak oluyor çoğu zaman. Biraz susup beklemek, duyguların, olayların demlenmesini bekledikten sonra hala söyleyeceklerimiz varsa kısaca söylemek mantıklı olan. Çünkü boşa sarfedeceğimiz her kelime üzerimize yorgunluk olarak çökecektir.
Doğuştan getirdiğimiz ve yaşamımızın ilk bir kaç yılında edindiğimiz huylarımız, özelliklerimiz.
Bazen insan kendi mizacıyla savaşmak zorunda kalabiliyor. Yahu bu hiç mantıklı değilmiş zaten dediğin olayın içinde mizacın veya zaafların yüzünden yer alabiliyorsun. Gün sonunda pişman oluyorsun. Önemli olan mantığı daha erken devreye sokabilmek.
Bazen insan kendi mizacıyla savaşmak zorunda kalabiliyor. Yahu bu hiç mantıklı değilmiş zaten dediğin olayın içinde mizacın veya zaafların yüzünden yer alabiliyorsun. Gün sonunda pişman oluyorsun. Önemli olan mantığı daha erken devreye sokabilmek.
‘insanların seçimlerinin üstesinden gelemeyiz.’ Diyor Tülay kök ve ekliyor o halde biz de kendi yolumuza bakacağız. Tam da sezenin bu şarkısına vurgu yapıyor bu konuyu işlerken…
Orada olmak ruhunuzda mutlaka bir şeylere hizmet ediyordur. Yoksa çıkamamak diye bir şey yoktur, çıkmamaktır o.
mizacınız melankoliktir, ruhsal anlamda boşluktasınızdır, öyle olduğunuzda ilgi görüyorsunuzdur, rahat batıyordur vs. Yoksa halin devamı muhaldir.
mizacınız melankoliktir, ruhsal anlamda boşluktasınızdır, öyle olduğunuzda ilgi görüyorsunuzdur, rahat batıyordur vs. Yoksa halin devamı muhaldir.
Kabullendiğimiz her şeyi onayladığımız anlamına gelmiyor. Bunu fark ettiğimizde bazı şeyleri kabullenmek pek de zor değil. Bu da böyle bir durum ya da bu da böyle bir insan deyip geçebiliyor insan.