bugün
- kedi besleyen insan evi33
- 10 yıldır düzeltemediği halde yine de reis demek8
- ülke ekonomisinin rezilliği10
- bu kötü gidişe son vermek için akp10
- waffle yapabilen erkek10
- makarnayı bir üst noktaya taşıyan küçük detaylar21
- ne işim var şan benim burada denilen yerler8
- linet21
- plajda bira içmek14
- duygusal yeme sendromu8
- 21-22 mayıs 2025 aykolik masklavi istanbul zirvesi17
- hindistanda türk malı boykotu17
- oynanan oynun film gibi olması9
- gecenin şarkısı8
- dünyanın en iyi sebzesi15
- en son ne yediniz19
- escort kadınla kondomsuz ilişkiye girmek17
- yaşamak için çalışmak zorunda olanlar11
- yurt dışına çıkmak iyi mi kötü mü11
- galatasaray taraftarı18
- gazze bombalanırken müslüman ülkeler ne yapıyor14
- anın görüntüsü9
- ilk yoğurt nasıl yapıldı26
- akraba evliliği tehlikeli midir33
- gençlerin evlenmek istememesi14
- şampiyon galatasaray26
- jose mourinho9
- 19 mayıs atatürk'ü anma gençlik ve spor bayramı19
- 19 mayıs 2025 büyük izmir mitingi38
- 18 mayıs 2025 galatasaray kayserispor maçı11
- erdoğan'a belediyeden 466 bin liralık pastırma8
- kayseri'de öz kızına tecavüz eden baba12
- akp atatürk ten neden korkuyor11
- insan olmaya ceyrek kala8
- sari renkli seker12
- ali koç tutuklansın11
- afganistan9


entry'ler (1)
Yahudiler, kendilerinin özel bir millet olduğuna inandıkları için, dini referanslar söz konusu olduğunda da yalnız kendilerini düşünürler. Bunun “peygamberlerin çoğunlukla kendilerine gelmesi, onların Hz. ibrahim’in soyundan gelmeleri” gibi faktörler yanında, tarihleri boyunca hep başka milletlerden hep gülle-i tahkir ve sille-i tedip gördükleri için onlara karşı daima teyakkuz halinde bulunmuş, düşmanca bakmış ve şeref namına olan her şeyi kendilerine mal etme alışkanlığını kazanmışlardır.
Bu yüzdendir ki, Arapların medar-ı iftiharları olan Kâbe gibi bir mabedin, üstelik Hz. ibrahim gibi Yahudilerin de dedesi olan bir peygamberin inşa ettiği bir tevhid simgesinin şöhret bulmasını hiç, ama hiç istememişlerdir.
Bir kısım çağdaş Yahudilerin Hz. ismail’in Mekke’ye hiç uğramadığını, hatta onun Arapların dedesi olmadığına dair saçma iddialarda bulunmaları da bu söylediklerimizin doğruluğunun göstergesidir.
- "Milli ilah, milli din" anlayışını benimseyen Yahudilerin, Kâbe gibi Araplara mal olmuş ibrahimi bir mabetten söz etmeleri beklenemez.
- Hıristiyanların fanatikleri de Yahudi ideolojisini benimsemişlerdir. Onlar da Kitab-ı mukaddesin yegâne bir semavi kitap olduğunu kabul ederek bunu da iki ehl-i kitaba tahsis ettikleri için, dini simgesel değeri olan Kâbe’nin asıl tarihi arka palanının ön plana çıkmasına izin vermemişlerdir.
- Özellikle, Müslümanların Kudüs kıblesini terk edip Kâbe'ye yönelmeleri bu her iki Ehl-ikitabı oldukça kızdırmış ve Kâbe'ye karşı özel bir nefret uyandırmıştır. Bunların bu düşmanlıklarını, bu nefretin bir tezahürü olan “Fil” vakasından anlamak mümkündür.
Önce şunu belirtelim ki, Kur’an’a ters düşen her ifade yanlıştır. Çünkü, Kur’an baştan sona Allah’ın kelamıdır. Ondan asla yanlış bir bilgi olmaz. Yeter ki yanlış tevil ve yorumlar olmasın..
Dolayısıyla, Yahudilerin ve Hristiyanların bu iki peygambere “kral” demeleri kesin bir yanlıştır.
- Aslında, Yahudiler de Hz. Davud’un Zeburun’a, Hz. Suleyman’ın Emsallerine inanırlar ve bunları Kitab-ı Mukaddese de almışlardır. Bu husus tek başına onların da bu iki zatın peygamber olduklarına inandıklarını göstermektedir.
- Ancak Yahudiler, hayatları boyunca hep ezildikleri için, bu ezikliğin verdiği aşağılık psikolojisinden ötürü, din ekseninde hayat sürmelerine rağmen, dünyevileşmiş ve dünya saltanatına büyük önem vermişlerdir.
Bu sebeple, hem peygamber hem de bulundukları memleketin reisi olmaları haysiyetiyle bu iki peygambere “kral” unvanını kullanmayı tercih etmişlerdir. Yani dünyaya ait güçlerini, dine ait güçlerinden üstün gördükleri için kral unvanını tercih etmişlerdir.
ilk cevabımızda da dediğimiz gibi, Hristiyanlar zaten Yahudi kültürüyle beslenmiştir.
Bu yüzdendir ki, Arapların medar-ı iftiharları olan Kâbe gibi bir mabedin, üstelik Hz. ibrahim gibi Yahudilerin de dedesi olan bir peygamberin inşa ettiği bir tevhid simgesinin şöhret bulmasını hiç, ama hiç istememişlerdir.
Bir kısım çağdaş Yahudilerin Hz. ismail’in Mekke’ye hiç uğramadığını, hatta onun Arapların dedesi olmadığına dair saçma iddialarda bulunmaları da bu söylediklerimizin doğruluğunun göstergesidir.
- "Milli ilah, milli din" anlayışını benimseyen Yahudilerin, Kâbe gibi Araplara mal olmuş ibrahimi bir mabetten söz etmeleri beklenemez.
- Hıristiyanların fanatikleri de Yahudi ideolojisini benimsemişlerdir. Onlar da Kitab-ı mukaddesin yegâne bir semavi kitap olduğunu kabul ederek bunu da iki ehl-i kitaba tahsis ettikleri için, dini simgesel değeri olan Kâbe’nin asıl tarihi arka palanının ön plana çıkmasına izin vermemişlerdir.
- Özellikle, Müslümanların Kudüs kıblesini terk edip Kâbe'ye yönelmeleri bu her iki Ehl-ikitabı oldukça kızdırmış ve Kâbe'ye karşı özel bir nefret uyandırmıştır. Bunların bu düşmanlıklarını, bu nefretin bir tezahürü olan “Fil” vakasından anlamak mümkündür.
Önce şunu belirtelim ki, Kur’an’a ters düşen her ifade yanlıştır. Çünkü, Kur’an baştan sona Allah’ın kelamıdır. Ondan asla yanlış bir bilgi olmaz. Yeter ki yanlış tevil ve yorumlar olmasın..
Dolayısıyla, Yahudilerin ve Hristiyanların bu iki peygambere “kral” demeleri kesin bir yanlıştır.
- Aslında, Yahudiler de Hz. Davud’un Zeburun’a, Hz. Suleyman’ın Emsallerine inanırlar ve bunları Kitab-ı Mukaddese de almışlardır. Bu husus tek başına onların da bu iki zatın peygamber olduklarına inandıklarını göstermektedir.
- Ancak Yahudiler, hayatları boyunca hep ezildikleri için, bu ezikliğin verdiği aşağılık psikolojisinden ötürü, din ekseninde hayat sürmelerine rağmen, dünyevileşmiş ve dünya saltanatına büyük önem vermişlerdir.
Bu sebeple, hem peygamber hem de bulundukları memleketin reisi olmaları haysiyetiyle bu iki peygambere “kral” unvanını kullanmayı tercih etmişlerdir. Yani dünyaya ait güçlerini, dine ait güçlerinden üstün gördükleri için kral unvanını tercih etmişlerdir.
ilk cevabımızda da dediğimiz gibi, Hristiyanlar zaten Yahudi kültürüyle beslenmiştir.