bugün

entry'ler (10)

hadim belediyesi personel alımı ilanı

Adını yazmayı unuttukları ilandır.
Başka da diyecek bir şey bulamıyorum.
Seni bekliyorlar harry

--spoiler--
B. BURO iŞÇiSi BAŞVURUSU iÇiN iSTENECEK BELGELER
1)Kimlik (T.C.Numarası Yazılı)
2)2014 Yılı KPSS Sınav Sonuç Belgesi(En Az 60 puan almış olmak).
3)Diploma.
4-Bilgisayar Destekli Muhasebe 320 saat
5-Web Tasarımcısı 192 saat
6-Bilgisayar Operatör işletmenliği 180 saat
7-Çocuk Gelişimi 100 saat
8-Etkili iletişim Becerileri 30 saat
9-ingilizce 100 saat
10-Ön lisans (Dış Ticadet ) Diploması
--spoiler--

(bkz: ) http://euygulama.dpb.gov....ee-4ff0-978f-989dba874789

çirkinlerin güzellere olan hayranlığı

Çevremden gözlemlediğim kadarıyla güzeller arasında bir çekişme, kıskançlık mevcut.
Yani güzelliğin göreceli olduğuna katılıyorum ama güzeller arasında.
Çirkinlik ise kesin bir gerçek. içi güzeldir faydalıdır vs. olabilir. Sureti kastetmekteyim.
Örnek => https://www.youtube.com/watch?v=tEnO0Uh2XFs
Işık ve karanlık, siyah ve beyazın varlığı gibi..
Eğer güzelliğin zıttını inkar edersek güzellik kavramı anlamsız kalacaktır.
Kavramları tanımladık, sadede gelelim.
Kitaplarda, filmlerde çirkinlerin güzelleri kıskandığı yazılır çizilir.
Çirkinlik abidesi cadılar hep prensesleri öldürmeye çalışır.
Peki gerçekten öyle mi? Alakası yok. Çirkinler güzellerin hayranıdır.
Milletçe bu kadar çok tv izlememizin bir sebebi de budur.
Çirkinlerin güzellerle arkadaşlığı daha doğrusu fedailiğini de unutmayalım.
Bu yazımı da güzelliğe olan hayranlığımdan yazdım.
Biraz çirkinliğimden bulaşmış olabilir o güzel gözlerinizden özür diliyorum.

yeni başbakan adayım

Malum justin trudeau modasından dolayı berat albayrak olsun. Madem yapacak işi yok, imaj yapsın.
bizimkiler şimdi damat olduğu için hoş karşılamazlar ama trudeau da eski başbakanın oğlu imiş.

üniversitelere zorunlu din dersi konulması

Arkadaşlar; ben Kürtçe konuşan bir annenin evladıyım.
Türkler benim en gurur duyduğum millettir ki bütün islam âleminin de öyle.
Türk, Kürt vs. gibi kavramlar benim için kültürel bir tanımlamadan ibaret.
Bölücü olan milliyetçiliği sevmiyorum. Aslında sarf ırk olmadığından, bu hdp mhp pkk vs. oluşumlar saçma geliyor.
Türklerin vergisini al ama Kürt milliyetçiliği yap ya da tam tersi; buna izin verilmemeli.
Eskiden dini yaymak için savaşmış atalarımız. Ne sivilleri hedef almışlar ne sömürgecilik yapmışlar. O zamanlar tv pc vs. olmadığından savaşla yayılma politikasını anlayabiliyorsun. Şimdi ise dini yaymak için maddi savaş devri bitti. Teknoloji ve bilimi kullanarak üstün olabiliriz, ülküsü bu olanlara başka yol yok.
Milliyetçilere gelince; milliyetçi bölünmenin ne faydası var, sömürgeci devletlerin lokması olmaktan başka? Kürtlere bu silahları verenlerin elbet alacakları olacaktır. Yıllarca beraber yaşamış kardeşleriz ve çoğunlukla aynı inanca sahibiz. Hadi kültürümüzün iç içe olması yetmedi, islam’da milliyetçilik var mı?

“Hâlıkımız bir, Mâlikimiz bir, Mâbudumuz bir,Râzıkımız bir bir, bir, bine kadar bir, bir. Hem Peygamberimiz bir, dinimiz bir, kıblemiz bir, bir, bir, yüze kadar bir, bir. Sonra köyümüz bir, devletimiz bir, memleketimiz bir, ona kadar bir, bir. Bu kadar bir birler vahdet ve tevhidi, vifak ve ittifakı, muhabbet ve uhuvveti iktiza ettiği ve kâinatı ve küreleri birbirine bağlayacak mânevî zincirler bulundukları halde, şikak ve nifâka, kin ve adâvete sebebiyet veren örümcek ağı gibi ehemmiyetsiz ve sebatsız şeyleri tercih edip mü’mine karşı hakikî adâvet etmek ve kin bağlamak, ne kadar o rabıta-i vahdete bir hürmetsizlik ve o esbab-ı muhabbete karşı bir istihfaf ve o münasebât-ı uhuvvete karşı ne derece bir zulüm ve i’tisaf olduğunu, kalbin ölmemişse, aklın sönmemişse anlarsın.”

Yukarıdaki sözlerin sahibi Kürt âlim olarak tanınan Bedîüzzaman Hazretlerinin 1921 yılında sunmuş olduğu çözüm önerisini sizlerle paylaşacağım:

<Bedîüzzaman Hazretleri 1921 yılında Ankara’da, Millet Meclisi’nde, doğuda kurmayı planladığı, fen bilimlerinin din ilimleri ile birlikte okutulacağı Medresetü’z-Zehra adındaki üniversitesi için milletvekilleri ile görüşmüş ve onların imzaları ile kendisine bu iş için maddî destek sözü verilmişti. Bu toplantı esnasında batı taraftarı bazı vekillerin sorularına verdiği cevab, Üstad’ın doğu meselesine nasıl baktığını ve çözüm önerilerini göstermektedir.
Onların; “Yalnız; sen, medrese usulüyle, sırf islâmiyet noktasında gidiyorsun; hâlbuki şimdi batılılara benzemek lâzım.” demeleri üzerine Bedîüzzaman; “Doğu vilayetleri, Âlem-i islam’ın bir nevi merkezi hükmündedir. Fen bilimleri yanında, din ilimleri de lâzım ve çok gereklidir. Çünkü: peygamberlerin çoğunun doğuda, felsefecilerin çoğunun batıda gelmesi gösteriyor ki; doğunun yükselmesi dine bağlıdır. Başka vilâyetlerde sırf fen bilimleri okuttursanız da, Şarkta her halde; millet, vatan menfaati için, din ilimleri esas olmalıdır. Yoksa Türk olmayan müslümanlar, Türk’e hakikî kardeşliğini hissedemeyecek. Şimdi, bu kadar düşmanlara karşı yardımlaşma ve dayanışmaya muhtacız.”
Ne yazık ki, Üstad’ın yaptığı bu teklif, sonraki yıllarda toplumda yaşanan büyük çalkantılar sonucunda hayata geçirilmemiş ve onun ikaz etmiş olduğu gibi, kardeşlik duygusunda büyük yaralar açılmıştır.
Aynı konuşmasının devamında milliyetçi yaklaşımların bu vatandaki diğer islam milletlerine mensup kimselerde birlik beraberlik duygusunu nasıl yaraladığına kendi başından geçen bir hadiseyle örnek verir:
“Eskiden, Türk olmayan bir talebem vardı. Eski medresemde, fedakâr ve gayet zeki o talebem, dinî ilimlerden aldığı hamiyet dersi ile her vakit derdi: "Dindar bir Türk, elbette fâsık (din ve ahlakı bozuk) kardeşimden ve babamdan bana daha ziyade kardeştir ve akrabadır." Sonra aynı talebe, talihsizliğinden, sadece maddî fen bilimleri okumuş (istanbul’da). Sonra ben -dört sene sonra- (Rusya’daki) esaretten dönünce onunla konuştum.
Milliyetçilik bahsi oldu. O dedi ki:
- Ben şimdi, inançlı ve yaşayışı bozuk da olsa bir Kürdü, dindar bir Türk hocasına tercih ederim. Ben de:
- Eyvah! Ne kadar bozulmuşsun dedim. Bir hafta çalıştım, onu kurtardım. Eski hakikatlı hamiyete (islam kardeşliği fikrine) çevirdim.
işte ey mebuslar (milletvekilleri)! O talebenin evvelki hali, Türk Milletine ne kadar lüzumu var. ikinci hali, ne kadar vatan menfaatine uygun olmadığını fikrinize havâle ediyorum. Demek -farz-ı muhal olarak- siz başka yerde dünyayı dine tercih edip, siyasetçe dine ehemmiyet vermeseniz de; her halde Şark vilâyetlerinde din eğitimine azamî ehemmiyet vermeniz lâzım.”>

Ben de çözüm olarak sürekli bir din eğitiminden yanayım. Adam üniversiteye gidiyor terörist olup çıkıyor.
Nasıl üniversitelerde Türk Dili ve Atatürk ilkeleri ve inkılap Tarihi dersleri zorunlu olarak okutulduysa, islam da; inanan inanmayan, bu ülkede olan herkesin bağını koparmaması gereken bir unsuru olarak hayat boyu eğitim kapsamında zorunlu ders olmalı. Tabi bu din eğitimi diyanetin fikriyatında olmalı ki işide dönüşmesin. O yüzden eğitim çok önemli.
Eğer islam doğru yaşanırsa bu tür sorunlardan kurtulabileceğimizi düşünüyorum.

Işid bkz vereceklere:
Bkz1 https://www.youtube.com/w...o-mQ6cK4o24F&index=25
Bkz2 https://www.youtube.com/watch?v=l4XyPiC_80k
Bkz3 http://www.sorularlaislam...ayisina-bir-aciklama.html
Bkz4 http://www.sorularlaislam...ldigini-iddia-ediyor.html

*Umarım hakaretten öteye geçip bir çözüm yolu sunabilirsiniz.

kaçıp gitme arzusu

her şeyden ve özellikle de kendimden kaçıp gidebilmek istiyorum. Ama dünya hapis, beden hapis, akıl hapis..

dinlenilen şarkının en vurucu kısmı

artık çok geç demek için bile çok geç...

alt çenenin üst çeneden önde olması

bende de olan durum. fotoğraf çekinmekten hoşlanmazsınız bu yüzden.

silahlanıp dağa terorist avına çıkan giresunlular

Aslen doğulu biri olarak bu Karadenizlilere hayranım.
Doğuya atanırsam silah kullanmayı öğrenip mahallemi teröristlerden temizleme hayalleri kuruyorum bu aralar.

bana yaptıklarını benim oğlum senin kızına yapsın

Onun kızının ne suçu var.
Suçsuz birine beddua edersen sana geri döner derler.
"Allah düşmanımın başına vermesin" var bunu kullanın efenim.

insan neden uyuşturucu kullanma ihtiyacı duyar

"Şu hercü merc âlemde ve rüzgâr deverânında hiçbir şey kararında kalmadığından bîçare kalb-i insan, her vakit yaralanıyor. Elleri yapıştığı şeylerle, o şeyler gidip ellerini paralıyor, belki koparıyor. Dâimâ ıztırap içinde kalır, yahut gaflet ile sarhoş olur."-RNK-
işte insan bu ızdıraptan kurtulmak için aklını uyuşturmak zorunda kalıyor. Bu alkol, hap vs. ile olabildiği gibi dizi, internet, alışveriş bağımlılığı vs. ile de olabilir.