bugün

entry'ler (13)

adolf hitlerin insanlari çabuk etkilemesi

karizmanın sırlarında ve genel anlamında yer alan en temel şeyi gerçekleştiren kişinin dünya tarihine yansıttığı farklı bir icattır.

yalnız bunu mütevaziliğiyle birleştirip yapan atatürk gibiler varken belli bir süreden sonra yüzünde kibirden başka hiçbir şey görünmeyen adolf hitlerin manyaklığı karizmasının önüne geçmiştir.

yaşamak için bir sebep kalmaması

"kaybedecek bir şeyi olmayanın kazanacak çok şeyi olurmuş..."
unutmamak gerekir ki hayat her zaman tekdüze halinde devam eden "kesin bilinen" ölçekte bir şey değildir.
aslında hayatı gerçek bir deneyim haline getiren bütün şeyler arasında da bu ayrıca yoktur çünkü hayat işte...
kiminin kafasındaki sorulara evrimleşen ve hala da sürmekte olan bir bütünsel yapı halinde cevap bulduğu, kiminin hayatın gerçek ve olması gerektiğine inandığı şekliyle eşsiz ve kusursuz bir yaratılışın eseri olduğu ve bunun da halen sürmekte olduğu, kiminin ise bu konuda düşünecek kadar vaktinin olmadığı ve aslında hayatın akışında bir tarafının altyazıda bastırılan sorulara kısa yanıtlar bulup ardından kaldığı yerden aynı şekliyle devam ettiği ve her şeyden güzeli bütün bu çeşitlilik dahilinde ve dahada artan bir çeşitlilik yelpazesinde sürekli gelişen bir şeyden bahsediyoruz...

Bir durumdan, bir olaydan, bir şarttan, bir bilgiden değil...
Bunların açıklayabileceği bir basitlikte olmadığından da tam olarak basit bir şey kelimesiyle ifade edebiliyoruz ya zaten!
çünkü bu mükemmel ve kusursuz hayatı karşılayabilecek kelimeyi aynı uçsuz bucaksızlıkta ve sürpriz doluluğuyla beraber ancak bu şekilde hem basitlikten kurtarıp, hem de ihtiyacımızı giderip daha derin bir perspektif kazandıracak bir basitliğe çekiyoruz.
çünkü bu hayatın kendisi zıtlıkların yuvası değil mi?
Hayat, zıtlıkların birleşerek bir bütün oluşturduğu bir "şey" değil mi?
karşılaşmakta olduğumuz kavramlar bunun açıklamasını yapmıyor mu?
ya da kendi hayatımız, tümüyle bizim bilgimiz özelinde her türlü yaşantımız, hatta derin bir tefekkür haline bürünmeden dahi kısa ve yüzeysel bir bakışla beraber bütün gerçekliği gözler önüne sermiyor mu?
hayatın zıtlıklarla dolu olduğu gerçeğini?
hayat zıtlıklar bütünü bir şeydir ve bunun derin öğretisi doğanın her alanında adeta bir şaheser olarak eşsiz bir biçimde nizami olarak ve birbiri ardına dizilmişken bizim yalnızca kasnağın altından bakınca hiçbir şeye benzemeyen saçma şekiller olarak görüp, onun üstünden bakmayı ve o saçma şekillerin müthiş bir mozaik haline gelip gerçeğin ta kendini olduğunu gözden geçirmeyen bir çocuk gibi olmamız da bu kadar açıkken ve her şeyden ötesi bunun gerçekliğini de yine herkes kendi hayatından sadece belli bir kesitle dahi açıklayabiliyor iken gerçekten hala umudun, umutsuzluktan çok daha üstün bir şey olduğunu idrak edemiyor muyuz?

Öyleyse yapmamız gereken sadece cevap bulmaktır.
ve inanın bana hayatta her türlü cevap vardır.
başladığım gibi bitiriyorum.
"kaybedecek bir şeyi olmayanın kazanacak çok şeyi olurmuş..."

bu kadar gülecek ne vardı

Türkiye'de ortalama zeka seviyesine sahip ortalamanın dünyanın ortalamasından ortalama olarak ne kadar geride olduğunu gösteren ortalama bir örnektir ama böylesine vahim bir ülkede yaşamanın ve insanların bu denli gözü dönmüşlükle hala aynı sözde istikrarda ısrar etmesi ise gerçekte Türkiye'nin geldiği felaketin boyutunu ortalamadan uzaklığıyla gözler önüne sermektedir.
Bu ülkede bu kadar ortalama koyun olması için ne vardı?

chp den hdp ye oy kayması

müthiş bir olay olma ihtimali olan kısa dönemli tercih değişikliği!
ülkede iyi giden hiçbir şey kalmadığı gibi adeta bir karabulut gibi üstüne çökenler yüzünden de alnımızı açık tutabilen şeyler de her geçen gün azalmakta ve türkiye cumhuriyeti 1923'ten bu yana yaşadığı en kötü döneminde cahillik gibi kırılması çok zor olan tabuların ve felaketlerin gölgesi altında yerin kilometrelerce derinine doğru gitmektedir!
bir ülke ve bir millet kaybetmeye hiç bu kadar yaklaşmamıştı!
çok şey oldu belki çok kez birileri geldi gitti...
fakat asla...
asla şimdiki gibi olmadı.

bu noktada bu büyük felaketlerden kurtulma adına chp sürekli olarak çözüm sürecine bir boyuttan devam edeceğini deklare etmelidir. zaten mhp harici tek başına iktidar olamaz. ama çok da olası olarak iktidar olamasa bile iktidara mhpyi sokabilir tabi ki. ileride her şey berraklaştığında artık yaptıkları en doğru işin bu olduğunu anlayabilirler belki de.
tabi sürecin istikrarına güven vermeyi hissettirme politikasının geçerliliği hdp'nin en üst düzey seçim çalışmaları yapması için stratejik bir uygulama olmalıdır. çünkü hdp'nin barajı aşması nasıl ki büyük bir iş ise hdp'nin batıdan aldığı oyları geri vermesi de o kadar küçük bir iştir! çünkü gücü ele geçirenler bir ülkenin istihbaratına kısacası her şeyine sahip olurlar ve batıdan sözde sol cenahlara çıkan oylar affınıza sığınarak aptal oyları değildir. yani değişilebilirlik ihtimali gerçekliğin gücü ile oldukça mümkündür! ve gerçeği de zaten temiz gözler görmekte ve temiz kalpler, pırıl pırıl zihinler idrak etmektedir. eli kanlı zalimler hiçbir zaman mutlak başarıya ulaşamayacaklardır.

neyse konumuza dönersek hdp'nin barajı aşması durumunda akp istediği yaptırım gücüne ve hatta öz yönetim erkine ulaşamayacak duruma sürüklenebilir.
işte olası bu durum bir milletin makus talihinin değişebileceği en kritik zamanın kuvvetli bir temsilcisi olabilir!
daha da ilerisi dolaylı bulunan bir milliyetçi refleksin mhp tarafına kayması ve chp'nin değerli olarak nitelendirilebilecek ekonomik programları ve planları dolayısı ile azıcık dahi vicdan ve idrak sahibi olan kimselerin bir kısmının oyunu alması zaferi temsil edebilen bir işlev görebilir. bu senaryonun geçerliliğini de belli bir takım saygın anket şirketlerinde görmekle birlikte esasen şu an bu satırları okuyanlara ve yazanlara görev düşmektedir. sandık başında sonuna kadar bir milletin, büyük bir milletin, o olmadan dünyanın tarihinin dahi yazılamayacağı bir milletin geleceği için, adalet için, kendimiz, bütün sevdiklerimiz ve doğmamış yeni neslimiz için aynı sevr sonrasındaki "geldikleri gibi giderler." iradesi gösterenlerin cesaretine, dehalarına ve karşılıksız olarak her şeyi bizim için yaptıkları sevgilerine saygısızlık etmemek için oylarımıza ne pahasına olursa olsun sahip çıkmamız bize kaderin yüklediği en önemli görevlerimizdendir. belki de şu tarihteki en önemlisi!

son olarak...

korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
çünkü hala bir şeyler yapmak isteyen ve içinde ilk günkü gibi heyecana sahip olan birileri, bir yerlerde var...

kürt çocuklarını sevememek

türkçüyüm gizli saklı altyazılarda bu özelliği belirtmeyi sevmem direk söylerim ama bu düşünce katılmadığım bir hareket tarzından ibarettir.

akp iktidarı döneminde geçmiş terör eylemleri ve mücadeleleri yüzünden kürtlerin en az yarısı vatanına milletine bağlı ve ayyıldız için canını verebilecek bir azme sahip ve sadık iken çözüm süreci başlığı altında sanki bütün kürtlerin pkk terör örgütünün işlediği suçların ortağı olarak gösterilmesi ve sorunun çok açık bir terör sorunu olduğunun anlamının yitirilmesi ile kürt sorunu olarak açığa çıkan bu olayın izdüşümleri görüyoruz.

terör örgütünün bu denli meşru bir konuma yükseltilmeye çalışılması vatanına milletine bağlı her insanın canını derinden üzerken ve adeta ruhunu acımasızca yaralarken bu hareket tarzı pkk terör örgütünün meşruluğunu ileri safhalara taşıyacaktır.

çok güzel bir laf vardır: her kürt pkklı değildir, her pkklı da kürt değildir.

pkklıları sevmek zorunda kimse değil. pkklıların yaptığı acımasız katliamları övebilecek derecede bozuk psikolojiye sahip kimseler ile aynı ortamda bulunmak zorunda değil, onlara selam vermek zorunda da değil.
canına kastedilen veya kastedilmesi muhtemel ve oldukça olağan olan bir durumda dünyanın her yerinde bu olağan bir davranıştır sadece kuru vatan sevgisinden ibaret değildir.

fakat bu noktada kürt kelimesi ile bir kürt çocuğuna çok açık bir biçimde çocuk olarak anlam ifade edilen bir durumda ayrıştırıcı bir davranışta bulunmak bizim zafer denklemlerimizi tümden yok edecek kapasiteye ve hala milyonlar ile ifade edilebilecek bu vatana inananları tümden kazanmamıza engel olabilecek bir özelliğe sahiptir.

bence biz çok fazla incinsek bile mizah ve insaflı eleştiriler haricinde ki bunu bende çok yaparım onlar gibi aşırıya kaçmaktan ve acımasız vicdanını kaybetmiş bireyler olmaktan kaçınmalıyız.
biz hala bu vatana inanmalı ve diğerlerine de inanç aşılamalıyız çünkü inanın böyle gidecek olursa bu türk tarihinin en zorlu yolculuğu olan Türkiye Cumhuriyeti acımasızca yıkılacak ve sevr dehşetli ve acımasız kesitlerinin yoğunlukta olduğu yeni imajlar ile uygulamaya konulacaktır...

edit: hafif noktalama hatası düzeltimi.

kürt imalatı araba

15 trilyon yıllık kadim kürt tarihi 850 milyon nüfusu ile dünyanın başlangıcından itibaren süregelen bütün buluşları gerçekleştiren kahramanların gizli kimliğinin taşıyıcısıdır.

bre cahiller yeni bulunan belgelere göre almanlar, ingilizler ve japonlar da kürttür. moğollar ve foşik türkler yüzünden bu kadim halkın bireyleri çok uzaklara dağılmışlardır. katliamcı türkler yüzünden ne yapsak diye toplanıp günlerce kafa yormuşlar sonra da kimileri germen dil ailesini türetmiş kimileri de foşik kardeşler türkler ve moğollar yüzünden ural-altay dil ailesinin altay kolundan diller türetip foşik türklere bizde sizdeniz imajı vermişlerdir.

ister kabul edin ister etmeyin şu an bindiğiniz çoğu araba dünyanın en büyük milleti olan kürt milletinin ürettiği arabalardır.

kaynak: türlerin kökeni ve hewallerin dünya sahnesine çıkışı
yazar: bijitus hewalaus

1300 yıldır insan öldüren hoşgörü dini

apaçık bir şekilde tevratın değiştirildiği ve bu değişikliğin sebeplerinden ziyade sonuçlarına odaklı bir perspektif ile gördüğümüz bir biçimde insanları ve daha da ötesi kendilerinden olmayanları öldürmeye yönlendiren tek din Yahudiliktir ve bunu filistinde çok da güzel bir şekilde(!) uygulamaktadır.
fakat unutmamak gerekir tevrat değiştirilmiştir ve bunun kanıtları da oldukça ikna edici bir düzeydedir.
yine üstüne basarak söylemeliyiz ki yahudiler dünyanın en güçlü topluluğudur ve istediği verileri dünyanın çoğu yerindeki medyasında çok da güzel bir biçimde manipüle etme yeteneğine sahiptir.
profesörlerin genel kanısına baktığımızda aralarında çok iyi olan insanlığa iyilik yapmak için tüm hayatını ortaya koyan büyük kişilerde fazlasıyla var.
tevrat değiştirildi, öldürmek emredildi, emirler uygulandı, uygulanan emirler manipüle edildi ve sonuç olarak yahudiliğe karşı böyle yargılar ortaya çıkmadı. Halbuki insanların vicdanına hitap edilebilecek bir düzeyde saldırılar ile masum çocukların öldürülmesine rağmen!
öyleyse kuranın değiştirilmediği de kanıtları ile apaçık ortadayken ve ışid el kaide gibi sapık ve terör saçan alçak örgütlerin yorumlarıyla asıl değişim yaşanıyor iken buradaki en önemli nokta müslümanların sermayesel ve onun getirdiği uluslararası yetersizliğinden başka bir şey değildir.

paraya önem vermeyen kız

güzellik ile para takas edilirse güzellik günden güne artmaz fakat para günden güne artacaktır. oraya kadar gelebilmiş olan zenginleri aptal mı zannediyorsunuz?

Not: J. P Morgan bunu çok güzel bir biçimde açıklamıştır.

müslümanlara kini hiç bitmeyecek olan avrupa ruhu

medeniyeti başlatan asil Türklerdir. Mezopotamya\'da 6000 sene önce kökeni Türk olduğu bilimsel verilerle desteklenen fakat tarih kitaplarının çoğunda yersiz ve geçersiz bilgiler ile farklı anlatılan Sümerler devlete geçişte önemli bir rol oynamıştır.

Sonrasında Yüce islam dini ile tanışan Türkler Ulu Önderin dediği gibi dinin verdiği hoşgörü ve kardeşlik etkisiyle yine aşırı yükselmişlerdir ve tarih kitaplarında o dönemlerinden adaletli yerlerde güzel bahsedilmekte ve hoş karşılanmaktadır.

Ne zaman ki dinin içinde gerçek olmayan hurafeler sokulmuş işte o zaman devran tersine dönmüştür. Hem islam medeniyeti hemde onun taşıyıcısı Asil Türk Milleti çöküşe geçmiştir. Bu çöküşte o kadar amansız bir hal almıştır ki git gide ani patlamalar ve ödenen bedeller ile gelişen Batı artık bütün Dünya hakkında söz söylemeye başlamıştır fakat unutulmaması gereken bir diğer şey fosil yakıtlar ve yer altı kaynakları hala islam Dünyasının elinde bulunmaktadır ve günden güne gelişen sanayisi ve ham madde gereksinimi ile artan küreselleşmenin de getirdiği yarışma güdüleri ile insanlar kendi öz şereflerine yakışacak politikalar üretmek zorunda kalmışlardır. Yani onları almak için her zaman tarihinde yaptığı gibi çift taraflı politikalar uygulamıştır ve uygulamaktadır. Bu politika avrupadaki devletler bazında teker teker incelenmesi gereken önemli bir durumu ihtiva eder. Çünkü Batı dediğimiz olgu aslında komik gelebilir ama Hitler Öncesi ve Hitler sonrasıdır(öncesi ingilizlerin daha doğrusu yahudi ingilizlerin planları ile bağlantılıdır.) ve Batı Avrupanın kurallarını içermektedir.

Yani aslında islam dünyasında çok acı ama islamı benimseyenlerin çıkardığı hurafeler ve islamiyetin bu denli kendi öz yapısını da ayrıca muhafaza edecek şekilde ama medeniyet ve beşeri güç ekseninden saptırmacılara uyan büyükler yüzünden kayması artık dünya için söz söyleyecek müslüman büyükleri bir bir azaltmıştır ve Batıda aynı oranda bir bir artmıştır. mantıken açıklaması ve günümüz ruhunun izdüşümleri aslında bundan ibarettir. temelde basit bir çıkar çakışması ve iktisadi birey olma yolunda azimle ilerleyenlerin yaptığı fedakarlıkların(!) hikayesi! Nasıl fedakarlıktır orası kişinin öz vicdanına kalsın. Yinede şunu da belirtmeliyim ki Batı Avrupa bireylerinin çoğu kendini yetiştirmiş insanlardan oluşur. ırkçılık onlarda pek az görülür ve tarih bilinçleri de saygı duymaları önünde engelleri kaldırır. Bundan ziyade bir kişiden gördüğü davranışı bütüne uygulayan bir zihniyetin olması eleştirilecek bir noktadır ve başta bahsini ettiğimiz gibi müslümanların yeniden güçlenmesi de sermaye ve bilimsel tabanlı olduğu müddetçe eskisinden çok daha güçlü ve büyük miktarlarda olacaktır. Böylelikle bu durum medya aracılığı ile de iyi pazarlandığında oranlar bir hayli düşecektir. Nacizane gelişmişlik haritası en azından benim zihnimde bu şekildedir.

Müslümanım.

ışid neden israil e saldırmıyor

ışidin israil\'e saldırmaması birçok komplo teorisi ile korku vesileleri barındırır. eğer ki israile bilerek saldırmıyor iseler durum çok vahimdir ve gerçekten israil tarafından finanse edilip saldırı noktaları da özel olarak formüle edilen ve kürdistan yolunu açmakla da vesile olan bir durumdur. sadece bununla da kalmaz Dünyadan ne denli ileride bir konumda olduklarını gelecek adına yaptıkları yorumların gerçekliğini ve Dünyanın saygı duyduğu güce gerçekten nasıl ulaşılabileceğini de gösterir. peki görünen buna mı işaret ediyor?

pkk ve peşmergeye ilk saldırdığı zamanlar aslında tam tersi duruma ve Işidin hızını alamayıp kısa süre içinde Esadı da indirip Golan Tepeleri üzerinden gelişmiş Rus ve iran mühimmatları ile saldırıda bulunabileceğini gösteriyordu. fakat nazilerin fransa seferini hatırlayın. o muazzam sanat eserini ve hedefin nasıl da şaşırtıldığını. aslında bu sefer belki bu şekilde bir şaşırtmaca olabilir. şimdi ise pkk ve peşmerge karşısında güç kaybediyorlar ve türkiyede seçim anketlerinde yapılan saptırmalar gibi cia eski ajanları(!) bu konuda birtakım saptırmalarda bulunarak kamuoyuna empoze edilen bir noktada ışidin 2015de güç kaybedeceğinin sinyallerini veriyorlar. abd başta olmak üzere koalisyon uçaklarının imha ettiği ışid konvoylarına twitterdan rahatça pkk pyd hesaplarından görebilirsiniz. o kadar net hedeflere isabet edilen bombaları ve imha edilmiş tanklar ve konvoyları görerek zaten bir sonuca varmak mümkündür ve bu nokta çok da önemlidir.

abd çok rahat bir biçimde dünyanın bir ucunda olan biteni rahatça görebilmekte ve anında operasyon yapabilmektedir. (bunda Türkiyenin payı vardır veya yoktur. Kendi başına politika yapmaya çalışan AKP hükümetini anlamak zor iştir. işine gelince Işide yardım edip işine gelince onu bombalatması ise temelde büyük devletlerin hareket stratejilerini çağrıştırırken gerçek adeta bir kapana kısıldığı ve çok zor bir durumda olduğudur. Orası ayrı bir inceleme mevzusudur.) bu operasyonların kapsamı da yine ABDnin savaşlara özgün geliştirdiği teknoloji ile belirlenmektedir. fakat en büyük yan etkisi ve kötülüğü dünyanın gördüğü en dehşetli terör örgütlerinden birisi olan PKKnın gittikçe meşru bir konuma getirilmesidir. aynı şekilde peşmergenin de dünya medyasında yer alması ve sürekli konumdaki yardımlar onun bağımsız bir devlet olmasının yönünü açmaktadır. (işte bu nokta o kadar önemli bir noktadır ki AKP yerine başka bir milli hükümet zamanına denk gelseydi bu çatışkı durumu en çok karı Türkiyeye ve onun geleceği ile savaşın bitirilmesine dair olacaktı.)

bu noktada ışid durumu ise bahsedildiği gibi güç kaybetmekte olacaktır. ne kadar çabuk bir ilerleme kapasitelerinin olduğunu zaten görmüştük. fakat hava saldırıları başladığından bu yana dahi kaybettiği gücü dikkate alacak olursak ve yine bu saldırıların süreceğini de dikkate alacak olursak durdurulabileceğini de görmüş olduk. görmekle kalmadık maalesef islam dininin ve onun merhameti ile herkese kucak açmış kutsal peygamberinin dünyaya en yanlış bu terörsel eylemler ile tanıtılmasının ne denli büyük felaketlere gebe olduğunu çoğunluğunun müslüman olduğu Türkiyede dahi görmüş bulunmaktayız. bilinçaltına ekilen bu tohumlar ileride çünkü her türlü müdahalede dünya kamuoyunun genel rızasını alma yetisine ulaşma durumundadır.
yani bu noktada genel görüşe paralel olarak israil ve IŞiD arasında bir noktada organik bir bağ olduğu hakkında yorum yapabiliyoruz ama şöyle bir gerçek vardır ki israil ve yahudi lobisinin dinlerine olan bağlılığı ve kendilerine Tanrının vaat ettiğine inandıkları topraklara ulaşma yolundaki azimleri dolayısı ile hiçbir şeyden çekinmemelerini de göz önüne alacak olursak bu organik bağın sağlam olmamasının iddiası fazlasıyla tartışmaya açıktır.

yine unutmamamız gereken bir diğer nokta ise ışid militanlarının arasında yerleştirilmiş ajanları da göz önüne bulundurduğumuz durumda dahi çok büyük çoğunluk elbet Sünni gençlerden oluşacaktır ve onların yıldızı asla israil ile barışmamıştır ve büyük ihtimalle de barışmayacaktır. başta bahsini ettiğimiz israilin çıkarcı politikaları ve büyük devlet gibi hareketlerini de göz önüne aldığımız durumda bunu dahi kendi karı için kullandığını söylemek çok da yanlış olmayacaktır. Müdahale olabilir savaş olabilir. dahası bunun için tüm dünyada kamuoyu da oluşturulabilir fakat istediği zaman içeriden çökertilebilecek bir durumdan iyisi var mıdır? Yahudi aklı 100 sene sonrasını hesaplamaktadır ve bende durumun tasvirini bu mantık örgüsünde yaptım.

bütün bunlar sadece birer tahmindir. gerçek kişi ve kurumlar ile ilişkisi yine tahmin ölçüsündedir. Işid pkk ile savaşıyor olabilir 20 yaşındaki çocukları sırtından kalleşçe şehit edenleri bir bir kurşuna diziyor olabilir fakat unutmamak gerekir ki Türkiyeye verebileceği potansiyel zararı pkkdan çok daha fazladır ve dahası vereceği zarar sadece maddi değildir ve on yıllarca kapanmayacak ters bir algılamaya sebep olabilecektir. işte felaketin nispeten büyüğü budur!

dediğim gibi bütün bunlar sadece tahmin...

ahmet davutoğlu nun sürekli gülme nedeni

ahmet davutoğlu başbakan olduğunda hürriyet gazetesinde bir haber vardı. Davutoğluna yakın isimler onun başbakanlık serüvenine başladığı noktada hayatından kimi kesitleri paylaşıyorlardı. dikkatimi çeken nokta ise davutoğlu için bir şeyi bir kez okuduğunda bir daha asla unutmayacağı olmuştu. peki bu mümkün müdür? tabi ki! dünyada bunun örnekleri vardır fakat burada mümkün olma durumundan ziyade davutoğlunun diğer yorumların geneline bakınca stratejik derinlik hezimeti bir yana akademik kariyeri ve onun izdüşümleri ile insanlara yansıttığı etkiydi.
bu etki salt kendini akademik bağlamda geliştirmekle uğraşmış normal bir insanın etkisinden daha öte ve daha ilerici bir şeydi.
açıkçası o zamanda benim hoşuma gitmişti.
işte bu noktada elde ettiğimiz bilgiler bize açıkça davutoğlunun sürekli gülmesinin nedeninin etrafa yansıtmaya pozitif etki imajı ile eş anlamlı olduğunu gösteriyor. gülmek güven vericidir. fizyoloji ve psikoloji de doğru orantılıdır. sabah aynaya bakınca kendinize gülerseniz iddia ediyorum ki gününüz daha güzel geçecektir. bu noktada unutmamamız gereken bir diğer nokta ise Cem uzan ve beyaz gömlek merasimi ile 17 aralık yolsuzluk serüveninde algı yanıltması amaçlı değişen kareli beyaz gömlek stilini de göz önünde bulundurmaktır.
akpden haz etmem. ama türkiyede böyle bir takım pozitif ve güven etkilerinin oluşturuluyor olması gerçek açığa çıkınca dahi insanların içinde yeni umutlar aramaya olan inanç olarak kalacaktır.

akp seçimi nasıl kazanmıştı

son derece örgütlü bir yapılanma ile sandık başlarında ve onlarında başlarında diğer partilere ve kısmi göreve sahip kişilere oranla büyük bir çoğunluk gücüne ulaşan akpnin bu denli hareketi ve kendi öz hukuksuzluğa yatkın yapısı göz önüne alınacak olursa önceden tahmin etmenin zor olmadığı bir durum.
zor olan ise şudur ki bütün yolsuzluklar ve hukuksuzlukların ispatları kesinliğin en kesin ölçütünde dahi görmesini bilen gözler için ortadayken bu kadar kişinin bunların yanında bulunması ve gözlerinden pişmanlıkla yaş akan kişi sayısının bir varsayımla taraf gazetesine itirafta bulunandan çok daha az miktarda fazla olmasıdır! akpnin de en büyük kötülüğü bu milletin değer yargıları ile acımasızca oynaması ve tahammül sınırlarını zirve noktalara taşımasıdır. bahsi geçen binlerce kişi de çöküş ve yıkıntının bütün çıplaklığı ile ortaya çıktığı zaman hiç şüphesiz bütün hayatlarını geçirecekleri acı bir vicdan yükü ile karşı karşıya kalacaklardır.

cizre de zırhlı araçların plakasız dolaşması

durumun ciddiyetinin vehametini bir kez daha görmemizi sağlayan ve üzerine ileriki yıllarda çok detaylı sosyolojik inceleme yapılması kuvvetle muhtemel hazin bir dönemin bir başka olağanüstü boyutlardaki olayıdır efendim.

--spoiler--

"maske takan otobüs yakan ajandır."

--spoiler--

böyle bir açıklama gelmişti ya! ne kadar da kolay söylenen ve dolaysız bir cümle değil mi?
pkknın üst kadrolarından gelen bu durum bildirmeleri milletimizin ve bu konu ile alakalı diğer tüm kesimlerin zekası ile dalga geçmekten başka bir şey değildir. bir de üzerine bunların sömürgeci güçlerin ajanları olduğundan dem vururlar. tabi bu olayların gelişimi burada kalmaz hükümetin garip ve anlam verilemeyen politikaları ve medyanın büyük kısmının eli kolu bağlanmış bir konuma süreklenişi geniş halk tabanına yine istenilen düzeyde bir gerçek bilgi aktarımı ve dolayısı ile de kendi ülkesinin terör dolu acı durumunun vehametinden haber imkanı sağlamaz.

işte bugün yine oldukça vahim fakat yine hak ettiği ilgiyi göremeyen bir durumla karşı karşıyayız.
bundan yıllar önce tahmin dahi edilemeyecek bir uzaklıkta yer alan pkknın Türkiye Cumhuriyetinin şehirlerine hakim olması ve daha da vahimi oranın halkına korku yayarak istibdat anlayışının egemenliği altında her zaman yaptığı gibi terör saçarak bunu yapması pkknın kısmen değişen politikalarından ziyade akpnin Türkiye hükümeti olarak başarısızlığından başka bir şey değildir. hatta bu o denli büyük bir başarısızlıktır ki türkiyenin bütün geleceğini etkileyecek bir güce sahip olmasından ziyade türkiye için tehlike arz eden bütün meselelerin en başarılı olduğu bir durumdur.

günden güne artan bu tehlike için yapılan en vahim tahmin pkknın iç savaş hazırlığıdır. tarih bize bunu gösterecektir. adaletin işleyişini defalarca gösterdiği gibi tabi ki! ülke bölünse de iç savaş çıksa da işte o zaman bu milletin gerçekten uyanma vakti gelecek demektir. bir musibet bin nasihat hesabı.. öyleyse sürecin gerçekten hizmet ettiği veya kar sağlayacağı kesim kimdir? güçlü olduğu dönemde polisleri fişleyen pkk değil bence... hatta tam tersine belki bu milletin uyanışı için sağlam bir araç konumunu dahi oynuyor olabilir. unutulmaması gereken tarih şu anda dünyanın en önemli zamanlarından birini yazıyor ve bizde onun birer parçasıyız.

edit:noktalama