bugün

entry'ler (75)

volkan demirel in ayıbını alkışlayan güruh

kendi taraftarını sorgulamaktan aciz olan ve taraftarlarca sahada ekmek parası için (her ne kadar milyon dolarlarda olsa) çırpınan futbolcuları suya boğan, bırakıp rahat rahat futbol oynatmayan taraftara bir şey demeyen ve gündeme getirmeyen güruhtan bin kat daha iyidir. Volkan belki ayıp etmiştir ama sadece futbolcu meslektaşlarına ayıp etmiştir. Taraftara az bile. Helal olsun bunca galatasaraylı taraftar önünde böyle bir hareket yaparak fenerbahçeli taraftarların mutluluğuna mutluluk kattığı için.
(bkz: Götün yiyorsa sende yap)

hayatın boş olması

aşk hayatının olmamasıdır.

habire dudaklarını yalayan insan

burnu tıkalı olupta sürekli ağzından nefes alan insandır. Dudakların kuruluğunu yalamayla geçirmeye çalışır.

film seyreder gibi maç seyretmek

mecbur kalmaktır bazen*, küfür etmek istersiniz edemezsiniz, bağırmak istersiniz bağıramazsınız.

halı sahada hoşlanılan kızı görünce rövaşata yapma

bazen kardeşini de izlemeye giden bir kızda olabilir aslında*, ama yinede yapılabilir. Hele ki kız maçı videoya çekiyosa tam yapılması gereken bir harekettir, tabi dumur olmadan.

angelina jolie nin boşansam beni alır mısın demesi

bir gece bir gecedir diyerekten hemencecik kabul edeceğim bir durumdur. Kalırsa ömür boyu kalmazsa bir gecede yeter benim için.

18 ocak 2010 antalyaspor fenerbahçe maçı

trabzonspor dan fenerbahçeye transfer olan gökhan ın * fenerbahçe formasıyla ilk asistini yaptığı maçtır.
Edit : Bazı arkadaşlar yazdığımı anlamamış galiba açıklama yapayım, Gökhan Ünal ara transferde Trabzonspor'dan Fenerbahçe'ye transfer oldu. ilk maçını da Antalyaspor'a karşı yaptı ve bu maçta Guiza'nın attığı golün pasını verdi. Umarım yeterince açıklayıcı olmuştur.*

üniversiteye zengin koca bulmaya gitmek

üniversite mezunlarının iş bulamadığı gerçeğini bilen kişidir. Okuyupta iş bulamadan boş gezmektense, okul zamanın da bol bol zengin erkek arkadışıyla gezip kendine aşık eder. Okul bitincede evlenip evinin kadını olur.

gökhan ünal alex de souza semih güiza

3 tanesi Türkcell Süper Lig * * * bir tanesi La liga gol kralı * ünvanına sahip fenerbahçe oyuncuları.
Edit: eksileyen şahsiyet yazdıklarımda bi yanlışlık mı gördün yoksa battı mı?

2009 2010 türkiye kupası sahibi fenerbahçe

geçtiğimiz senelere oranla daha bir umutla bakıyorum bu duruma. Çoğu kez yaşadığımız finalde kaybetme fobimizi bu sene beşiktaşın elenmesiyle bir nebze olsun hafiflettik. (bkz: Artık onlar düşünsün)

lucas neill lugano dan daha iyi bir futbolcudur

tabi yersen denecek bir cümledir. Çünkü nedendir bilinmez her gelen oyuncu, bir fenerbahçeli oyuncu ile karşılaştırılır. Hayır girip çıkan ne onu anlamış değilim. ikiside iyi birer defans. Hayırlı uğurlu olsun Galatasaray'a neil ama şu unutulmasın lugano ile neil ikili mücadelede çok az karşı karşıya geleceklerdir o yüzden karşılaştırılmalarının bir anlamı yok.
(bkz: paronayak)

gökhan ünal ın fenerbahçe ye transferi

aslında iyimser yaklaşılmalıdır. Hem semihin 90 dakikayi çıkaramayan futbolu hem de guizanın kaçırdığı pozisyonlar düşünüldüğünde ara transfer döneminde alınacak oyunculardan bir tanesidir. Ayrıca Alex in atacağı paslarlala ve mehmet topuzun atacağı paslarla iyi iş çıkaracağını düşünüyorum. Mehmet topuz ve gökhan ünal kayserisporu taşıyan oyuncuların başında geliyordu nede olsa. (bkz: Umarım yanılmam)

ne alirsan bir ytl

Çok iyi iş yapmayı sağlayan reklamdır. Bilinirki insanlar ucuz eşyalara almasalarda bir göz atar. Eh önemli olan müşteriyi dükkana sokmak gerisi gelir.

90 larda çocuk olmak

80 lerde çocuk olmaktan daha teknolojiktir.
*

sözlük yazarlarının hayalleri

Belli bir zamandan sonra gerçekleşmeyen ve hayata ayak uydurmanızı sağlayan bir rüya.

Aslında çok şey istememiştim. Küçüklüğümden beri sürekli derslerde pohpohlandım. Sanki tüm dünyadaki matematik sorularını çözebilecekmişim gibi herkes benden o kadar umutluydu.
Çok zengin bir ailenin çocuğu değildim. orta okul sonrasında Anadolu öğretmen lisesini kazandım fakat sanat okuluna gitsinde hiç yoktan ilerisini okuyamazsa bir meslek sahibi olur sözleriyle sanat okuluna yazdırıldım. istemedim gitmeyi ağladım hatta günlerce, çünkü bir amacım vardı Matematik öğretmeni olmak istiyordum.
14 yaşındasın ve tek başına bir karar veriyorsun. Tam istediğim okula giderken önün kesilip başka bir meslek lisesine yazılmam sağlanıyor. olsun buradanda mezun olunca matematik öğretmeni olabilirim dedim kendi kendime. Ama yoruluyordum her geçen gün. Düşünmüyordu kimse bunun hayali varmıdır diye. Azmettim çalıştım. Lise son sınıfa geldiğimde bütün emeklerimi boşa çıkacağını nerden bilebilirdim ki.
Lise sona geldiğimde bir sistem değişti ve meslek liseleri kendi bölümlerinden başka bir bölüm seçtiklerinde inanılmaz bir puan düşüklüğüne yönlendirildi. Artık bir düz lise mezununa göre şansım çok çok daha az diyerek okulum değiştirmek istedim mümkün olmadı. Sanki herkes birleşmiş hayalim olan matematik öğretmeni olmayayım diye uğraşıyordu. Sonunda kazandılar. O kadar istememe rağmen matematik öğretmeni olamadım. Oysa ki her çocuğun hayali vardır. Benim ki de içimde ukte olarak kaldı.
Sahi sözlük sence çok şey mi istemişim de herşey olumsuz gitti.

uludağ sözlük 4 yaşında

doğduğunu göremedik ama büyüdüğünü görüyoruz. Nice senelere sözlük. Hediyen *

kadınları anlamak

bükçe dilini öğrenmektir aslında kadınları anlamak. Beklenildiği kadar zor değildir.

alttaki hikayeyi sonuna kadar okursanız belki bişeyler kaparsınız *
işte hikayemiz:

"Oğlum bir hafta sonra evleniyor. Sorumluluk sahibi bir baba olarak ona öğüt vermem gerekiyor. Fakat bunu evde yapamam çünkü annesi ağız tadıyla öğüt vermeme izin vermez, sözü ağzımdan kapıp kendi devam eder. iş yerimden oğluma telefon açtım, 'Akşam yemeğini dışarıda birlikte yiyelim.” dedim. Deniz kenarındaki bu şirin lokantada şimdi onu bekliyorum. Geliyor aslan parçası, yakışıklılığı da aynı ben. Yan masadaki kızlar gözleriyle oğlumu süzüyorlar. Bakmayın kızlar, onu kapan çoktan kaptı. Hoş beşten sonra konuya giriyorum.

Oğlum haftaya düğünün var, bir baba olarak sana bazı konularda yol yordam göstermem gerekiyor.
Çocukluğunda suç işlediği zamanlardaki gibi birden bire kızardı. Kerata ne anlatacağımı zannettiyse!
-Baba ben yirmi altı yaşındayım, bazı şeyleri biliyorum artık.
-Ah senin o biliyorum zannettiğin konularda da çok bilmediğin çıkacak ama ben o konulardan bahsetmeyeceğim. Keşke konuşabilseydik ama henüz o kadar modern olamadım.
Rahat bir nefes aldı. Bu arada yemeklerimiz de geldi. Oğlumla şöyle keyif yaparak muhabbet edelim bakalım.
-Kaç dil biliyorsun oğlum sen?
-ingilizce, Fransızca, bir de Türkçe'yle üç dil oluyor.
-Bugün ben sana dördüncü dili öğreteceğim. Dilin adı Bükçe. Kadınlar tarafından kullanılır. Sen buna 'kadın dili” de diyebilirsin.
Güldü. Güldüğü zaman benim yanağımdaki gibi küçük bir gamzesi var, o ortaya cıkıyor.
-Kadınların ayrı bir dili mi var?
-Tabii ki. Eğer kadın dilini bilirsen bir kadınla yaşamak dünyanın en büyük zevkidir, ama bu dili bilmezsen hayatın kararabilir. O yüzden bir kadınla mutlu olmak isteyen her erkek Bükçe'yi öğrenmeli.

iyi de niye Bükçe?
-Çünkü kadınlar konuşurken, genellikle söyleyecekleri sözü net söylemezler. Eğip bükerler; onun için dilin adını ;Bükçe” koydum.

-'Bükçe zor bir dil mi baba?” diye sordu gülerek.

-Bana bak, çok önemli bir konu ama eğleniyor gibisin, biraz ciddiye al. Bir kadınla mutlu olmak istiyorsan bu dili bilmen çok önemli. Çünkü kadınlar sözü bükerek bükçe konuşurlar sonra da senin sözün doğrusunu anlamanı beklerler. Felsefesini anlarsan kolay, anlamazsan zor. Mesela Çinli bir karın var, sen karına sürekli Fransızca "seni seviyorum” diyorsun ama karın hiç Fransızca anlamıyor. Fransızca "seni seviyorum” un onun için bir anlamı yoktur. Ona Çince seni seviyorum dediğinde seni anlayabilir.

-Tamam baba, haklısın ciddiyetle dinliyorum. Peki, sence kadınlar neden bizimle aynı dili konuşmuyorlar, söyleyeceklerini direkt söylemiyorlar ?

-Bence bir kaç sebebi var. Birincisi, duygusal oldukları için, hayır cevabı alıp kırılmaktan korktuklarından sözlerini de dolaylı söylüyorlar. ikincisi, kadınlar dünyaya annelikle donanımlı olarak gönderildikleri için onların iletişim yetenekleri çok güçlü.

-Bu konuda biz erkeklerden bir sıfır öndeler yani.

-Ne bir sıfırı oğlum, en az on sıfır öndeler. Düşünsene, henüz konuşmayan, küçük bir çocuğun bile yüz ifadesinden ne demek istediğini hemen anlıyorlar. işin kötüsü kendileri leb demeden leblebiyi anladıkları için biz erkekleri de kendileri gibi zannediyorlar. Onun için leb deyip bekliyorlar. Hatta bazen, leb demek zorunda kaldıkları için bile kızarlar. "Niye leb demek zorunda kalıyorum da o düşünmüyor?” diye canları sıkılır.

-Biz de bazen Canan'la böyle sorunlar yaşıyoruz. 'Niye düşünmedin?” diye kızıyor bana.

-Kızarlar oğlum, kızarlar. Kadınlar ince düşüncelidirler, detaycıdırlar, küçük şeyler gözlerinden hiç kaçmaz. Bizim de kendileri gibi düşünceli olmamızı beklerler, fakat erkekler onlar gibi değil. Biz bütüne odaklıyız, onlar detaya. Beyinlerimiz böyle çalışıyor.

-Ne olacak baba o zaman, yok mu bu işin çaresi?

-Var dedik ya oğlum, Bükçe'yi öğreneceksin, bunun için buradayız. Hazır mısın?

-Hazırım baba.

-Bükçe bol kelime kullanılan bir dildir. Biz erkeklerin on kelime ile anlattığı bir konu, Bükçe'de en az yüz kelime ile anlatılır. Dinlerken sabırlı olacaksın. Mesela karın o gün kendine elbise aldı, diyelim. Bunu sana 'Bugün bir elbise aldım.” diye söylemez. Elbise almak için dışarı çıktığı -ndan başlar, kaç mağazaya gittiğinden, almak için kaç elbise denediğinden, indirimlerden, yolda gördüğü tanıdıklarından, alırken yaptığı pazarlıktan devam eder ve sana kocaman bir hikaye anlatır.

-Hikaye dili yani.

-Aynen öyle. Sen akıllı bir erkek olarak ona asla, 'Hikaye anlatma, ana fikre gel, kısa kes.”
demeyeceksin. Böyle bir şey dediğinde bittin demektir. ister öyle de, istersen 'seni sevmiyorum.” de. iki durumda da 'seni sevmiyorum” demiş olacaksın.

-Ne alakası var baba 'seni sevmiyorum” demekle 'kısa anlat” demenin?

-Çok alakası var. Kadınlar dinlenmedikleri zaman sevilmediklerini düşünürler.

-Bu önemli. Bükçe'de dinlemek sevmektir diyorsun.

-Aynen öyle. Devam edelim. Bükçe ima dolu bir dildir. Kadınlar konuşurken bir şeyler ima etmeyi severler. Biz erkekler de imalı konuşuyoruz diye düşünürler ve gözlerimizle onlara ne demek istediğimizi çözmeye çalışırlar. Oysa erkeklerin ima yeteneği pek gelişmemiştir. Bizim kastımız söylediğimiz şeydir.

-Geçen hafta Canan bana 'Bir kaç kilo daha versem gelinliğin içinde daha iyi duracağım.” dedi. Ben de 'Böyle de iyisin.” dedim. Canı sıkıldı, bir kaç saat surat astı. ";Neyin var?” diye sordum. 'Hiçbir şeyim yok.” dedi. Sence nerede hata yaptım?

-'Böyle de iyisin” derken o 'de” ekini orda kullanmamalıydın. Canan bunu şöyle anlamıştır. 'Böyle de fena sayılmazsın, eh işte, idare edersin ama tabi daha da iyi, daha da güzel olabilirsin.”

-Peki ne demem gerekiyordu?

-Şunu hiç unutma. Kadınlar kendileri ile ilgili, giysileri ile ilgili ya da aileleri ile ilgili bir soru soruyorlarsa, kesinlikle iltifat bekliyorlardır. Es kaza eleştirmeye kalkarsan yandın. Bunu hiç unutmazlar. O gün 'Hayatım sen zaten Çok güzelsin, kilo vermeye falan bence ihtiyacın yok.” deseydin, günün zehir olmazdı. Mesela bir gün kucağına oturup 'Ağır mıyım?” derse sakın ;Evet, biraz” falan deme 'Hayır” de. Yoksa bir daha kucağına oturmaz.

-Yani diyorsun ki bir kadın her daim güzeldir, her giydiği yakışır ve her kadının annesi bir hanımefendi, babası da beyefendidir. Bana ne yaparlarsa yapsınlar.

-Aferin oğlum, çok hızlı anlıyorsun bana çekmişsin. Kadının, kendi anne babasıyla sorunu olsa, kendi eleştirir ama asla senin eleştirmeni kabul etmez. Bunu kendine hakaret olarak alır.

-Ve asla unutmazlar, değil mi?

-Aynen öyle. Yıllar once annene, annesi için 'Biraz cimri.” demiştim. Hala 'Sen benim annemi sevmezsin.” der ve annesi bize bir şey aldığında gözüme sokar, en çok göreceğim yere koyar.

-Hadi o konularda dilimi tutarım da, şu ima işini çözmek zor geldi.

-Zor gibi ama biraz gayret edersen çözersin. En önemlisi imaları anlayacaksın ama 'Sen şunu mu demek istiyorsun?” diye asla yüzüne vurmayacaksın.

-Anladım. Anlayacaksın ama anladığını belli etmeyeceksin. Buna şöyle de diyebiliriz. O beni iğnelediğinde 'Niye bana iğne batırıyorsun?” Diye sormayacağım, o iğneyi ben kendi kendime batırmışım gibi yapacağım.

-Güzel ifade ettin oğlum. Mesela dün öğlen annen beni aradı. 'Akşama tok mu geleceksin?” diye sordu. Beni biliyorsun akşam yemeklerinde hep evdeyimdir. Kırk yılda bir dışarıda yerim onu da haber veririm. Tabi ben hemen anladım annenin ne demek istediğini. 'Tok gel, yemekle uğraşmak istemiyorum” demek istiyor. Anladım ama tabi 'Ne demek istiyorsun?” demedim.

-Dün çok yorulmuştu baba, düğün alışverişine çıkmıştık.

-Bunun pek çok sebebi olabilir. Yorulmuş olabilir, bir kabul gününden tok gelmiş olabilir, bin beş yüzüncü diyetine başlamış ve o gün yemekle uğraşmak istemiyor olabilir. Ama bunu biz erkekler gibi kısa yoldan "Canım benim karnım tok, sen de dışarıda bir şeyler ye, ya da yorgunum, gelirken bir seyler getir yiyelim.” demez. Sanki böyle derse, iyi ev kadını rütbesi tozlanacak, mevki kaybedecek. illa Bükçe anlatacak, asık bir yüzle karşılaşmamak için senin de anlaman gerekiyor. 'Hayır, evde yiyeceğim ama istersen hazır bir şeyler alıp geleyim, ne dersin?”dedim. 'Tamam.” dedi. Döneri sever biliyorsun, dün eve giderken, ekmek arası döner yaptırdım. Onun dönerini de porsiyon yaptırdım. Bunu düşündüğüm için ayrıca sevindi. O da diyette, düğünde daha zayıf görünme derdinde bu sıralar.

-Bu Bükçe'de kısa konuşma yok mu baba?

-Var ama yerinde olsam hiç tercih etmezdim. Kadın konuşmuyorsa ya da kısa konuşuyorsa kesin ciddi bir sorun var demektir. Mesela baktın canı sıkkın, soruyorsun, 'Neyin var?” diye. 'Hiçbir şeyim yok.” diyorsa, aman bir şeyi yokmuş diye bırakma. Yoksa az sonra, çok ilgisiz olduğundan yakınarak, ağlamaya başlar.

-Bükçe'de 'Hiçbir şey yok.” demek ";Çok şey var, benimle ilgilen.” demek oluyor, o zaman.

-Evet. Biz erkekler 'Bir şey yok.” diyorsak ya gerçekten bir şey yoktur, sadece başımızı dinlemek istiyoruzdur ya da bir sey vardır ama; 'Şu anda konuşacak bir şey yok.” diyoruzdur. Her ikisinde de konuşmak istemiyoruzdur. Ama kadınlar ilgiyi sevgi olarak gördükleri için "Bana değer veriyorsan, ilgilen ki anlatayım.” demek istiyordur. Çok nadiren gerçekten anlatmak istemiyor olabilir, o zaman da fazla üstüne varıp bunaltmayacaksın tabi.

-Bir arkadaşım da 'Kadınların ‘Peki.' demesi tehlikelidir” demişti.

-Doğru. Bir kadının ağzından çıkan kuru bir 'peki', ‘olur', ‘tamam' her zaman tehlikelidir. Bu Bükçe'de 'Şimdi tamam diyorum ama acısını daha sonra çıkaracağım.” demektir. Sana en kısa zamanda kesin bir ceza keser. Fakat pekinin yanında 'Peki canım, olur hayatım” gibi bir hoşluk ekliyorsa korkmaya gerek yok.

-Zor bir dil baba.

-Yok yok gözün korkmasın, her yabancı dil gibi. ilk başlarda biraz çalışacaksın, pratik yapacaksın, bazen hatalar yapacaksın, dikkat edeceksin sonra otomatiğe bağlanırsın. Kolay yanı şu; senin bükçe konuşman gerekmiyor. Dili anlaman yeterli.

-Anlamak da pek kolay değil ama.

-Korkma, o kadar zor değil. En önemli kuralları ben sana öğretiyorum zaten. Devam edelim. Kadınlar istediklerini söylemek zorunda kalınca, düşünemediğimiz için biz erkeklere kızarlar ve konuşurken suçlayarak konuşurlar; fakat suçladıklarının farkında olmazlar. Sitem ediyoruz zannederler.

-Nasıl yani?

-Mesela, karın sana 'Ne zamandır dışarı çıkmadık.” derse bunu suçlama olarak üstüne alma, canı seninle gezmek istiyordur, bunu sen düşünüp teklif etmediğin için kalbi kırılmıştır. Maksadı seni suçlamak değildir. 'Daha geçenlerde gezmeye gittik.” gibi bir savunmaya girme. "Tamam canım haklısın, ben de istiyorum, en kısa zamanda gideriz.” de, konu kapanır. Tabi ilk fırsatta da sözünü yerine getirirsen iyi olur.

-Küçük ama önemli detaylar.

-Aynen öyle. Mesela karın 'Üşüdüm.” diyorsa, "Üstünü kalın giy.” demeni ya da kombiyi açmanı değil, ona sarılmanı istiyordur.

-Keşke okullarda öğretselerdi biz erkeklere Bükçe'yi. Ne kadar erken başlasak o kadar çabuk kavrayabilirdik belki.

-Haklısın, aslında ben de sana öğretmek için geç kaldım. Neyse zararın neresinden dönülse kardır.

-Not mu alsaydım... Epeyce detayı varmış dilin.

-Sen bilirsin oğlum, unutacaksan al. Keşke ben de not alıp gelseydim. Umarım sana eksik öğretmem. Şimdi aklıma geldi. Kadınların en nefret ettiği sözcük 'Fark etmez.”dir. 'Fark etmez”i kadınlar 'Hiç umurumda değil, ne yaparsan yap.” diye anlarlar.

-En değerli sözcük nedir?

-Sen bil bakalım.

-'Seni seviyorum.” herhalde.

-Evet, kadınlar 'Seni seviyorum.” sözünü sık sık duymak isterler. Biz erkekler ";Söylemiştim, zaten biliyor.” diye bu konuda gaflete düşmemeliyiz.

-Bükçe sadece konuşma dili midir baba? Bunun bir de davranış dili var gibi geliyor bana.

-Zekan kesinlikle bana çekmiş. Ben de tam ona geliyordum. Davranışlar da çok önemli tabii. kadınlar küçük şeylere önem verirler. Akşam ona sarıl, televizyon izliyorsan sarılarak izle. Gündüz onu düşündüğünü ifade etmek için kısacık da olsa bir mesaj gönder, küçük sürprizler yap. O yemek hazırlarken ona yardım et, salata yap, çay demle.

-Akşam gelip sırt üstü yatmak yok yani.

-Gözünde büyütme. Sayınca çok şey gibi görünüyor ama aslında bunlar zaman alacak, zor ve masraflı şeyler değil. Sen bu küçük şeylere dikkat et, zaten karın sana paşa gibi davranır, seni yormaz. Bir erkek bu küçük şeylere dikkat etmezse zamanını karısıyla büyük kavgalar yaparak geçirir. Sevgiyle geçirmek varken niye kavgayla geçiresin ki? Kadınlar çok vericidir ama, eğer sen hep alıp hiç vermezsen, bir gün birden patlarlar. Küçük küçük alırlarsa, büyük büyük verirler.

-Tamam baba, bunlara dikkat edeceğim.

Garson yemek tabaklarını kaldırırken oğlumun telefonu çalmaya başladı. Belli ki nişanlısı arıyor, konuşmak için deniz kenarına doğru adımlamaya başladı. Az sonra geldi.

-Baba çok teşekkür ederim. Bükçe'yi anlamaya başladım. Canan aradı. 'Salonun perdeleri ne renk olsun karar veremedim, yarın birlikte mi baksak?” dedi. Tam 'Fark etmez, sen seç.” diyecektim ki bunu senin söylediğin gibi 'Ev de perde de umurumda değil.” gibi anlayacağı aklıma geldi. 'Tabii canım, istersen birlikte bakabiliriz ama ben senin zevkine güveniyorum, sen seç istersen.” dedim, çok mutlu oldu. Kendi seçecek.

-O zaten perdeyi çoktan seçmiştir de kadınlar illa yaptıklarını onaylatmak isterler. Birlikte de gitsen o seçtiği perdeyi almak isteyecektir. Biz erkekler onların ne demek istediklerini anlarsak, işlerden kolay sıyırırız.

-Baba tekrar teşekkür ederim. Bu iyiliğini hiç unutmayacağım. Bana Bükçe'yi öğretmeseydin halimi düşünmek bile istemiyorum.

Şanslısın oğlum. Benim seninki gibi bir babam yoktu. Bunları deneye yanıla öğrenmem yıllarımı aldı. Sen yine iyisin, hazıra kondun. Güle güle kullan, isteyene de öğret, herkes de güle güle kullansın. Kullansınlar ki yüzleri gülsün.

Not : Alıntıdır.

telefonu hı diye açmak

bildik tanıdık birisi arıyordur. Muhtemelen yeter artık arama bi daha demek yerine hı diyerek ti ye alıp aramaması için mesaj veriyordur.

zengin olduktan sonraki ilk sözler

ne babası, yok benim babam. *

biter kırşehir in gülleri dansı

Zamanlama konusunda hassaz olmanızı gerektiren bir oyundur. Ne zaman oturup ne zaman kalkacağınızı ve ne hızda kalkacağınızı iyi ayarlamanız gerekir.

Sözleri de şöyledir.

Biter Biter De Kırşehirin Gülleri Biter
(Efendim) Şakıyıp Dalında Bülbüller Öter

Gülüm Ammman Amman Aman
Sebep Amman Amman Aman
Bir Tanem Amman
Çırpınıp Dalında Bülbüller Öter

Gülüm Ammman Amman Aman
Sebep Amman Amman Aman
Efendim Amman

Aynam Düştü Yerlere
Karıştı Gazellere
Tabiyatım Kurusun
Düşkünüm Güzellere

Güzelleri Çoktur Hep Yeni Yeter
(Efendim) Kaşının Üstünde Keman Görünür

Gülüm Ammman Amman Aman
Sebep Amman Amman Aman
Bir Tanem Amman
Kaşının Üstünde Keman Görünür

Gülüm Ammman Amman Aman
Sebep Amman Amman Aman
Efendim Amman

Beylik Martin Duvarda
Bir Yar Sevdim Hovarda
Allah Bizi Kavuştur
Su Yolunda Pınarda

Gün Be Gün Eylerim Ah ile Zarı
(Efendim) Elimden Aldırdım Gül Yüzlü Yari

Gülüm Ammman Amman Aman
Sebep Amman Amman Aman
Bir Tanem Amman
Elimden Aldırdım Gül Yüzlü Yari

Gülüm Ammman Amman Aman
Sebep Amman Amman Aman
Efendim Amman

Aynam Düştü Yerlere
Karıştı Gazellere
Tabiyatım Kurusun
Düşkünüm Güzellere

Arzum Sende Kaldı Koca Kırşehir
(Efendim) Kervansarayların Duman Görünür

Gülüm Ammman Amman Aman
Sebep Amman Amman Aman
Bir Tanem Amman
Kervansarayların Duman Görünür

Gülüm Ammman Amman Aman
Sebep Amman Amman Aman
Efendim Amman

Beylik Martin Duvarda
Bir Yar Sevdim Hovarda
Allah Bizi Kavuştur
Su Yolunda Pınarda