bugün

şiir yazmak için oluşturulan ya da bilinçsiz olarak kendiliğinden oluşan çevredir.
(bkz: havada anket kokusu var)
-sessiz sakin bir kafe olabilir,
-ya da bomboş bir oda
-manzaranın altı
-sevdiceği hatırlatan eşya manzarasında...
(bkz: gece)
ilhamın geldiği ortamdır.
hafif rüzgarlı bahar akşamlarında sahildeki banktır. bir elde şarap, bir elde sigara. yalova'da olunca bir başka olur tabi. karşında koskoca istanbul, kimselerin olmadığı uzun sahil yolu, loş bir şekilde kağıda vuran sokak lambaları, paslanmış iskele demirleri vs.

edit: kayıkhaneler cabası efendim.
Gecenin sessizliğidir.
önemli olan şiiri yazdığın ortam değil yazarken düşüncelerinin götürdüğü ortam en güzel ortamdır...
vapurdur. özellikle istanbul'da bi yakadan diğerine geçiyorsanız.
amigdala'nın en aktif olduğu zaman 23.00-24.00 arası olduğunu var sayarsak
23-24 arası denizin hemen bitişiğindeki banktır.*
öyle bir ortam yoktur. attila ilhan "üçüncü şahsın şiiri" ni istanbul'da bir akşam sahilde yürürken yazmıştır. şiir yazmak için ortam arayan, ilham perisi bekleyen, gözlem yapan kişi ne şiir yazabilir ne de şair olabilir. şiir bir virüs gibidir, girdiği bünyedeki bir başka virüsü tetikler ve hastalıklı sözler hücum eder beyine. şair onları harmanlar ve kağıda döker. okuyan hasta olur, inim inim inler... ağlamaktan gözleri şişer bazen, bazen de kendini boşluklara bırakır. düştüğü yerden alır şair feyzini ve yazmaya devam eder...