bugün

türkiye de fizik okuyup, akademik kariyer yapmak, bir konuda uzmanlaşmak, çalışmalar yapmak için öncelikle gönüllü olman gerekiyor. zaten böyle bir niyetin varsa ve seviyorsan kafan basıyor demektir. daha sonra paran olacak ki paran yoksa burs imkanların çok kısıtlı. tubitak bölüm okuyan ve bu bölümde yüksek lisans yapanlara burs imkanı sağlıyor. ama bir şartla, ortalaman 3 ün altına düşmeyecek. eğer ki gerçekten bilim adına fizik dalında bir şeyler yapmak istiyorsan zaten devlet üniversitelerinden sana hayır gelmez. ne yeterliler ne de seni bir yere getirirler. bu sebeple yapacağın çalışmalar için gerekli imkanları sana sağlayacak özel üniversite tercih edeceksin. onlar da seni tercih ederlerse ne ala... eğer okuldan burs alıyorsan tubitak burs vermiyor, verdiği burs 1500 tl. bir de, eğer notların düşerse onu da kesecekler korkusu var. ailen okutmuş büyütmüş artık onlardan para alamazsın. tabi toplumun baskısı, "sen hala iş bulamadın mı, hala okuyor musun?" soruları. ve sen hala "ben fiziği seviyorum" diye okumaya çalışıyorsun. bilim adamı-kadını olacağım hayalleri...

sonra bir gün bakıyorsun ki bu ülkede seni destekleyecek kurumların başında gelmesi gereken Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı sana pastacı ol diyor. bunu diyende bu kurumun bakanı nihat ergün.

sonra ertesi gün bir daha bakıyorsun, bu kafalar gitmiş amerika da okuyor, orada kalıyor, çalışıyor, üretiyor... türkiye de satın alıyor. bu düzen de böyle gidiyor. biz de pastamızı yiyoruz.

hadeee afiyet olsun.
yerden göğe haklı bir söylem.

fen edebiyat bölümlerinin kuruluş amacı öğretim görevlisi yetiştirmekti,

gel gör ki ülkenin her yerine fen edebiyat fakültesi açılarak gereksiz bir yığılma oluşmuştur.

artık fen edebiyat fakülteleri azaltılarak piyasada karşılığı olan bölümler açılmalıdır.

en azından millet 4-5 sene okumanın bir faydasını görsün.

olaya bu açıdan bakılmalıdır.

ayrıca bu durum eğitim fakülteleri içinde geçerli olmalıdır.