bugün

Bugün herkesle konuşmaya çalıştım. Önce büyük bir boşluk geldi gözümün önüne. Sonra da karalar bağlamış bir merdiven. Ama öyle bildiğiniz merdivenlerden değil. Bende bilmiyormuşum öyle merdivenleri. Zaten merdiven de değilmiş. Kendimi bir anda kızıllı bir kadının yanında buldum. Merdivenler dolusu perde döktü ayağıma. Oysa ben ayağımı sevmem hiç. Dünyadaki hiçbir ayağı sevmiyorum ben.



Bugün ayağı olmayan herkesle konuşmaya çalıştım. Önce bir kadın geldi. Kızıllı. Sonrada delirmiş ıslaklıklar serdi önüme. Omzumun sağ yanı öyle bir ağrıdı ki bütün kadınlar sarıldı bana. Hiçbiri hayatında bir mazluma vermemiş. Oysaki dünya veresiye kadardı. Bunu da bizim bakkal Turguttan öğrendim. Bizim Bakkal Turgut’un çok acayip alışkanlıkları var. Mesela şiir yazıyor. Üstelik Uyar, uymaz her şeyi ekliyor şiirlerine. Geçen gün az değil çok konuştum onunla. Bir Allah üç kilo domates eklemişti mesela.



Bugün elimden geldiğince fahişelerle konuştum. Elimden geldiğince fahişeler azarladı beni. Sonra gittim bende dünyadaki bütün kırmızı ışıklarda durdum. Bir kırmızı ışıkta bir fahişe vardı. Bende sevdim dedim ona. Siktir lan dedi. Bende severim ulan dedim. Orospu çocuğu dedi bana. O günden beri hiçbir zaman ispanyayı ağzıma almadım.



Kitabımın adına öyle bir şey koyacağım ki allah bile kıskansın.



Bugün bir parkta durup oturdum.



-Gel lan buraya!

-Efendim?

-Utanmıyor musun o bankta oturmaya?

-Haklısın.

-Korkmuyor musun?

-Delirmekten, o yüzden hiçbir ismimi banktan almadım ben.

-Bende allahtan çok korkuyorum.

-Bende.

-O zaman sonunda hiçbir şey olan her t’siz gibi mirasını ölü bir güvercine bıraktın değil mi?

-Öyle yaptım.