bugün

deve kuşu ile insanın benzer yanını ortaya seren durum.

(esasen deve kuşu düşmandan saklanmak için yapmaz bunu, mecaz düşünmekten üşenmenin en kısa yolu)

mutlu olmak nedir? ölçütü nedir?

guantanamo'da bir mahkum için özgürlük, filistinli bir çocuk için attığı sapanın hedefi bulması, meksikalı bir uyuşturucu baronu için para, zangin için içi boş zevkler ve en önemlisi yaşıyor olmak.

mutluluğun sınırları belli. buradan öteye başka bir yol yok, ölüm ise büyük yok oluşun ilk adımı. artık geriye dönüş yok.

anneler, babalar ve herkes. hiçliğe kucak açıp dönmemek üzere gidiyorlar.

yokluğa giden bir dünya ölüm gibi kötü olarak anlamlandırdığımız şey ile başlangıç buluyor. yoktuk, var olduk. var olma sürecinden habersizdik, yok olma sürecinden habersiz olacağımız gibi.

buna rağmen mutluyuz... peki ne yapmalı?

hiçbir şey... çünkü bizler birer oyuncağız...

(bkz: insanların birer oyuncak olması)
Peygamberimizin bizim için en çok korktuğu durum vehme kapılmamizdir. Yani dünyayı sevmek ölümden korkmak... ölümü sık sık hatırlamali, ölüm var diye üzülmek değil de, ölüm şu an gelse hazır mıyım diye düşünerek yaşamak gerek. ..
mümkün olmayandır. düşünsenize, hayalinizdeki üniversiteyi/bölümü kazandınız, mezun oldunuz, iyi bir işe girdiniz ve

hayalinizdeki mesleği yapıyorsunuz. sonra çok sevdiğiniz, aşık olduğunuz insan ile evlendiniz, çocuklarınız oldu. maddi

ve manevi yönden iyi bir hayatınız var. ee sonra. sonra ne olacak? bu böyle mi gidecek? daha bunun ölmesi var aga.

nasıl öleceksin? nerede? ne zaman? hangi şekilde? bunları bilmiyorsun tek bildiğin bir gün her şeyi geride bırakıp ölecek

olduğun. insan nasıl mutlu olabilir ki güzel bir hayatı sevdiği insanlarla birlikte bir gün geride bırakıp gideceğini

hatırladıkça?
birçok zaman yaptığımız eylemdir. Eğer ölüm her an düşünülseydi hayat çok anlamsız gelirdi be sözlük.
hayatın tadını çıkarmaktır.