bugün

arnavut yazar ismail kadare'nin romanı. anti militarizm gibi boşbeleş bir kavrama göz kırpmasını saymazsak fena olmayan bir romandır.

yıllar sonra gelen ek; anti-militarizm boş bir kavramdır şöyle ki savaşın can yaktığını zaten herkes bilir, fakat savaş zaten söylenecek söz kalmayınca meydana gelen bir vukudur. yani hayatın bir gerçeğidir. o yüzden anti militarizm zevzeklikten başka bir şey değildir, anti-ölüm, anti-ayrılık gibi bir şey yani.
ismail kadare'nin bir romanının ismi olmanın yanısıra, dünya askerlik tarihine kendisini savunmaktan aciz ve savaşmadan teslim olmuş bir ordunun başındaki tombalak general olarak geçecek kişidir.
italyan orduları ikinci Dünya Savaşı’nda Arnavutluk’u işgal eder. Arnavut halkının büyük kahramanlığı ve direnciyle karşılaşan faşist ordular geri çekilmek zorunda kalır. işgal bittiğinde işgalci ordularından geriye sadece kemik kalmıştır. Devlet “ölü ordu”yu toplaması için Arnavutluk’a bir general ve bir rahip gönderir. Görev, Arnavut topraklarında kalmış ölü ordunun kemiklerini toplamaktır.
Savaşın ve insanın tüm detaylarıyla ve tarafsız bir biçimde anlatıldığı Ölü Ordunun Generali, yaşayan en büyük Arnavut yazar olarak görülen ismail Kadare’ye uluslararası başarı getiren roman olarak görülüyor.