bugün

bir anda vücudu saran bir durumdur.genelde insanlara duyulur bu hissiyat.el titremesi belirtilerindendir.eğer mani olamassanız bacakta titremeye başlar ve sigaranız bitmişse bu öfkeyi geçirmenin tek yolu duvarları yumruklamaktır.acı öfkeyi dindirir çünkü.
erkin koray ın süper bir parçasıdır.

bir tutam öfke takilir kalir içimde
kurtulamam, atamam bu öfkeyi içimden
binlerce hile,binlerce hurda varken
bunlari unutamam namert cirit atarken

seninle bir olalim,
kurtulalim atalim,
bu bitmeyen öfkeden
gel kurtar beni!..

bir tutam öfke sarar damarlarimi,
öfke tastan kati, yoksa keskin satir mi
sanki bir gün gelir, öfke bir kabus gibi
öyle bir yerlesir, içimden gitmez gibi
jonathan kellerman'ın artemis yayınlarından çıkan son kitabının adı.kitap kapağında yazan övgülerden etkilenip aldığım ve bitirdiğim hiç de inandırıcı olmayan sıradan bir polisiye-gerilim romanı.
kontrol edilmesi guc bir duygu.
birliktye kalkılınca genelde otururken yanında zarar bulundurduguna inanılan sinirlilik hali
anti öfke ilacı = la havle vela guvvete....
erkin koray imzalı son derece agresif bir şarkı.erkin babanın tok sesi ve o mükemmel solo.Türk rock için gurur verici bir parça.
Mara'nın ilk albümü her şey yolunda anne'nin 3. şarkısı.

Birde
Yalnız başıma kalsam da
Sen yanımdasın
Bir gölge, bir çılgınlık belki
iyi ki varsın sen
Bekliyor bir aşk, bir yalnızlık belki
iyi ki varsın sen
Sensin son sözüm
Sensin gerçek yüzüm
Gerçekleri gördüğüm
kanın beyne sıçraması, şekerin yükselmesi şekillerinde ortaya çıkan ve insana yanlış kararlar aldıran hissiyat.
temaşa sanatını renklendiren atraksiyonlara neden olan duygu durum hali...
bir çeşit gaz.. alınması gerekir.. ve yöntemleri vardır bu alınışın..

erkek te yıkım ve salaklık hissi ile sonuçlanabilir..

kadın ı zaten biliyorsunuz..
en iyi ilacı geçirtirme olan dayanma gücü.
Öfke, sinirlenmenin ileri seviyesidir. Kimse kendini öfkesine kaptırmamalıdır. Öfke çocuklar tarafından, anne ve babalarına yaptırım uygulamak adına da kullanılır. Görülen başlıca öfkelenme şekli, zangır zangır titreme, kalbin hızla çarpması, sağı solu yakıp yıkma isteği, şiddet kullanma isteği, gözün dönmesi, ağızdan çıkan kelimelerin kontrol edilememesi. Bir sonraki adım intikam hissidir. Sizi öfkelendiren kişi ya da olayın hakkından gelmek istersiniz. Hayatımıza olumlu katkısı bulunan bir duygu değildir. O yüzden mümkün olduğunca kendimizi öfkeden uzak tutmamız lehimizedir. Keskin sirke küpüne zarar. Her öfkelendiğimiz an, kendimize ve bedenimize zarar verdiğimizi, böylelikle hastalıklara daha açık hale geldiğimizi unutmayalım.
yeldeğirmeni sanrı sı..
hiçbirşey yapamayacağınız zatlara karşı duyulduğunda insanın içini kemiren duygu.
güvenin yitirildiği, ilişki diye bilinenin gerçeği yansıtmadığının öğrenildiği an geçerli olan ilk duygu. her şeyi yıkıp dökme, duvarları yumruklama isteği yaratan.
beraberinde bir kayıp getiren duygu.
mızraktan etkilidir...
bazen anlık değil de, hayata genel olarak da yayılabilir. bu durumda hayatınızı yönlendirmesi mümkündür.
bir erkeğe en çok yakışan şeylerdendir. lakin fazlası zararlıdır. Bir de öfkenin kime duyulduğu da önemli.
taş, taşlıktaki..
bir hitabet sanatıdır. *
not: ben demedim.
michael tobias'ın versus yayınları'ndan kasım 2006'da çıkan kitabı.

kitapla ilgili karakutu.com'da yer alan zihin açıcı tanıtım yazısını 'dostum link ölü'* vaziyetine düşmemek için copy-paste'lemeyi borç biliyorum:

Geleneksel toplumların insan ve doğa arasında kurmayı başardığı uyum, aydınlanma sonrasında insanın egemen olduğu ve diğer bütün canlıların onun için varolduğu inancıyla bütünleşen büyük ve karmaşık bir hiyerarşi zinciri yarattı. Geleneksel toplum üyeleri doğaya müdahaleyi en aza indirgeyip, bütün canlı türleri ile akraba olduğu varsayımdan yola çıkarak, hem kendini hem de doğanın bütün görünüşlerini yüceltmeye uğraşıp, büyülü bir dünya yaratma telaşına girerken, modern insan, doğanın büyüsünü bozup, kendi dışındaki her şeyi işlevsel ve akılcı bir bakış açısının yarattığı korkunç bir ideoloji ile bütünleştirdi.

Bu ideolojinin merkezinde insan vardı ve o insan doğanın hakimi, kendi dışındaki tüm türlerin efendisi, yaratan ve yok eden kötü ruhlu bir tanrıydı. Aslında doğanın denetim altına alınması aynı zamanda insanın da denetim altına alınması anlamına geliyordu ki; bugünkü insan trajedisinin kökeninde de aynı ideolojinin izlerinin bulunduğunu görmek için fazla çaba harcamaya gerek yoktu. Bu nedenle çağdaş devrimci akımlar, siyasetçiler ve benzerleri önemsemese de, doğanın zincirlerinden kurtulması, insanın özgürleştirilmesi mücadelesinin de bir bileşeni olduğu artık kuşku götürmez bir gerçek olarak karşımızda durmaktaydı.

Modern insanın bu trajedisi, onu yozlaştıran, alçaltan, kimliksizleştirip, kendi doğasından kopmasına neden olan büyük bir yıkımında başlangıcıdır. Bu nedenle Modern insan alçaktır ama alçak doğduğu için değil, alçalmadan yaşama şansını yitirdiği için bu böyledir. O kadar yozlaşmıştır ki, doğanın karşısına çıplak elle çıkmaya cesaret edemediğini haykırmak yerine o, doğayı fethetme adına, silahlarıyla donanmış büyük ve haşin bir orduyu salar yağmur ormanlarına.

O kadar gaddardır ki, sadece bitip tükenmez açlığı bastırma sevdasına bütün bir sığır türünün tüm bireylerini bir ahıra kapatıp, birer idam mahkumu gibi, tümünü kılıçtan geçirme işini sadece bir zaman sorununa indirgeyebilir. Tüm hayvanların yumurtalarını çalan, bütün balık türlerini tüketen odur. Ağaçları kesen, kesecek ağaç bulamayınca plastiği üreten odur. Atmosferi zehirleyen, ozonu delen, utanmazca yeni felaketleri hazırlamak için, yeni buluşlar peşinden koşan odur. Binlerce fareyi, binlerce maymunu deneylerinde birer canavara çeviren onun kültürüdür. 'Vahşi' olduğu için köpekbalıklarını öldüren, timsahların derisinden ayakkabı yapmayı düşleyen onun uygarlığıdır.

Ondan başka hiçbir canlı, balinaların ya da fokların yağlarını depolamayı düşünmez. Onun dışında hiçbir tür hayvanları yararlı ve zararlı diye ayırmayı beceremez. Onun dışında hiçbir canlı, bir başkasını evcilleştirip, kendi hizmetinde kullanmayı planlayamaz. Onun uygarlığı dışında hiçbir şey, atmosferi kirletip, ardından hijyen dolu steril bir mekan tasarlayamaz. Modern çağ kibirli olmanın erdem, alçak gönüllüğün sefalet, egemenliğin kutsal kabul edildiği karanlık bir uygarlık yaratmıştır.

işte tüm bu nedenlerle akılcılık da iflas etmiştir. Çağdaş insani yıkımın önüne akılcı yöntemlerle çıkmanın olanaksızlığı ve hepsinden önemlisi insan olarak varolabilmek için, önce insanı kutsayan bu uygarlıkla hesaplaşılması zorunluluğu, öfkeden ve cesaretten yoğrulmuş yeni bir umut arayışını da beraberinde getirmektedir.

Öfke adıyla Versus Kitap'tan yayımlanan roman bu umut arayışının felsefesi üzerine kurulmuştur. Hayvan Hakları Mücadelesini; zavallı, acı çeken canlılara yardım edebilme mücadelesi kolaycılığından çıkaran, hayvanların özgürleşebilmesinin, insanın özgürleşme mücadelesi ile yan yana sürdürülmesi gerektiğini savunan yazar, kurbanın acısını anlayabilmek için kurban olmanın gerekmediğini, ya da başka bir deyişle acı çeken ezilen, bir tek canlının varolduğu koşulda insan dahil hiçbir canlı türünün asla özgür olamayacağını anlatmaya uğraşmaktadır.

Kitap, eğer özgürlük için umut var olmaya devam edecekse; çağımızda öfke duymanın ve cesaret göstermenin varoluşun neredeyse tek biçimi olarak kaldığını anımsatmaktadır. Aynı yayınevinden daha önce çıkan Suptopia romanındaki kahramanların modern toplumun karşısından neredeyse klişeleşmiş yalnızlıkları ve çaresizliklerine karşı, Öfke tek başına olsa dahi her bireyin sorumluluğu olduğunu, o sorumluluğun da insan olabilmek için elimizde kalan son şans olduğunu hissettirmektedir.

aylar sonra gelen alakasız eklenti:
http://www.birgun.net/bol...ber-59185.html#haber_basi
bir an evvel kusulması lazımdır. birikirse kötü sonuçlar doğurabilir.
tırnağını keserken etini acıtman, ne kadar umrundadır ki parmağının.. yani.
baştakilerden birinin deyişine göre; öfke bir konuşma sanatıdır. gerci ifade şekli tam olarak böyle olmasa bile aynı anlama cıkabilmektedir.