bugün

çocukken oynanan oyunlardır.

doktorculuk, evcilik.
(bkz: Körebe)
çocukken, sınıfça okulun bahçesinde daire şeklinde oturarak bir oyun oynardık. bir kişi dairenin dışında kalıp daireyi turlarken, o meşhur şarkıyı söylerdi:

"yağ satarım, bal satarım
ustam ölmüş ben satarım
ustamın kürkü sarıdır
satsam on beş liradır
zambak zumbak dön arkana iyi bak"

şarkının tam bu kısmında ayaktaki arkadaş, oturanlardan birinin arkasına elindeki mendili bırakır ve kaçmaya başlar; arkasında mendil olan da fark edip hemen kalkar ve yakalamaya çalışırdı onu.
o esnada da bir sözümüz vardı:

"eşek dayak yiyiyor
eşek dayak yiyiyor"*

kaçan arkadaş yakalanırsa tekrar ayakta oynar; yok yakalanmadan boş kalan yere oturursa, kovalayan arkadaş ayakta olmayı devralırdı.

yazarken bile içim kıpır kıpır oldu.
ne severdik bu oyunu.
tek düze bir oyundu ama o heyecan mükemmeldi. kalabalık, şarkı, yakalanma korkusu, mendil bende mi korkusu..

oyunlarımız güzeldi.
biz güzeldik.