bugün

MiSAFiRiN ÇOCUGU -
PARANTEZ +

-SEN SEVDiKLERiNE MAKYAJ YAPAR MISIN?
+YAPARIM
-PEKi BENi SEViYOR MUSUN
+TABi Ki SEViYORUM
-BANA NEDEN MAKYAJ YAPMIYORSUN?

SONUÇ: MAKYAJ YAPILIR KÜÇÜK HANIMA.
- dayı biz nerdeyiz?
+ nasıl nerdeyiz? evdeyiz işte.
- hayır nerdeyiz yani? dünya, güneş falan...
+ hee, uzaydayız ilaydacığım. niye ki?
- uzay nerde peki?
+ uzayın nerdesi mi var kızım! uzay işte, bildiğin boşluk...
- nasıl ama ya! nasıl boşluk, nere burası şimdi anlamadım!
+ kızım sonsuz işte! boşluk diyorum. her şey boşlukta duruyor öyle. bilim adamları açıklayamamış ben mi açıklayacağım sana!
- havada mı duruyoruz yani! hehe, çocuk mu kandırıyorsun dayı ya!
+ yok ilaydacığım. bak bu ne?
- ne ne?
+ şu avcumun ortasındaki boşluk! görebildin mi?
- ... ennne!!!
diyalogdan ziyade monolog ama olsun her gün giriyorum bu monologa.arabayla eve gelinmektedir sokak köşesi dönülür ve o tanıdık manzara ile karşılaşılır çocuklar sokak ortasında oyun oynamaktadır:
-çekilin lan yolun ortasından.
-naber
-sana ne
-çok tatlısın
-sana ne
tahminen 5 veya 6 yaşlarında olan küçük bir çocuk ile girdiğim diyalogdur,

ben: napıyon lan artiss gel buraya..
çocuk: ne diyon lan.
ben: tamam abi pardon özür dilerim hehe..
çocuk: ananı sikeyim..
ben : hıpppsss....hahahahahahahaha....
çocuk: aymcıyk senii....
ben: hahahahahaha...(nefes al) ..hahahahaha
+oo sen ne kadar büyümüşsün böyle.
-eşayköpk!!
+efendim?
-eşekaykök!
+hı?
-eş-şek, a-yı, kö-pek
+hö?
-eşayköpk. ***
otobüste orta yaşlı bir kadın, teyzesinin kucağında oturan 5 yaşında çocuğu sevmektedir.

k:kadın
t:teyze
v:velet

k:maşallah ne tatlı sizin mi
t:yok ablamın çocuğu da gezmeye çıktık, sizin var mı çocuğunuz
k:yoo ben de yok
v:niye olmuyo mu?
-büyüyünce ne olucaksın bakıyım sen?
-ben gelin olucam!
*
-niye ağlıyosun yavrucum sen?
-ben böyle ağlarım bazen...
-anlıyorum.
çocuk bütün gün sokakta oynamış, yemek saati gelip çatmıştır. annesi belli aralıklarla cama çıkıp:

- cocuğum gel artık, baban kızıyo, yemek yicez..! der.
çocuk elbette hiç istifini bozmaz "tamam anne" deyip oyununu sürdürür...

annenin sabrı taşar, zıvanadan çıkmış bir şekilde 8 yaşındaki oğluna çığrınmaya başlar..

- gel artık buraya, gel dedim sana, sen görürsün, bi da sokak mokak yok sana..!

çocuk ve tayfası donmuş ve korkmuş bir şekilde anneyi izlemektedir. esas oğlan arkadaşlarının yanında bu şekilde azarlandığı için barut fıçısı olmuştur. camın parmaklıklarına tutunur ve cama doğru haykırır...

- anneeee..! bana bunu yapmayacaktın...yapmıcaktın..! yanlış yapıyosun anne..! ve tüm sokak sakinlerinin şaşkın bakışları altında, hınçla pencereden içeri tükürür...

bu davranışının akabinde, omuz üstünden bir "kenan imirzalıoğlu" bakışı fırlatan çocuk, ağır adımlarla eve doğru yol alır.
4 yaşındaki tuğçe ile film izlemekteyiz, sorular birbiri ardına gelmekte derken filmden kopmama sebep olan diyalog gelir...
t:o abiyi neden dövüyolaar?
g:kızmışlar ona.
t:nedeen?
g:bilmiyorum tuğçe.
t:sorsana?
bahcede bisiklete binen 5-6 yaslarındaki alp gorulur
-alp naber bakim
-iyilik ya trafik falan işte gerginim
-..
y.a. 5 yaşında. kod adı nunus. o kendine öyle diyor. ya da ancak diyebiliyor.

-baba çakı bıçak demek diyy mii?
-evet oğlum.
-baba ne kaday zekiyim diyy mi?
-keşke biraz da mütevazi olsaydın oğlum.
-ben daha küçüküm onu da büüünce olurum.
-$%&..?!
4,5 yaşında ve belgesel seyretmeye bayılan bi çocuk,
baba çocuk nasıl oluyo?
-babadaki bir hücre annedeki bir hücreyle birleşip büyüyo
sonra çocuk oluyo, aynı saksıya ekiğin tohum gibi yeterince büyünce dışarı çıkıyo
o kadrını biliyorum annenin karnında çocuk için bi yer var
-neyi soruyosun peki
çocuk oraya nasıl giriyo onu soruyorum
-...!!???
-ahmet beyazla siyahi karıstırırsak hangi rengi elde ederiz.
+turuncuyu bilemicek ne var
-afferin len sana nerde öğrendin bunu
+okulda öğretmenim öğretti...
hikayedeki kahramanımız 10 yaşındadır. diyalogun diğer elemanı da kanyedir. can sıkıntısından çocuklarla basket oynanmaktadır.
kanye: abim sen koşup top elinde olan adama basacaksın.
çocuk: ama vermiyo ki!..
kanye: nasıl lan? *
diyalog köylü bir çocukla geçmektedir.
-sizin bok arabanız var mı?
-ne arabası?
babasının vidanjörünü göstererek...
-bok arabasııııı!
alen ve ilayda 7 ve 8 yaşlarındaki kuzenlerdir.
ilayda:bizi kim yarattı bovary?
alen:yuuh bilmiyomusun!! atatürk tabiki de!
bovary:*
fenerbahçeli bir yakınımız henüz ilkokula giden ve fanatik galatasaraylı olan yegenimi fenerli yapmak için muhabbete girer:

-şşş bak emre de galatasaraylıydı, fenerli oldu. sana onun formasını alıyım mı?
- al.
+ bak alırım ama fenerli olacaksın.
- yok fenerli olmam. ben zaten onun 10 yıl önceki formasını istiyorum.

hayretler içinde kaldım. şerrrefsizim benim aklıma gelmezdi böyle bir cevap.
kaç yaşında olduğu bilinmeyen bir kız çocuğuyla girilen diyalog:
-büyüyünce ne olcaksın?
+avukat, öğretmen, doktor, mühendis olcam.
-en çok hangisini istiyosun peki?
+ya bilmiyorum ama en çok avukat, öğretmen, doktor, mühendis olmak istiyorum.
bekar bir arkadaşımla oğlumun girdiği diyologtur:
- yağız benim çocuğum olsun mu?
- evlenmek için bahane arıyorsun sen de.
toysrus önünde yaşanan diyalog;

+oğlum daha yeni oyuncak aldım sana, paramız yok hem.
-almazsan yemin ederim altıma işerim.
+babana söylerim ama bak!
-bak işerim dedim!
ergen kuzen merve, diğer 4 yaşındaki küçük kuzenimizle* geçen yaz tanışmış, selim ilk başta merve'ye alışamasada, en sonunda merve küçük kuzen'in gönlünü alıp, eğlendirmeyi başarmıştır. ama o zamana kadarda selim'in ünlü tükürüklerinden nasibini bolca almıştır. bu yaz tekrar karşılaştıklarında aralarında geçen diyalog ise(aslında monolog) şöyledir:

merve: selim, ben merve ablan, hani geçen sene beraber oynamıştık, tanıdın mı beni canım?
selim: pühhh (kızın yüzüne tükürür)
merve: (sıkıntılı bi yüz ifadesiyle) evet,tanımış...
kısa bir süre önce yaşanmış olaydır.fransız kaldım, arkadaşı, arkadaşının annesi ve arkadaşının kardeşi yolda yürümektedir.
olayın baş kahramanı olan küçük velet ise 4-5 yaşlarında yusuf emre adında bir afacandır.
yusuf emre koşarak bir oyuncakçının önünde durur ve oyuncaklara bakmaktadır.
annesi bu durumu görür ve "yusuf emreee biz seninle evde ne konuşmuştuk" der.
derken yusuf emreden bomba bir cevap gelir: "hayır anneeee! belki birgün paramız olursa diyeeee..."
(bkz: acıtasyonun böylesi sayın seyirciler)
velet' in biri yere düşer. ve bu durumu gören fransiz kaldim kahkalarla gülerek;
fransiz kaldim: komik çocuksun yaa
velet:(kızgın bir şekilde bir yandan da yerden kalkmaya çalışarak) Sensin o komik!
fransiz kaldim: iyi de ben kötü bir şey demedim ki?
velet: bende kötü bir şey demedim.
fransiz kaldim dumur olarak olay yerinden hızla uzaklaşır.