bugün

yüzyıllardır süregelen değişmeyen bir zihin kapalılığı hadisesi. kadın erkek eşittir deyip onlara bunun tersini göstermek bir aşıdır: eşitsizlik aşısı
kız çocuklara erkeklere hizmet etmesi öğretilirken, erkek çocuklara da emretmesi gerektiği öğretilir. ailecek yemek yerken kız çocuğuna kalk abine su getir demek buna bir örnek.
en tipik örneği sünnet düğünü olan aşılama çeşididir. erkeğin çocuğun cinsel organının kesilmesi sonucu düzenlenen seremoninin kadın cinsi için bir karşılığı yoktur. penisin kutsanması olan bu aptal etkinlik, başka hiçbir toplumda icra edilmez ve 'sünnet' kavramının ait olduğu islam dini ile de hiçbir alakası yoktur. erkek çocuklarının çıplak fotoğraflarının çekilip elaleme gösterilmesindeki arsızlık ve görgüsüzlük ise bir başka başlığın konusudur.
Hayırlı eşitsizlikler arkadaşlar...

Daha doğar doğmaz bir renk biçiyoruz gözyaşları, ağlamaları ve refleksleri bir olan çocuklara daha doğar doğmaz gösteriyoruz hoşnutsuzluğumuzu-mutluluğumuzu
Kundakta farklılaşıyor çocuklar birisi pembeye birisi maviye beleniyor, patiğinden üzerine örtülen yazmaya kadar. Gidiliyor arkasından cinsiyetine tenasüp kimlik çıkartılıyor. Birisiyle övünülüyor diğeriyle sövülüyor. Toprağa gömülmüyor da havaya gömülüyor.

Daha hiçbir şeyi anlamadan sadece yargılarla, çevresinin dediğiyle geliyor çocuk anlama-sorgulama yaşına. Kızlar almıyor çocukları arasına ve erkekler küçümsüyor kız oyunlarını. Bir organdan başlıyor farklılık. Arası günden güne açılıyor.

Birisinin küfrüne alkış tutan zihniyet diğerini ayıplıyor,
birisinin rahatlığına aldanan ebeveyn diğerine ahlak dersi veriyor,
daha cinsiyeti bilmeden "tükür oğlum babana" diyor annesi kendinden de soğutuyor.

Öyle velhasıl, çocukken aşılanıyor içerde büyüyor. Bir erkeği yine bir kadın yetiştiriyor her çağda küçük görülen. Madem bu kadar küçük neden eline meşakkatli bir iş veriliyor "eğitim" gibi.

Saygı diyor, eşitlik diyorlar, saygı çift taraflı olmadıktan sonra itaat oluyor bunu sanki bilmiyorlar

Ki zaten kadının hakir görülüp elinin çektirildiği, gücü yetmez denip ötekileştirildiği meslekleri yapan kadınlar gösteriyor yapılabilirliği, kimisi de çekiliyor kabuğuna beyim ne derse odur, o benim yerime de düşünür diyor düşünme vekâletini kendi eliyle teslim ediyor. Bir kadın çok az meslekte çalışamaz bu da gerçek anlamda güç gerektiren mesleklerdir ama bunun dışındaki işlerde çalışıp erkeğin elinden iş alırsa -evde oturmakla kendini soyutlayıp eşini tüketmezse- onun enerjisini tasarrufa çevirirse erkek de bu kalan enerjiyi çocuğuna, evrene, dünyaya yollar. Ne bir sıkıntı kalır ne bir dert.

Not: Alfred Adler'in birkaç görüşünü tarafımca beğenildiği için kullanılmıştır.

Son olarak şöyle bir dini vecize ile bitirmek istiyorum;
Kadın erkeğin kaburgasından yaratıldı,
Ayaklarından yaratılmadı,
"Ezilmesin" diye.
Başından yaratılmadı,
"Üstün olmasın" diye.
Ama göğsünden yaratıldı,
"Eşit olsun" diye.
Kolun biraz altından yaratıldı,
"Korunsun" diye.
Kalp hizâsında yaratıldı,
"Sevilsin" diye
yetiştirilme biçimlerindeki farklılıktan kaynaklanır. ülkemizde çok yoğundur. kızım kapa eteğini oğlum aç çıkar pantalonunu gez. diye dolaşan bir toplumun yetiştirilme biçiminden ne beklenebilir ki. oysa zeminden yetiştirilme biçimi değiştirilmelidir. kızlara ev kölelği. erkeklere öğretilmiş çaresizlik unsuru vahşetler aşılanmamalı. eşitce görev paylaşımı ve bireysellik. insani değerler aşılanmalıdır. eşitlik aşılanmalıdır.
oyuncakların önemli bir araç olarak kullanıldığı bir sorundur. kız çocuklarına bebek, mutfak seti, çay seti gibi kadınları evle ilgili ve 'anne'/'eş' gibi rollerle ilgili keskin kalıplarla tanımlayan oyuncaklar alınmaktadır. erkek çocularına ise araba, kamyon, silah, su tabancası gibi evdışı yaşamı ve şiddeti vurgulayan oyuncaklar alınmaktadır. çocuklarda, kadının daha evcimen rollerde, erkeğin ise kamusal alanda var olacağı fikri küçük yaşlarda vurgulanmaktadır. bu eşitsizlik ve eşitsizliğin aşılanmasında sünnet ve adetin algısı da iyi bir örnek oluşturmaktadır. sünnetle erkek çocuğunun 'erkekliğe' olan ilk adımı çılgınlar gibi kutlanırken, bir kız çocuğunun ilk genç kadınlıpına ilişkin bir deneyimi olan ilk adet ise gizlice, kapalı kapılar ardında konuşulmaktadır.