bugün

(bkz: seref sizsiniz). . .. .
1-apartmanda kapıcımızın oğluyla yaşıttım, iyi arkadaştım. babası anahtarı verdi bir şey getirin demişti sanırım, gittik evlerinin kapısına çocuk anahtarı çevirmeye çalışıyor ama tık yok. ben aldım şöyle bir çevireyim derken artık nasıl bir hayvanlık yaptıysam anahtar kırıldı, ucu kilidin içinde kaldı. o an hassiktir çekmiştim ama sağolsun anneciğim eve çağırmıştı da o ortamdan kaçmıştım. kapıcı abimiz kapısının içindeki anahtarı çıkartmaya çalışıyordu, sonra noldu bilmiyorum ne ben sordum ne o söyledi.

2-olayın mağduru yine kapıcı abimiz. salak bir kızı vardı, benden büyüktü ama zeka olarak gerçekten aptaldı, çoluk çocuğu toplar altın günü benzeri aptal-saptal, şimdi düşündüğümde tiksinmeme neden olacak şeyi yapardı iğrenç kız. neyse efendim yine bunların evinde 8-9 çocuk toplanmış atari falan oynuyoruz. sürahiden su koyayım dedim suyu yanlışlıkla dışarı döktüm, sürahinin yanında da ev telefonu vardı. su telefonun içine kaçtı. sonra kapıcı abimiz geldi, telefonun su içinde kaldığını görünce kızına kim yaptı bunu? diye sordu, kız baba bilmiyorum kiii.. dedi kapıcı abimizin gözü döndü kızına bir tokat attı ki hala o an aklımdadır. bari bizi sikmese diye demiştim o an. şimdi düşünüyorum da o kızın bana yaptığı şerefsizliklerin karşılığıydı o tokat, iyi ki o suyu dökmüşüm yani. sayemde dayak yedi.
oyuncaklarını paylaşmak zorunda kaldığın bir de bu yetmiyormuş gibi mızıkçılık yapan* komşu misafir çocuğunu bazanın altına koyup üstüne oturmak . çığlıklarını bastırsın diye de çizgi filmin sesini açmak . o çocuk şimdi klostrofobidir.
Tanım: taksi diye bağırıp saklanmak.

yoldan geçen taksilere perde arkasından

- takssiii

diye bağırırduan taksiye bakıp pis pis gülerdim. taksici bi sağa bir sola bakar giderdi. eskişeirde olduğum zamanda taksi zillerine basıp kaçardım.
Her sarsıntıda burnu kanayan komşu oğlunun zırt pırt kafasına vurmak.
GS- FB maçının GS ın galibiyeti sonucunda 188 cenaze hizmetlerini arayıp biz fenere gömdük siz uğraşmayın demek.
bizim apartmanın sahibi cimri varyemez bi adam ve karısı vardı tam bizim dairenin üstünde oturuyorlardı haliyle bende çocukluk hali evde top oynuyor annemden dayağı yiyordum bi defasında annem evde yoktu yine başladım tabi evde hakan şükürler rıdvan dilmenler elvir baliçler bağırıp çağırmaya kadın aşağı kata gelmiş beni şikayet etmek için anneme o gün kötü bir dayak yemiştim sonra intikam almaya karar verdim tabii bir gün kadın odunluğa girdiğinde arkasından girip mantar tabancasını ateşlemiştim kadın korkudan bayılmıştı odunlukta ne şerefsizmişim lan.
birinci kattaki evimizden aşağıda çalışan ustalara yumurta atmıştım buda diğer şerefsizliğim.
ayrıca üst katta oturan taş gibi tuba ablanın beni okula götürmesi için sabahın sekizinde zillerine dayanmıştım.
aga ben hırsız idim.

buselerden bi adet silgi, okul kitaplığından da bir adet kitap yürütmüştüm.o zaman kamera felan yok tabi.
bi tane çocuk vardı, akşama kadar beraber oynardık, sonra onu dövüp eve yollardım. her gün böyleydi bu. ama en unutamadığım ve en şerefsizce davranışım çocuğun kafasına limon sıkmamdı.
8. sınıf civarları; hormonlarında yeni yeni kıpırdama yaşayan sivilcesiz bir ergen olarak henüz porno film sektörüyle tanışmamışken, alt kat komşumuzun lise son sınıfta okuyan oğlu sayesinde bu güzide sektörle tanışıyorum. aklım başımdan gidiyor tabi, o zamanlar internet yok biz de, her fantazi hayal gücümüzle sınırlı. ilk tanışmada müthiş bir heyecan, saygı değer ve tamamen iyi niyetli abimiz beni ilk aşkımla baş başa bırakıyor, münasebetimiz sadece 5 dk sürüyor. sonraları alışmış kudurmuştan beterdir misali ben günde üç posta alt komşudayım. tabii kıdemli ergen abimiz bu durumdan rahatsız olmaya beni aşkımdan uzak tutmaya başlıyor. sivilcesiz ergen sinirli, sivilcesiz ergen hırslı, sivilcesiz ergen intikam ateşiyle yanıp tutuşuyor. doğruca küçük masum çocuk edasıyla annesine koşuyor ve alt katta ki çok sevdiği abisinin kendisine zorla porno izlettirdiğini söylüyor. oğlu büyüme çağında olan anne çocuğumun çocuğu olmayacak korkusuyla alt kata iniyor ve kıdemli ergenin annesine her şeyi anlatıyor. kıdemli ergen dayağı yiyor tabii babasından. şimdi geriye dönüp baktığımda vicdan azabı duyuyor muyum tabii ki hayır, iyi oldu şerefsize ilk aşkımla arama girdi, hee ilk aşkım kim mi ? Julia Ann
ranzanın üstünde yatan biri olarak yatağımın üstünden geçen soba borusunda gizli gizli sucuk kızartmak.
halıdaki böceğin etrafına kolanya döküp ateşe vermek.ardından böcek yanarken etrafında kabile dansı yapmak. derken nerdeyse evi yakmak. üzerine anneden sağlam bir dayak yemek. işte bu benim.
ben çocukken abim boyacının yanında çırak olarak çalışıyordu. abim haftalığını aldığı zaman yarısını çalardım ve direk internete gta vice oynamaya giderdim.

not : pişman değilim diyemeyeceğim.
evlerin zillerine basıp kaçmak. nasıl da mutlu olurdum.
9-10 ya$larindayken kalmaya gelen tum arkada$larima, kuzenlerime onlar icin annemden gizli sakli odamda sakladigim misafir di$ fircasini verirdim. "Al bunu senin icin sakliyorum, bize geldiginde kullanman icin." Derdim. Her gelene ayni di$ fircasini verirdim. Kimbilir kac ki$i kullandi o fircayi.
balkondan mandalina ve karpuz kabuğu fırlatarak
insanların özellikle kafalarını hedef almak.
Annemin zorla misafirlige goturdugu donemlerde tuvaletlerin icine sabun, $ampuan doker sifonu cekerdim.

Arkada$ima doktorculuk oynama bahanesiyle ilac icirip hastanelik ettim bigun. Kiz yolda fenala$mi$ annesine dayak yicek diye de soyleyememi$ ilac ictigini. Neyseki hastaneye gitmi$lerde $uanda sapasaglam.

Annemin cama$ir makinesinin ustune koymak icin aldigi sus sabununu zorla arkada$ima yedirmi$tim $eker bu, yemezsen seni doverim diye de tehdit etmi$tim. Zavallim neler cekmi$ benden. $imdi du$ununce acidim.
bunlardan biri koca otobüsü çişim var deyip durdurmak, tuvalete gidince de işeyememektir.
özet geçin piçler.
mahalle arasından yoldan geçen arabalara taş atmaktır.

çocukluğumun büyük bir dönemi bunu yaptım. neden yaptın desen, cevabım yok, çocukluk desen değil, tam kımıl zararlılığı, ulan o taş cama gelse, şöför şaşalasa kaza olsa ne yapacaksın angut. neyse ki duyarlı bir abi, üşenmeyip arabasını durdurup bizi yakaladı, bir dövdü ki anlatamam, öyle böyle değil, seyreder alkışlarsın, o derece bir dayak. işte o dayak, dayağın cennetten çıkma olduğunu anlamamı sağladı.
klasiktir ama şerefsizliklerin de kralıdır;

(bkz: abinin sigara içtiğini anneye söylemek) *
çocuk aklıyla küçük yaşlarda yapılan, ama şimdiki akıl o zaman olsa kesinlikle yapılmayacak şerefsizliklerdir. yavru bir kedim vardı, çokta severdim minik yavruyu pek sevimliydi. şimdi kendisine çektirdiklerim aklıma geldikçe hala üzülürüm ve ne malmışım derim:

bu kedicik pek bir sırnaşıktı, bana da çok alışmıştı. odanın ortasında otururken yanıma falan gelirdi ders çalışırken, rahat vermezdi. ben de bunu bir keresinde sivri zekamla elbise dolabının gözüne kitlemiştim dersim bitene dek. tabi kedilerin de oksijen ihtiyacı olduğu gerçeği karşısında hayvancağız kimbilir kaç saat o karanlık, küçücük gözde işkence çekmişti benim yüzümden. bir keresinde de yine olayın kahramanı ben ve minik kediciğim bahçedeyiz. hayvancağızı alıp alıp havaya fırlatmıştım, kediler dört ayak üzerine düşer tezini kanıtlamak istercesine. neden minik şeye bunları yaptım hiçbir fikrim yok. karıncalara yaptığım şerefsizlikler konusu da var ama daha fazla anlatıp kendimden iğrenmek istemiyorum. bu kadar yeter bence. şimdi bunları düşündüm yine üzüldüm gece gece ama çocuktuk işte. zaman geriye dönse hiçbirini yapmazdım bugünkü aklımla. bu kadar günah çıkardım yeter bence.
yeni doğan kardeşin "acaba nefessiz ne kadar kalıyordur" düşüncesiyle yüzüne yastık bastırmak,
çok geç olmadan annenin farketmesi.