bugün

çocukken yapılan şerefsizliklerdir. * *

efendim o masumiyet falan hepsi yalaaan. bütün çocuklar işlerine geldimi alemin en şerefsiz yaratıkları olabiliyor. kendi çocukluğumdan biliyorum.
anlatayımda tam olsun. *

şimdi efendim 8 yaşında sünnet oldum. tabi altınlar zincirler paralar zart zurt bir ton şey takıldı. tabi onların hepsi kuş oldu gitti sadece altın zincirim ve iki tane çeyrek altınım geride kaldı ancak onları takmam yasak.

sünnetten 7 8 ay sonra işte. böyle ben çok acayip bir çocuktum. bakkalda hesabım vardı. borç baya birikmiş o arada evdekiler zırnık vermiyor.
bir memur gibi bakkalın önünden geçecek yüzüm kalmamış kara kara düşünüyorum.
birden aklıma bu altınlar geldi.

gittim eve altın zinciri aldım o arada annem yakaladı beni.

+ne yapıyorsun?
-hiç anne zincirimi takayım dedim.
+bırak onu takamazsın..
-neden ya benim değil mi?
+bırak kaybedersin *
-yaa ühüüü benim işte bırak takayım kaybetmem valla billa *
+kaybedersen yiyeceğin dayağı düşün
-tamam.

der ve evden cıkılır.

tabi anneye yakalanmasak çok kolay altın zincir bozdurulup bakkalın hesabı ödenip bu işten sıyrılabilirdi ancak anne gördü altını alırken. lan ben bok yesem diye kara kara düsünüyorum. borç olayını da sevmem ölsem o gün borcu vermem lazım.

aklıma çıkar bir yol gelmişti tabi. *

gittim zinciri bozdurdum. kac paraya bozdurdum hatırlamıyorum ama kesin kazık yemişimdir. neyse gittim bakkala olan borcumu verdim sonra atari salonuna gittim oyun oynadım falan.

derken çıktım ateri salonundan arkadaşların yanına gittim.

-olm beni dövün lan
+ne diyon deli manyadın galiba
-olm valla iki üc tane saglam vurun bir şey yapmayacagım valla billa.
+neden ama?
-nedeni yok lan sikicem hadi biraz dövün beni.

arkadaslar birazın bokunu çıkartıp komaya soktular beni. *
suratım kızarmış dizlerim kanamış adeta savaştan çıkmışım.
eve gitmeden önce üstümü başımı iyice dağıttım.

gittim eve.

annem gördü tabi baya korktu.

+noldu lan?
-anne adamın biri beni dövdü zinciri aldı. *
+kim lan o nerede oldu bu?
-aşagıda tarlada
+yalan söyleme lan sen kendin yaptın di mi?
-yok anne valla billa adam dövdü beni zinciri aldı böğüüüüü

annem tabi inanmadı bana ve allah ne verdiyse girişti. o dayağı hayatım boyunca unutamam.
dövdükten sonra akşam baban gelsin birde ona anlat bu adam olayını bakalım.

ben tabi anne valla billa böğüüüüüüüüü adam dövdü böğüüüüüüüüüü şeklinde acitasyon yapıyorum ama yok annem dinlemiyor.

akşam babam geldi annem babama anlattı.
babam allah'tan anlayışlı biri genç adamın halinden anlıyor. *

+oğlum bir şey oldumu sana
-yok baba ne olacak
+siktir et hanım bak bir şey olmamış zaten
-(iç ses: aslan babam) *

anne affet beni ama borcumu ödemek zorundaydım. *
anneden yenilen okkalı bir dayak ve sonrasında alınamayan hırsın etkisiyle salonun ortasındaki halıyı sidiğe boğmak.. yaptım, yine olsun yine yaparım!
abilerden elde edilen porno dergilerin reklam sayfalarındaki kadın azdırıcı olarak lanse edilen ispanyol sineğini sipariş edip, çocuk bakıcısı taş hatunun meyve suyuna gereğinden* fazla ekleyip gıda zehirlenmesine sebep olmak. hayır, zaten bacak kadar boyun var, hatun azsa bile seninle ne yapacaksa artık...
yerden bulunan kullanılmış kondomu birinci katın balkonundan bakan komşu çocuğuna vermek. bundan sonrası daha da kötü: çocuğun verdiğim cismi annesine göstermesi, kadının eve gelip beni anneme şikayet etmesi, annemin sen o verdiğin şeyin ne olduğunu biliyo musun diye soruşu ve benim tabi ki inkar edip "aney ben onu oyunçak sanıyodum" demem * * * * *
sinekleri sigara poşetiyle yakaladıktan sonra kanatlarını bazen de bacaklarını koparıp karıncalara vermek.

edit: napalım bize sinekler pis, karıncalar çalışkan diye öğrettiler.
karşı komşumuzun haşere çocuğunun yüzüne osurmuştum.

harbiden de ağir şerefsizlikti. bir daha da asla yanyana gelmedik zaten...

yıllardır görmedim ama eğer sözlükte yazar olduysa, buna benzer bir hatirayi kayıtlara girebilir...

"karşı komşumuzun erkek çocuğunun suratıma osurması" diye bir entry girebilir...

hak etmişti, çünkü sinsi işler yapip hep beni ortada bırakma çabasındaydı... şikayette edemedi, içinde biraktım i.nenin!
teravih'e gitmek.

durun lan durun eksilemeyin önce anlatayım okuyun sonra eksi verirsiniz. *

şimdi efendim kızları bilmiyorum onların teravih olayı baya gün gibi oluyormuş bir kaç arkadaşımla konuşmuştumda. baya sarmalar falan gidiyormuş.

bizim olayımız erkek bölümü.

evet efendim ne diyorduk. bu teravih'ler allah affetsin ama çocukluk işte yani.

şimdi efendim tabi biz giderdik arkadaşlarla ve pek uslu durmazdık.

en arka saf'ta konuşlanırdık. ilk 4 yahut 8 rekat normal kılardık. lakin bir süre sonra içimizdeki kurt rahat durmazdı ilk başlarda secdeye giden arkadaşımızın kafasına elimizle vururduk. o arkadaşımız bir rüku'ya eğildiğimizde pandik atardı ve olaylar gelişirdi.

evet tam anlamıyla olaylar gelişirdi.

arkadaşımız rüku için eğildiği anda poposuna saglam bir tekme ile öndeki cemmatin üzerine uçmasını sağlardık arkadaşımızı.
tabii millet namaz kıldığı için o an bize bir mudahale edemezdi.
aramızda muhakkak namaz'ı ciddi kılan arkadaşlarımız olurdu onun burnuna osuran arkadaşım gözümün önünden gitmez. adam resmen cami'nin içinde zarttt diye osurmuştu tabi daha sonra kendisi bir daha cami'nin önünden dahi geçemedi. imam baya resmini cami kapısına asmıştı ''aranıyor'' diye. *

neyse efendim. işte rüku'ya gidenlere tekme atardık cemaatin üstüne düşerdi falan. bazen bu cemaat içinde bir kişi namazını bozar arka saf'a gelir bizi döver ve yanına alırdı. işte işkence başlardı.

siz mecburen bütün teravih namazını kılardınız.
yakalanmayan ibne arkadaşlarınız ise arka saftan ''kikiki'' diye güler dikkatinizi dağıtırdı her rekat arasında cemaatten homurdanmalar yükselirdi ama katiyyen bir ''soğutma'' olmazdı. hoş görürlerdi o çocukları.

allah affetsin ama bunu yapmayan yoktur herhalde.
bayır aşşağı gönderilen varilin 2 arabayı haşat etmesi* ve babanızın bu durumdan pek memnun olmaması. *
(#5137898) numerolu entrymin ardından, aklıma geldi; olayı daha da açayım.

yanılmıyorsam 6. sınıftayız, edirne'ye okul gezisi düzenleniyor. ben de o zamanlar yunan halkına karşı garip hisler besliyorum. ailede yunan düşmanlığı görmüşüm, ama ben ilginç bir şekilde seviyorum kendilerini, vicdan azabı hissederdim, "ühühü sevmemelisin der meister ühühü" derdim, ama severdim, aslında zikimde de olmazdı hani. hocanın yanına gidiyorum otobüste, ısrar ediyorum gezinin ortasında "hocam yunanistan sınırına gidelim, ben yunanistan görcem!" diye. "lan olum manyak mısın?" tepkisiyle karşılaşsam da, sınırı görmemiz açısından götürülüyoruz oraya. "çocuklar bu sınır kapısı komşumuz yunanistan'ın, nüfusu 3 milyar yetiştirilen tahıl miktarı 55 groston" gibi bilgiler veriyor hoca; o sırada yunan askerleri tip tip bakıyor bize tabi. sarı bir çizgi var, sınır çizgisi. onu inceliyorum. eliyle hareket yapıyor, "geçme, uzak dur" cinsinden. bir ayağımı atıyorum, gülüyor, geri çekiyorum. bu sefer iki ayakla giriyorum, tepkisizleşiyor; daha da ileri gidiyorum. hoca çekiyor, oradan ayrılana kadar askere ibnelik olsun diye "yunanistan'a girdim lan godoş vursana hadi" mesajı vermeye çalışıyorum.

ama ilgilenmedi benimle, yüz vermedi ibne.
(bkz: eve gelen misafirlerin ayakkabısına işemek)
karınca öldürüyoduk .mına koyim. böyle bi şerefsizlik olamaz.
işlek caddede ki balkonun altında süslü püslü, sevgilisini bekleyen hatunun başına balkondan bir bardak su dökmek.

iğneli tüf tüf yapıp yazın arkadaşlarının bacaklarını kan içinde bırakmak.
annenin yaptığı onca temizliği aldırmaksızın burundan çıkarılan sümüğün topaç haline getirilip oraya buraya salınmasıdır. cips uzatan arkadaşın cipsine elin tamamını sokup %75ini almaktır. eve gelen misafir çocuğu annesi içeri gidince en ufak hareketinde dövmektir. hiç ummayan bir arkadaşa ansızın çelme takmaktır*. alt komşunun kızını ısırmaktır. ve daha niceleri.
apatman çocuğu olunan günlerde (ki ayakkabıların dış kapı önünde çıkarıldığı arkaik zamana tekabül ediyor), misafir gelmesi hasebiyle önü gayet kalabalık olan komşunun kapısının önündeki ayakkabılardan üçer beşer çift alıp, gıcık olunan komşu teyzenin kapısının önüne bırakmak. gözetleme deliğinden; misafirlerin kalkma zamanı gelip de ayakkabıların gıcık komşunun kapısının önünde bulunmasını, kadının zor duruma düşmesini izlemek ve alçak sesle başlayıp "yaaaauu şeker kardeşim, madem indiregandi yapıyosun içeri al bari" kabilinden yükselen sesleri dinlemek, zevkle sırıtmak. *

merak üzerine edit: zevkten dört köşe olunan bu olay neticesinde, ayakkabı değiş tokuş hadisesini artık alışkanlık haline getirmek. bir gün çaktırmadan izleyen annenin veledi basması, akabinde ağzına itinayla sçması. bu da böle bi anımdır.
112, 110, 155 gibi numaraları arayıp meşgul etmek, dalga geçmek. şerefsizliğin daniskası idi.