bugün

Büyü seni oğluma alacağım muhabbeti yapan teyzeler.
ateşli olmak ve ateşin etkisiyle rüyada görülen kabuslar. *
Bir esnaf amca vardı kunduracı. Çok tehlikeli, korkunç bir insan gelirdi bana. Ondan nefret ederdim. Görmek istemezdim. O da bu nefretimi bildiği için daha çok uğraşırdı benimle. Türk milleti işte naparsın.
Beni öpmeleri hoş hala nefret ediyorum istisna oldu ama bu aralar hatta öp bakalım dediğim biri var.
Okula giderken annem lahana gibi giydirirdi.

Bir kez de saçlarımı erkek gibi kestirmişlerdi. aradan yıllar geçmesine rağmen saçlarımı kesen kuaförü görünce yolumu değiştiririm.
''yemek ye'' ısrarları.
burnu sıkıştırılarak zorla ağzı açtırılan, ağzını nefes almak için açınca da ağzına yemek tepilip yemeği yutturmak için diline kaşıkla bastırılan bir çocuktum. anaokulu yıllığımda bile 'yemek düşmanı' yazar bu yüzden.

belki de bu yüzden 'romantik' kabul edilen ''sevgiliye yemek yedirme'' bana hep mide bulandırıcı gelmiştir.
Veli toplantıları.

Çünkü annem ve babam gitmezdi ve ben öğretmene bi bahane bulmak zorunda kalırdım.
okul.
güzel yazı dersleri. matematik. full sıkıntıydı. hiç bu kadar nefret edip de yapmak zorunda kaldığım başka bir şey hatırlamıyorum. bi de askerlik vardı. ondan da nefret ederdim. ama sayılı gün geçti. okulu hiç bi zaman sevmedim.
saçma, gereksiz ve bi halta yaramayan bir şey bence. alfabeyi ve 4 işlemi öğrenen herkes gerisini kendi halledebilir.
ben tabi bi şekilde üniversite'yi bitirdim. ama okul hayatı benim için başından itibaren işkenceydi.
Sihirli annem dizisindeki tuna karakteri cidden o adamdan hala nefret ederim.
her şeydir. evet çocuklugumdan nefret ediyorum.
Şey vardı ya sana ıstanbulu gösterim mi derdi amcalar evet ya da hayir dememize bakmadan kafayı 2 elinin arasina alır kaldırılardı. Bişey de diyemiyoduk aga hüzünlendim şimdi.
haraç vermek...
evet, haraç vermekten nefret ederdim.
çok küçük yaşta çalışmak zorunda kaldım şu hayatta.
bu iş hayatımın bir kısmında seyyar satıcılık yaptım.
örneğin simit sattım.
ben simit satıp evime katkıda bulunmaya çalışırken benim 2 mislim ebatındaki sözde delikanlılar gelip benden simit alıyor, parasını ödemiyorlardı.
ben de ses çıkaramıyordum.
çünkü kalabalık geliyorlardı.
3 kişi, 4 kişi, 5 kişi...
4-5 simit parasıyla evime çok şey alabilirdim.
gülüyorsunuz belki ama böyle.
birşey de yapamıyordum.
bazen geldiklerini uzaktan görüyor, simit tablamı alıp onlardan uzaklaşıyordum.
böyle işte...
Çocuk olmak ...
Dondurma yeme kızım hasta olursun,soguk içme kızım hasta olursun,tek gitme kızım kaybolursun deyip 20 yaşıma kadar beni 10 yaşımda gibi yetiştiren annemin bu huyları.
insanların sürekli sizi çocuk görmesi, yaptığınız herşeye kızılması ve sürekli babaya şikayet etmekle tehtid edilmektir.
Süveter, osuruk otu, sabah uyandığında yakılmamış sönük soba gibi şeylerdir.
Misafir çocukla oyuncak paylaşmak.
Bakkalın annemin tembihiyle bize bir şey vermemesi.
(bkz: anneyle güne gitmek)
Sokakta top oynarken teyzenin birinin bakkala yollamak istemesi.
altima isemek.
sen bizim oğlumuz olsana diyen abi/ablalar.
sabah fırına ekmek almaya gönderilmek.
Okula gitmektir. ilkokul ne amk.
Doğum günlerinde alınan aşağıdaki resimdeki gibi oyuncak arabalar.
görsel

Amk arabasını elimizle süremezdik altındaki çıkıntı yüzünden. Çok sinir bozucu bir şey. Üreteninin amına koym senin. Sökerdik onu öyle oynardık. Tü amk bak sinirlendim yine.