bugün

suskunlukla beslenen düşlerden de değildi oysa. sahi, gerçeklik ne zamandır bu denli çelişkili olmuştu? yakından bakınca anlaşılıyor ki gerçekliğe hapsolmuş çelişkili düşlerden biriydi bu yaşananlar:

konuşmayı sevmezdi yahut susmayı seviyordu. çelişkili düşlere açılan ilk kapı: sevmek ile sevmemek nasıl da aynı anlamda kesişebiliyordu bu yolda? bu bir düş, düşlerin en sessizi.

suskun bir gülümsemeyle girerdi insanların hayatından çıkarken rahatsızlık vermek istemiyordu, aşikar. bunca hayatı deşmiş biri nasıl hala koruyabiliyordu olağanca nezaketini? bu bir düş, düşlerin en naifi.

deştiği hayatlara güvenmek isterdi, fail-i meçhul aşkların kalıntısı bir şüpheyle. güvensizliği şüphe ile yenmeye çalışmak ateşi ateşle söndürmekten hangi noktada ayrılıyordu? bu bir düş, düşlerin en ahmağı.

nihayetinde söndüremediği bu ateşte yakar seni, sessizce gülümsemeye devam eder ve nazikçe kurtarır kendini. bilincini yitirmeden önce farkına vardığın son düşün sıfatıdır artık payına düşen.

sahi, düşler ne zamandır bu denli çelişkili olmuştu?
bir düş sokağı sakinleri şarkısı olma ihtimali yüksek. istese çok rahat olur.