bugün

şu an baya pahalı bi öğün olmakla birlikte sanıyorum yine en ucuz öğün seçeneğidir.
izmir sokak simiti, ezine peynir bir de çay nasıl güzel olurdu.
metin ali feyyaz ve messi xavi iniesta'dan sonraki favori triple'ımdır. ramazan sahurumu hep bunlarla yaparım. bazen yanında biraz da vişne suyu içiyorum ama her zaman değil. genellikle ayran iyi gider bu üç kardeşle. ben son günlerde buradan alıyorum kapıma bırakıyorlar. https://bit.ly/2WDwMun
görsel
Liseye başladığımız zaman arkadaşlarla simit, çay ve peynir yapardık. Şimdi bir araya geldikçe bu etkinliğimizi tekrarlarız.

Bazı şeylerin tadı anılarla daha bir anlamlı oluyor.
simit peynir ve çay kombinasyonu mevki, din, ırk, dil, renk dinlemez, akşamüstü keyfinin evrensel vazgeçilmezidir. izmirliler için yeri daha da bir ayrıdır.
Üstünden sıçan martilarin bozdugu üçlü.
Bugun yemedigim yemege ekstra 7 tl gitti. Pismanim.
yeni gelecek zamdan sonra bu üçlü değerini yitirecektir.
(bkz: susam fiyatının 4 liradan 10 liraya çıkması)
genellikle çalışan kesimin vazgeçilmez üçlüsü olarak bilinir. sabah işe giderken simit ve peynir ikilisi iş yerine gelince bir bardak çay ile tamamlanıp harika bir ziyafet elde edilir.
bekar adam, öğrenci, ofis insanı kahvaltısıdır. kral abilerdir.
yabancı gazetecilerden birinin "dünyanın en iyi fast food" u diye övdüğü üçlüdür*.
muhteşem üçlü.
sonsuz huzurdur suratta yerleşen küçük gülümsemedir çay simit peynir.
günün her saatine uyum göstermesiyle birlikte sabahları daha bir güzel olan üçlü.
bak canım çekti şimdi olsada yesek hemen simit arıyorum.
http://pratik-saglik.blog...i-kahvalt-kac-kalori.html
vazgeçilmez üçlüdür. pratik ve lezzetlidir.
en yenilesi kahvaltı türüdür.
en lüks restaurantlardaki hiç bişey yemeğe değişilmeyecek üçlü.
izel çelik ercan'dan sonra gelen en iyi üçlüdür. daha da onun gibisi gelmez.
gece gece bile acıktıran muhteşem üçlü.
yerim ben bunu.
an itibariyle aralarına dördüncü olarak katılmak istediğim grup.
çocukluk yıllarımdı... pınarbaşı parkı tüm ihtişamını korurken, parktaki çaybahçesinde yapılan kahvaltıları kelimeler anlatmaya yetmez... parkın başındaki tostu ismail amca, yanındaki simirçi ve turşu suyu satan ismini bile hatırlayamadığım amca.

sabahları simitçi, öğleleri tostçudan alınan sandviçler ile geçen çocukluğum.

daha şimitçinin yanına varma 10 metre varken gelirdi mis gibi kokusu. arkadaşlarla alırdık simitleri. bize poşete doldururdu düşürmeyelim yerlere diye. o bize poşetler verdiği gibi, biz çıkartır poşetten kolumuza takardık simitler düşürmeyelim diye. parkın içindeki çaybahçesinde oturur, sabah kahvaltımızı yapardık yaz sabahları piknik havasında. çaylar bize açık gelirdi, demli içersen zenci olursun diye de kandırırlardı bizi. keşke yaşasak o günleri de, yine kandırsalar bizi.
nerde ne yeme imkanın olursa olsun mutlaka özlenen tat.
Metin, ali, feyyaz üçlüsünden farkı yoktur.

dili ile damağını seviştirir insanın.