bugün

Çandarlı Halil paşa, Osmanlı planlarını okların ucuna sarıp bizansa okları fırlatara,. Bunun karşılığındada bizanslıların balıkların karnına altın doldurup, balıkları suya saldığı, Çandarlı halil paşanında bu balıkları yakalayarak karnındaki altınları aldığı gibi bir iddiayla ihanetten idam edildi.
tarihe bakıldığında çandarlı ailesinin hatırı sayılır ve maddi anlamda da güçlü bir aile olduğu görülmekte, ayrıca iddianın da anlatılış tarzıyla gerçekten çok masala yatkınlığı göze çarpmaktadır.
Osmanlı sarayında vezir ve sadrazam olmanın şartı, çandarlı halil paşanın katlinden sonra, devşirme olmaktı. Ancak gerek enderun gerekse yeniçeri ocağı. Çandarlı ailesine üye devlet adamlarınca kurulmasına karşın. Çandarlıların osmanlı devletinin üst kademelerinden tasviyesinden sonra, bu iki kuruma bir daha türk ve müslüman tebadan kimse giremedi.
çandarlı halil paşa'nın katlinin de bir iftiraya yönelik olarak de bu nedenle gerçekleştirilmiş olduğu düşünülebilir. * *
osmanlı tarihinde ilk kez bir sadrazamın idam edilmesidir.

idam cezası bizans'tan rüşvet alma gibi bir nedene dayandırılırsa da, altta yatan asıl nedenin iktidar mücadeleleri * olduğu düşüncesi de yaygındır. çünkü paşa, soylu bir türkmen ailesine mensup, zengin bir adamdır. ayrıca 15 yılı bulan bir süre boyunca o makamda bulunmuş ve bazı durumlarda (fatih'in çocukken babasının yerine tahta geçme olayı gibi) devleti bilfiil yönetiyor durumda olmuş etkili bir paşadır.
çandarlı halil paşa, osmanlılar'la bizanlılar arasında daha önce yapılan bir antlaşma gereğince bizanslılar'dan düzenli olarak oldukça yüklü bir para almaktadır. bu nedenle çandarlı'nın istanbul'un fethine karşı çıktığı, fethi geciktirmeye çalıştığı söylenir. hatta fatih çandarlı'nın bu çabalarını aşmak için direkt olarak kendine bağlı bir istihbarat örgütü kurmuştur. fakat çandarlı türkmenler arasında sevilen, güçlü bir komutan olduğu için fatih fetih öncesinde onu ortadan kaldıramamış, fetihten sonra idam ettirilmiştir. bu olayda resmi olarak kabul edilen görüşlerden biri budur. fakat farklı yorumlar da bulunmaktadır.
istanbul'un fethi osmanlı'nın yüzünü tamamen batıya dönmesine neden olmuştur. türkmen geleneği terk edilmiş, roma mirasçısı olma yoluna gidilmiştir. bu nedenle bu tarihten sonra osmanlı padişahları fermanları roma imparatoru unvanıyla imzalamışlardır. devlet örgütlenmesinde yeni kanunlar getirilmiştir. bunların hepsi türkmen geleneğinden uzaklaşılmasını beraberinde getirmiştir. tüm bunların sonucu olarak anadolu'da celali ayaklanmaları dediğimiz türkmen ayaklanmaları çıkmıştır. çünkü türkmenler devlette gücünü kaybetmiş ve ezilmeye başlamıştır. türkmen geleneğinden vazgeçilmesi osmanılar'ın önce duraklama sonra gerileme devrine girmesinde etkili olmuştur. nitekim osmanlı hazinesi ilk defa kanuni döneminde açık vermeye başlamış ve duraklamanın sinyalleri osmanlının en geniş topraklara ulaştığı bu dönemde kendini hissettirmiştir. burada eski geleneklerin gün geçtikçe teker teker terk edilmesi çok etkilidir. (hürrem-kanuni evliliği de önemsiz gibi görülse de osmanlı'da köklü bir geleneğin çiğnenmesidir.) işte osmanlı padişahlarına ait türkleri aşağılayan şiirler, yazılar vs. de bu dönemde kaleme alınmıştır. ayrıca fetih sonrasında osmanlı'nın yüzünü tamamen batıya döndüğünün bir göstergesi de mimaridir. fetih sonrasında osmanlı'nın anadolu'da yaptırdığı mimari eserlerin sayısı, rumeli ve balkanlardakinden kat be kat azdır. anadolu'da bulunan eski han, kervansaray, cami vs gibi mimari eserlerin büyük çoğunluğu selçuklu dönemine aittir, oysaü rumeli osmanlı mirası mimari eserlerle doludur. ayrıcaçandarlı halil sonrasında osmanlı'da türk kökenli sadrazam yıkılış dönemine kadar yalnızca 1 (yazıyla bir) tanedir. bu durum kurtuluş savaşı dönemine kadar böyle gider. atatürk kurtuluş savaşı öncesinde anadolu'da dergahları dolaşarak türkmenler'in desteğini arkasına alır. işte ne mutlu türküm diyene vs. gibi atatürk'ün türklüğü öven sözlerinin altında da yıllarca ezilmiş bir halka özgüvenini tekrar kazandırmak ve onların desteğini güçlendirmek gibi nedenler yatmaktadır.
çandarlı halil paşa vakası tarihin önemsiz bir detayı değil, çok önemli olayların başlangıcı ve devamıdır.
osmanlı devleti'nde ne kadar entrikaların döndüğünü anlatan vakadır. ispanya'dan gidip de yahudilerin kurtarılması gibi bir olayın eşi benzeri yoktur osmanlı tarihinde. veya çoğu hanım sultanların yahudi kökenli olması da sayılabilir. fatih sultan mehmet'in adriyatik denizi'ndeki adaları aldıktan kısa bir süre sonra ölmesi, bunu doktordan bilmeleri de pek tabii ki sayılabilir bu esrarengizliklerin içinde. nice becerikli adamı göz ardı edip, ettirip, sokollu gibi pis bir adamı yüceltmek de aynı mantığın eseridir beyler. yıldırım bayezid'in ta 1300'lerde anadolu türk birliğini sağlamak amacıyla kitaplarda övünülerek anlatılan o beyliği şöyle aldı, öbürünü böyle aldı olaylarının kılıçtan geçirme metoduyla yapılması veya saraydaki birçok yüksek kademeli memurun yahudi kökenli olması, sürekli toplantılar yapmaları, bundan padişahın da haberinin olup ses çıkaramaması hep aynı zihniyetin ürünüdür. tarihime saygısızlık olarak algılamayın sayın yazarlar ama bize öğretilen tarihte bunların cevapları yok da, aklıma takıldı bu ve bunlar gibi bir çok şey. o yüzden yazdım yeri gelmişken. *