bugün

Yönelim olarak her ne yaparsanız yapın; aldığınız nefes ,attığınız adımlar,iyi kötü düşünceler sizleri daima o şeye doğru götürecektir. Düşünün be hissedin, idrak etmek ve bu hissi anlamak için yaşadığınız her lahzayı tanımlamak zorundasınız. Tıpkı bir bilgisayar programının loglaması gibi.

Bize göre zaman veya şuan ki kavram aslında göreceli olmasının nedeni,bizi izleyen diğer varlıkların şuan bizimle beraber olmamasıdır. Çünkü bizlerin hepsi seçilmiş kişilerdir. Yani aslında seçimler zaten önceden yapıldı ve bizler şuan hepimiz bir seçilimin kombinasyonun sonucuyuz. Lakin denklem hala limit düzeyinde devam etmektedir. O yüzden asla ama asla hiç birimiz değersiz değiliz. Var olmayanlar değersiz olduğu için varlık ile olmadılar.

Seçimler önceden belirli bir hesaba göre yapıldı ve sonra bu seçimlerin en iyileri sisteme dahil edildi. Gittiğimiz yollar,yediğimiz yemekler,çalıştığımız işler hepsi bizleri belirli bir şeye doğru götürmek için vardır. Bu şeyler tıpkı birer vücudumuzda bulunan alyuvar ve akyuvarların birleşik halde kan oluşturması gibidir.

Hepimiz aslında tek bir noktadan ilerlemekteyiz. Hepimiz tek bir sonuca doğru gitmekteyiz. Bu yolda zar gören ve yıprananlar olacaktır, çünkü bizler bir bütün halde bir şeyi taşıyor ve şeyi başka şeyle ispat etmek zorundayız. isteseniz de istemeseniz de bu böyledir.Yara olan bedenden çıkan kan gibi,bizlerdende bu yolda kayıplar olacaktır.

Matrix filminde, insan tarlalarının temel amacı elektrik üretmek ve makinelere yaşam alanı sağlamaktır. işte bizde ise bu durum daha çok bizim ulaşmamız gereken şeydir. Yani onların elektriğine ihtiyaç duyan bir makine var. Bizde ise bizim yaşamımıza ihtiyaç duyan bir siste var. Bu sistem bir zamandır. iyisiyle kötüsüyle bizlere bu yolda eşik eden kişiler temek olarak bizi bir sona taşımaya yardım etmektedir. Sadece ben olacağım fiili maalesef mümkün değildir. Çünkü bizler bir bütünüz. Ve her birimiz birbirimize ihtiyaç duyuyor. Taşıdığımız şey ise bir bütündür. işte bu şeyi ona doğru götürüyoruz. Hepimiz bir birimizi taşıyan birer parazit canlı gibiyiz. Biyolojik olarak veya sosyolojik olarak sonuç ne olursa olsun, eninde sonunda bu bütünlüğe bir şeyler katmak zorundasınız.

Tüm bu şeyin amacı ise basittir.Neler yapabileceğini bilmek. insanlığın en temek yaşam nedeni kendini ispat etmektir. Bu tanrısal bir yönelimdir. Her insan her canlı her yaratık birer birer o yaratıcıyı arzular. işte varlığı bilmeden önce kendinizi bilmelisiniz. Önce kendinizi ilan etmelisiniz.

Bir okyanusu kabul etmeyen su damlası asla okyanusa giremez. Hatta okyanusta ki her damla bunu kabul etmese okyanus var olmaz. O halde her biri burada damla olarak önce kendini okyanustan bir parça kabul etmelidir. Sonrada hiçliğe doğru koşmalı ve varlığını başka varlık ile tamamlamalıdır.