bugün

insanın bazen gerçekten hayret etmesine neden olan kişilerdir.

dünyanın bir yerinden başka bir yerine gideceğim sırada, havaalanına giden shuttle'ı beklerken söz konusu insan grubundan sanırım 5 kişiyle karşılaştım. tıfıl ve son derece sıradan 4 kız ile yine tıfıl ve yazı ile ifade edemeyeceğim şekilde yavşaya yavşaya konuşan bir erkekten ibaret grupla iki kelime etmeye gerek duymadım. bir süredir kaldırımda koloni halinde oturdukları belli olan grup, shuttle gelip önümde durunca ayaklandılar. şoförle söz konusu ülkenin diliyle konuşup arkadaki bir koltuğa oturdum. grup da gelip öndeki dörtlü koltuğa ve yanındakine yerleştiler. gruptaki oğlan, o saatte nerden bulduğunu bilmediğim leş kokulu döneri elinde tutarken 'yha şimdi kokacak ama çok açım yemem lazım' dedi. kızlardan biri 'yha ye a. koyim nolcak' diyerek yanıt verince çocuk bütün otobüsü saran leş kokunun kaynağı olarak elindekini yemeye başladı. çocuk yerken boyuna kızlarla konuşuyordu ve tavrından anlaşıldığı üzere grubun beyni kabul ediliyordu. avrupalılar hakkında bitmek bilmez saçma söylemleriyle farkında olmadan benim de beynimi yerken, kendisini döner yemeye teşvik eden kız 'yha ben sana vermiş miydim' dedi. çocuk 'heralde olum hatırlamıyor musun, öküz müsün nesin ya' diye karşılık verdi. 'vermiştim di mi' dedi kız. 'hıı hıı' dedi çocuk. bir süre daha döner ve avrupa'da çekilen açlık üzerine yorum yaptıktan sonra gruptaki başka bir kıza 'hostela vardığımızda hatırlat sana french kiss yapıcam' dedi. kız kıkırdadı, bir şey demedi. çocuk konuştukça konuştu, vermiş olan kız küfür ettikçe etti. çocuk konuştukça gruptaki kızlar 'yha bir şeyi de bilme, filozof oldun başımıza' tarzı yorumlar yaptı. hala tanık olduğumun yorgunluktan kaynaklı bir halüsinasyon olup olmadığından emin olmadığım için bu olayı unutup hayatıma devam etmeye çalıştım. ancak havaalanında geçirilecek uzun saatler söz konusuyken ve küçücük havaalanında bu insan formları bir şekilde özellikle gibi benim bulunduğum yerlere gelip otururken bu travmadan kurtulmam kolay olmadı. artık umudumu kesmiştim, mutlak bahtsızlığım beni bunlarla aynı uçağa düşürecekti kesin. neyse ki acımasız kader fikrini değiştirdi ve aynı check in sırasına girmedik. dünyanın diğer yerine ayak basana kadar bu travma ile kıvranıp durdum. uçak yere inince geçti ama arada aklıma gelip duruyor. şizofren olmuş olmayı dilediğim nadir anlardan biri olarak hayatıma devam etmeye çalışıyorum.

not: liseli gibi görünüyorlardı ancak birkaç defa vize ve final kelimeleri kullanmalarından üniversiteye yeni başlamış oldukları izlenimini edindim. ya da yeni başlamış olduklarına inanmak istiyorum. lütfen bu konuda tartışmayınız.
https://m.ak.fbcdn.net/sp...6427855843625647674_n.jpg
Gülmekten laptopu düşürtebilecek genç kesimdir.