bugün
- bir şarkı sözü der ki11
- sokak hayvanları uyutulacak18
- arkadaşlar damatlık bakıyorum da sizce bu nasıl18
- bir galatasaraylının kulağına fred diye fısıldamak10
- akp'nin fenerbahçe ve beşiktaş düşmanlığı13
- fenerbahçe büyüklüğü10
- ankarayı öven tip12
- icardi1905'i silip atmak20
- afganistan yardımlaşma derneği başkanı15
- akpnin hala bedava kek vaadini tutmaması13
- spor salonuna gitsem erkekler popoma bakar mı15
- sevgilinin kız arkadaş lobisi10
- escort ile evlenmek11
- şişmanlar ölünce nereye gider9
- ellerim bos gonlum hos12
- kitap okumanın zararlı ve gereksiz olması12
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz16
- rusların en iyi olduğu şeyler20
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi16
- karınızla gratise gider misiniz10
- kilo almak için bik bikle evlenmek11
- alex de souza vs fred10
- icardi190532
- cumhrbaşkanm sizi dünya yenemedi ben nasıl yeneyim15
- cehennemde türkçe konuşulur8
- 19 mayıs 2024 fenerbahçenin bütün oyunları bozması16
- iran'ın depremde yas ilan etmemesi9
- dondurma yalarken erkeklerin sürekli bakması8
- jayden oosterwolde11
- fenerbahçe'nin attığı golde faul olması17
- karınız olsa döver misiniz9
- anın görüntüsü13
- fenerbahçe15
- yeşil gözlü erkek olmak10
- hani u19 gelecekti ühühühühühühü10
- fulya öztürk9
- iran cumhurbaşkanının helikopter kazası43
- maldivlere gitmek varken eminönü nde takılan martı10
- dursun özbek19
- yazarların bugün içtiği sigara sayısı12
- galatasaray11
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı103
- izmir sıcağı9
- fethullah gülen şu an ne yapıyordur17
- karıya kıza doymuş erkek8
- mert hakan yandaş31
- ibrahim reisi13
- siz türkler şerefsizsiniz müslüman değilsiniz13
- erecto'nun trafik kazası geçirmesi13
- yozgatlı sevgiliyle yapılacaklar8
Sana birkaç iyi adam hakkında sorarlar.
De ki: '’Onların tam olarak kaç kişi olduklarını ve nerelerde yaşadıklarını
yalnızca âlemlerin rabbi bilir.’’
ilkin, onca teknolojiye rağmen mutfaktan bir türlü çıkmayı başaramayan annelerinin kontrolü dışında, ekrana göre dizayn edilmiş oturma odalarında, çizgi filmlerin, kliplerin ve reklâmların kuşatması altında büyüdüler. Hollywood’un Beni israil-Anglosakson yapımı buram buram manipülasyon kokan, pagan, profan ya da pornografik filmleri de işin cabasıydı. [Aslında annenin kötü bir niyeti yoktu. Akşama misafirler gelecekti. Çocuklar ortalığı dağıtmasın diye televizyonu açmış, kumandayı ellerine vermişti. O mutfaktayken yıllar ne de çabuk geçmiş. Oturma odasında televizyon koltuğuna gömülü çocuklar, nur topu gibi birer şizofren olmuştu. Anne bir ara kendini suçladı ama birden aklına kocası olacak adam geldi. Bir türlü mesaisi bitmemiş, bir gün bile çocuklarla ilgilenmemişti.] Sonra, siyah önlük-beyaz yakalık, bir yandan küresel sisteme entegrasyon merkezlerinde pozitif bilimlerin determinist terapilerine maruz bırakıldılar; diğer yandan aynı zamanda -bu ne yaman çelişkidir hocam- yarı insan, portatif ve totaliter tanrıların alın yazısı yazan doğaüstü güçlerine imana çağrıldılar.
Okul aile işbirliğiyle, işbirlikçiliğe meyyal, kapitalin ve otoritenin emrine amade ve aynı zamanda güdülebilen bir toplum projesi kadim zamanlardan beri sürmektedir. Fakat, pozitivizmin tütsülü laboratuvarlarının şaşmaz ritüeli kontrollü deneylere ve müstebit sistemlerin pratisyen ilahlarına düzenlenen efsunlu törenlere inat, tüm zamanlarda, gayba inanan ve aşka sarılan birkaç iyi adam hep var olmuştur. Birkaç iyi adamın yeryüzünden kazınması ya da köklerinin kurutulması şeytan destekli tanrı bozuntularının, psikolojik, biyolojik ya da kimyasal özel harp metotları ile başaracağı bir iş değildir. Bilakis, iyi kaimdir ve kötü zeval bulacaktır ve dahi birkaç iyi adam her daim var olacaktır. Onlar yeryüzü dâhilinde kaç kişi olduklarını umursamadıkları gibi, halkın yönetime alet edildiği ülkelerin çok partili hayatlarında hangi yüzdelik dilime tekabül ettiklerini de önemsemezler. Önemli olan çok olmak değil var olmaktır.
Emekli din tafsilatçılarına, kıbleyi Washington’a taşıyan azaltılmış islam müntesiplerine, tefeciliğe fetva veren teoloji mühendislerine, inancı ulusal sınırlara sıkıştıran ırka tapıcılara rağmen var oluşlarını sürdürmektedirler. Fakültelerin kazan dairelerinde, şehirlerarası otobüs yolculuklarının zorunlu dinlenme tesislerinin metruk mescitlerinde, mabetsiz ve merhametsiz şehirlerin kurtarılmış yeşilliklerinde, kamusal alanın izbe arşiv odalarında, fındık bahçelerinde ve pamuk tarlalarında, dere kenarlarında ve deniz kıyısında kınayıcıların kınamalarına aldırış etmeden varlıklarını deklare ederek kıyama/namaza dururlar. Zalime ve zulme karşı dik duran başları bir tek âlemlerin rabbine karşı rükûa gider. Onlar peygamberlerin takipçileridirler, ancak günah da işlerler, tevbe de ederler.
Âşkları ‘açık öğretim’ aşklarıdır; dokunmadan ve uzaktan severler. Sohbete ve muhabbete meftundurlar. Uyduruk günler kutlama partileriyle işleri olmaz. Hediyeleşmek için tüm zamanların müsait olduğuna inanırlar. Matbuat kokusuna düşkündürler. Ellerine geçen paranın büyük bir kısmıyla kitapevlerine olan borçlarını öderler. Geri kalan parayla da yeni kitaplar alırlar. Kendilerine rızk olarak verilenlerden yoksun ve yoksul kimseler için de infak ederler. Muhannete minnetsizdirler. Yardımı Allah’tan beklerler.
Kara Afrika’nın, çekik gözlü Asya’nın ve esmer Amerika’nın ve dünyanın tüm mustazaflarının dertleriyle dertlenirler. Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın taş atan çocuklarını alınlarından öperler.
Tel Aviv’den uzatılan kirli elleri asla tutmazlar. Ümmetin coğrafyasını kana boyayan despotlarla aynı karede poz vermezler. Duruşları sahicidir ve zalime karşı dururlar.
Yeryüzünü zapt edip, kayıt altına alma dertleri yoktur. Mücahedeleri adalet içindir. ikametgâh edinip uzun süre kalmaya hevesleri yoktur. Allah’tan gelirler ve Allah’a giderler.
Mb
Alıntıdır.
De ki: '’Onların tam olarak kaç kişi olduklarını ve nerelerde yaşadıklarını
yalnızca âlemlerin rabbi bilir.’’
ilkin, onca teknolojiye rağmen mutfaktan bir türlü çıkmayı başaramayan annelerinin kontrolü dışında, ekrana göre dizayn edilmiş oturma odalarında, çizgi filmlerin, kliplerin ve reklâmların kuşatması altında büyüdüler. Hollywood’un Beni israil-Anglosakson yapımı buram buram manipülasyon kokan, pagan, profan ya da pornografik filmleri de işin cabasıydı. [Aslında annenin kötü bir niyeti yoktu. Akşama misafirler gelecekti. Çocuklar ortalığı dağıtmasın diye televizyonu açmış, kumandayı ellerine vermişti. O mutfaktayken yıllar ne de çabuk geçmiş. Oturma odasında televizyon koltuğuna gömülü çocuklar, nur topu gibi birer şizofren olmuştu. Anne bir ara kendini suçladı ama birden aklına kocası olacak adam geldi. Bir türlü mesaisi bitmemiş, bir gün bile çocuklarla ilgilenmemişti.] Sonra, siyah önlük-beyaz yakalık, bir yandan küresel sisteme entegrasyon merkezlerinde pozitif bilimlerin determinist terapilerine maruz bırakıldılar; diğer yandan aynı zamanda -bu ne yaman çelişkidir hocam- yarı insan, portatif ve totaliter tanrıların alın yazısı yazan doğaüstü güçlerine imana çağrıldılar.
Okul aile işbirliğiyle, işbirlikçiliğe meyyal, kapitalin ve otoritenin emrine amade ve aynı zamanda güdülebilen bir toplum projesi kadim zamanlardan beri sürmektedir. Fakat, pozitivizmin tütsülü laboratuvarlarının şaşmaz ritüeli kontrollü deneylere ve müstebit sistemlerin pratisyen ilahlarına düzenlenen efsunlu törenlere inat, tüm zamanlarda, gayba inanan ve aşka sarılan birkaç iyi adam hep var olmuştur. Birkaç iyi adamın yeryüzünden kazınması ya da köklerinin kurutulması şeytan destekli tanrı bozuntularının, psikolojik, biyolojik ya da kimyasal özel harp metotları ile başaracağı bir iş değildir. Bilakis, iyi kaimdir ve kötü zeval bulacaktır ve dahi birkaç iyi adam her daim var olacaktır. Onlar yeryüzü dâhilinde kaç kişi olduklarını umursamadıkları gibi, halkın yönetime alet edildiği ülkelerin çok partili hayatlarında hangi yüzdelik dilime tekabül ettiklerini de önemsemezler. Önemli olan çok olmak değil var olmaktır.
Emekli din tafsilatçılarına, kıbleyi Washington’a taşıyan azaltılmış islam müntesiplerine, tefeciliğe fetva veren teoloji mühendislerine, inancı ulusal sınırlara sıkıştıran ırka tapıcılara rağmen var oluşlarını sürdürmektedirler. Fakültelerin kazan dairelerinde, şehirlerarası otobüs yolculuklarının zorunlu dinlenme tesislerinin metruk mescitlerinde, mabetsiz ve merhametsiz şehirlerin kurtarılmış yeşilliklerinde, kamusal alanın izbe arşiv odalarında, fındık bahçelerinde ve pamuk tarlalarında, dere kenarlarında ve deniz kıyısında kınayıcıların kınamalarına aldırış etmeden varlıklarını deklare ederek kıyama/namaza dururlar. Zalime ve zulme karşı dik duran başları bir tek âlemlerin rabbine karşı rükûa gider. Onlar peygamberlerin takipçileridirler, ancak günah da işlerler, tevbe de ederler.
Âşkları ‘açık öğretim’ aşklarıdır; dokunmadan ve uzaktan severler. Sohbete ve muhabbete meftundurlar. Uyduruk günler kutlama partileriyle işleri olmaz. Hediyeleşmek için tüm zamanların müsait olduğuna inanırlar. Matbuat kokusuna düşkündürler. Ellerine geçen paranın büyük bir kısmıyla kitapevlerine olan borçlarını öderler. Geri kalan parayla da yeni kitaplar alırlar. Kendilerine rızk olarak verilenlerden yoksun ve yoksul kimseler için de infak ederler. Muhannete minnetsizdirler. Yardımı Allah’tan beklerler.
Kara Afrika’nın, çekik gözlü Asya’nın ve esmer Amerika’nın ve dünyanın tüm mustazaflarının dertleriyle dertlenirler. Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın taş atan çocuklarını alınlarından öperler.
Tel Aviv’den uzatılan kirli elleri asla tutmazlar. Ümmetin coğrafyasını kana boyayan despotlarla aynı karede poz vermezler. Duruşları sahicidir ve zalime karşı dururlar.
Yeryüzünü zapt edip, kayıt altına alma dertleri yoktur. Mücahedeleri adalet içindir. ikametgâh edinip uzun süre kalmaya hevesleri yoktur. Allah’tan gelirler ve Allah’a giderler.
Mb
Alıntıdır.
güncel Önemli Başlıklar