bugün

herşey 40 sayısını öğrenmemle başladı.
editasyon:başlık başıma kalmış yine.
babadan oğula geçen gelenekler sayesinde. doğarken ortası boş hun bıyığım varmış.
7 yaşındayken bahçeliyi televizyonda bozkurt işaretini yaparken görmüştüm. bu beni çok etkilemişti ozaman. şimdi 12 sene oldu.
lise henüz 4 sene olmamışkene, ben hazırlıktayım, 2.tenefüste üst sınıflardan iki abimizi böyle kafaları tokuştururken gördüm ve dedim ki kendi kendime 'bunlar neyse ben de öyle olucam'.

işte böyle başladı benim aşk hikayem. *

edit: ülkü ocakları ayaklandı!
Üniversitede yediğim ilk dayak sonrası, dövenlere duyduğum ilgi sonucu oldu. *
lise tuvaletinde.sigara icerken.bi anda.
ülkücü diye tabir edilen şahsa yöneltilebilecek bir sorudur.
lakin başbuğ alparslan türkeş bile kendisini ülkücü adayı olarak tanımlarken bu soru kimseye sorulamayacak türdedir.
baktım memlekette orospu çocuğu enflasyonu var, adam da lazım bu ülkeye deyip, kutlu saflara katıldım.
(bkz: ülkücü olmadan önce yenen 100 kafa darbesi)
Ülkü diye bir sevgilim vardı, çok sevdim.
henüz ilkokula gidiyordum. özellikle matematik dersindeki başarım sınıf öğretmenimin beni sevmesini sağlamıştı. ne yalan söyleyeyim bende seviyordum öğretmenimi, iyi bir öğretmendi. aynı zamanda isimlerimiz de aynıydı.. Neyse bir gün öğretmenimle matematik dersi çalışıyorduk. öğretmenim bana: yavuz! oğlum senin adında yavuz, benim adım da.. bundan sonra senin adın "ülkücü yavuz" olsun dedi. bende babama söyler korkusuyla kıramadım öğretmenimi. 19 yaşıma geldim hala ülkücüyüm. (bkz: kırk yıllık kahveciyim böyle hatır görmedim)