bugün

halk demokrasi nöbetinde ben de eve dönerken bi baktım saat 19:25 dedim ki bekleyeyim yarım saat biliyosunuz 20:00-06:00 arası bedava beklerken baya kalabalık oldu insanlar bedava geçişi bekliyorlar neyse 35 dakika bekledikten sonra saat 19:59 içim içimi yiyiyor saat en sonunda sekiz oldu bende bi kaç saniye beklemeden bastım akpili ordaki ödeme 1.15 yazısını gördüm ya beynime kan fışkırdı en çok beklemiş olan benken benden 3 saniye sonra basanlar beleş geçti eve kendimi zor attım bir süre tavanı seyredip hayatımı gözden geçirdim.
Annemin kanser olduğunu öğrendiğimiz an' dı. Doktorun gözüme bir yaratık gibi görünmesini unutamıyorum. Bir de lavuk anneme " hemen gemileri yakmayın " diye zırvaLayarak kadını daha da kötü hale getirmişti. Bende annemi " daha iyi bir hastane buluruz , bunlar abarttı daha sadece ultrasona girdin " diye teselli etmeye çalışmıştım.
aynı anda yaşadığım 2 sahnedir. bu da topluluğun yaşadığım hayatımın bilebileceği sadece yaklaşık 25 saniyelik bölümüdür.
ben birşey anlatırım mesela, size verdiğimle, asıl söylemek istediğim şey çok farklıdır. ben a ' ya ilgili bir şey anlatırken aslında b ' yi anlatıyorumdur . tabi a ' yı dinleyen sizin bilincinizdir, b'yi alansa bilinçaltınızdır çünkü bu iki şey birbirinden bağımsız çalışır beyinde.
bunu şöyle örnekleyebilirim daha net anlaşılması için.
tanımadığınız birisi size yağmuru sevdiğini söylediğinde siz onun içine kapanık ve depresyona meyilli olduğunu düşünürsünüz çoğunlukla. yani onun size söylediğini sizin bilinçaltınız daha önce yaşadığınız tecrübelere göre translate eder. çünkü yağmuru seven çok melankolik arkadaşınız olmuştur hayatınızda daha önce. oysa o kişi size sadece yağmuru sevdiğini söylemiştir melankolik olduğunu değil mk.
tabi bu biraz ön yargı ve peşin hüküm vermek mallığıdır.
bakın analiz edebilme yeteneği demedim. bunlar birbirinden farklı şeyler.

hayat sahnesine başlıyım hafiften, oturup size hayatımı anlatmam sadece öğretici olan kısımlarından bazılarını paylaşırım şuan yaptığım gibi.

tolga diye bir arkadaşım vardı, adı tolga sıkmıyorum zaten burda adını versemde a biizm tolga demeyeceğinize göre, ifşa sevenler yarrağımı yesin.

bu dingilin sevgilisi vardı bi ara. tolgada şöyle bir tipti. babası zengindi biraz, ben evde kalıyorum üniversitede diye havan atan tiplerdendi. hani şu kıyafetine çay döküldüğünde bütün karizması ve erkeklği yerle bir olan yapmacık erkekler varya. kol saati takmadan dışarı çıkmazdı andaval saatin pili 2 sene önce bitmiş ve işlemiyor olmasına rağmen.
kendisi dışında herşeye önem veren bir kaybedendi yani.
yeni tanıştığı kızlara hayat hikayesini anlatırdı abarta abarta. sokakta yada hayatınızda çok yerde gördüğünüz mal tiplerden yani. amınakoyım kızlarla evde ben kıyafetlerimi yumoşla yıkıyorum muhabbeti bile yapmıştı.
o yüzden insanlara kendinizi azgın kevaşenin birinin bacaklarını açtığı gibi sonuna kadar açmayın.
bilmesini gerektiğini düşündüğünüz şeyleri paylaşın. gerisini siktir edin.
ve bu çocuktaki özgüven kasıntıydı, bir kız bunla sevgili olduğu için kendini erkek sanan tiplerden yani. sevgilisine güvenip götü kalkık konuşuyordu. fazla detaya girmicem. aha bu benim lan diyen vardır.
bu adamlardan olursanız, birazdan hikayede anlatacağım şey yada benzeri gelir başınıza. sonra tolga gibi gelip bana ve benim gibilere dert yanarsınız.

bu tolgayla arada otururduk biyerde muhabbet ederdik. bu salakla en son buluştuğumuzda depresyona girmişti. belli tipinden çocuğu tanıdığım için. sevgilisiyle oturmuştuk daha önce bikere. o zaman görmüştüm çocuğun ilişkisinin geleceğini. kızı görseniz sizde tolga gibi düşünürsünüz, kızların ne olduğunu bilmediği ve kız olsun da nolursa olsun mantığıyla baktığı için karşı cinse. ama çocuk sikimde olmadığı için kendi yaşasın , acı çekerse belki akıllanır dedim. birazda onun iyiliği için
çünkü kahin gibi atlamaya gerek yoktu.
sonu belliydi mk zaten.

bu sevgilisiyle 1 yada 2 senedir sevgiliydi tam hatırlamıyorum beni ilgilendiren birşey değil, o yüzden merak edeceğim birşey de değil.
salak anlatmaya başladı.
biz ayrıldık dedi. bende sebebini sordum tahmin ettiğim halde şevkini kırmamak için, çünkü günümüz erkekleri dedikoduya bir orospu gibi açlar. erkek diyorum ama siz öyle anlamayın.
ayçayla bu sevgiliyken, ayça kızımıza bir keko yürümüş facebooktan mesaj atıp. tolgada lafta erkek olduğu için kendince çocuğa ayar çekmiş kızın hesabından çocukla konuşup. olay orda bitmiş tolgaya göre ama sonradan olan şey şu
kız tolgayı terkedip kendine yürüyen kekoyla sevgili olmuş. ne bekliyodun amınakkodum salağı diyesim geldi çocuğa ama zaten hayatı sikilmişti anlayabiliyordum suratından.
biz bu muhabbeti yaparken, o zaman sigara içiyordum. tolgada kızlar sigara içen erkeği sevmiyor diye içmiyordu. durumun ironisine bakarmısınız. trajikomedi amınakym.
öğrenci mekanı gibi bi yerde oturuyorduk, puf koltuklar falan. başka bi masadan kızın teki çakmağı istemeye geldi. tolgada o ara bu olayıı anlatmaya devam ediyordu. ben tolgayı dinliyordum ama kızın geldiğini gördüm doğal olarak çünkü insan gözü sağ ve sol u görebiliyor oraya odaklanmasada.
' çakmağınızı alabilirmiyim?' diye sordu tipik iyi, narin rolüyle.
bende kıza bakmadan çakmağı uzattım.
çünkü birisi size bir şey anlatırken hele de anlatan kişi için önemliyse, bütün konsantrasyonunuzu ona verin. tabi eğer abazaysanız kızın teki gelip sizin muhabbetinizi bölebilir. o yüzden aciz olmayın.

kız mal oldu bir an. çünkü sikimde değildi ben tolgayı dinlediğim için. ki gerçekten sözlüğün çoğunun aksine bir kız benden çakmak istediğinde oo hemen çakmak lazımmış esprisi yapıyım diye gelmiyor aklıma. yada oha bir kız benden çakmak istedi diye şımarıp kızın içine düşmüyorum.
yaksın sigarasını siktirsin gitsin.

ben öyle davranınca, kız mal oldu bir 10 sn dondu. çünkü benden üst satırda anlattığım şeyi bekliyordu. onu siklememem, anasının amına kadar sarstı onu o an. sigarasını yaktından sonra masasına dönüp bir süre beni kesti. bunu biliyordum, ona bakmasamda çünküsünü anlatsam ne saçmalıyor diyeceksiniz.
zaten bu yüzden size bir erkeğin böyle olabilmesi imkansız geliyor. çünkü siz yapamıyorsunuz diye başkasınında yapamayacağını sanıyorsunuz.
o kızı yatağa atardım eğer isteseydim. çünkü kızdaki bu isteği görebiliyordum. kız beni tanımamasına rağmen. kıza göre acıklı bir sahneydi.
bu anlattığıma sıkıyor diyecek aşağılık kompleksli ezikler olacaktır.
çünkü eğer kaybedenseniz, sizin yapamayacağınız şeyleri başkalarının yapabilmesi sizi inanılmaz şekilde kötü hissettirir. bu kötü hisle de karşınızdakine çamur atarak baş etmeye çalışırsınız.
bu anımı anlattım, çünkü sizin anlamanızı istediğim şey benimle ilgili değil.

bu ayça orospusu, demiştim ya biz bi kere tolga ben ve bu kız oturmuştuk biyerde, görseniz gayet ağırbaşlı, kişilikli düzgün bir kız gibi duruyor. ama aslında olduğu şey tam tersi yaptığı orospuluğu düşünürseniz. tolga da '' bana ağırbaşlı gelmişti hep '' diye ağlıyordu bana dert yanarken. ve bu mal kızı tanıyamamış o kadar süre sevgili olmalarına rağmen. götünden kazığı yedi en sonunda kaçınılmaz bir şekilde.
kendimi övmek için anlatmadım bunu, sizin övgülerinizin benim gözümde bir değeri yok aynı şekilde atacağınız boklarında.

ben bunu size birşeyleri farkedebilin, görebilin diye içinizde birşeyler harekete geçsin diye anlattım. çünkü abazalıktan başka birşey göremez halde şu erkek nesli. size iyiliğinize bütün yazdıklarım, o da basitlere ve karaktersizlere değil. onlar yarrağımı yiyebilir sadece.

edit: ama kızın hakkını verin, rol konusunda ' doğuştan' yetenekli. diğer kızlar gibi. gerçi kazığı yiyene kadar farkedemiyor erkekler. çünkü kızlara güveniyorlar. severim sebep- sonuç ilişkisini.
Soğuk bir kış günü Kars'ta askerim. Her yer buz. Çatılardan 4-5 metre saçak sarkmış. 6-7 yaşlarında bir çocuğun sırtında montu yok. Elleri soğuktan kıpkırmızı, ayakkabıları açılmış. Ellerini üfleyerek ısıtmaya çalışıyor. Üstü başı ağzı burnu kir pas içinde ayak altında geziyor.

Bir an düşündüm. Düşünülmeyecek gibi değil ki. Eldivenlerimi çıkardım çocuğa verdim. Çocuk bir an durdu. Eldivenleri ayağına geçirdi. Koşa koşa gitti.

O an için için ağladım.
https://www.youtube.com/w...HbNTK_PWT1SYFbnS9OUj_wvl2

ortamın müzikleri güzel, ambiyans olur sizede.
ne zaman hatırlamıyorum, masmaris'te club arena da biraz alkol girsin vücuduma dedim
rusçu tayfa hepinize sandalye var, oditoryum kiralamak zorunda kaldım sizin yüzünden amınkodum abazaları,neyse
yazlarıda rus turistler türklerden çok olur marmaris dolaylarında..
clubtayım, tavanı açık bi yandan müzik bangır bangır..
ekranda ikide bir '' iyi ki doğdun ayça, buse, anasının amları...'' falan, dakika başı bir kızın doğum günü kutlanıyor yani özel istekle..
ama bana da eğlence malzemesi oluyor..
sonra bir masa dikkatimi çekti. masaya kokteyler, içki tepsileri falan yağıyor..
masada da 20'li yaşlarında iki tane rus kız var.. şaşırtmadı, again and again..
abaza- asalaklar ısmarlıyor o kadar içkiyi ama kız neresine içecek o kadar içkiyi?
bazıları telefon numarasını veriyor kıza..
bende belgesel izler gibi izliyorum.. (hatırlayınca gülesim geldi yine)
sonra sıkıldım mk, benim masadakilerle kopmaya devam ettim.

çıktık clubtan gecenin sonuna doğru. yürüyoruz sahilde çapraz adımlarla..
midyeci gördüm, dedim ben bir banka oturup yumulurum midyeye.
aldık midyeleri yiyoruz. güzel yapmış,
her midyecininki iyi olmuyor bazılarının pilavı soğuk lapa oluyor, et olmuyor içinde
karabiberli tencerenin dibindeki pilavı satıyor amınakodum midye diye. neyse sakinim..
sonradan fark ettim yumulmaya ara verip etrafıma ne var ne yok diye baktığımda
clubtaki rus kızlar da midye almaya gelmiş, aldılar midyelerini yanımızdaki banka oturdular
aralarında gülüşüyorlar, bedava içkisini içip egosunu everest' in rakımlarına çıkardı neden gülmesin ki.
clubtakiler kızı değilde, kız clubtaki abazanları düşürmüş meğerse..
görsel
güncel Önemli Başlıklar