bugün
- kuresele yavsayan gotler tam liste13
- ağzı göt gibi kokan erkek9
- 3 çarpı 3 çarpı 38
- gideon reid morgan jj31
- galatasaray'ın ünlü bir hakemle anlaşması14
- lise mezuniyet törenleri11
- hapistekiler birbirine mi basıyor sorunsalı9
- sözlük bir tımarhane olsa doktoru kim olurdu12
- tehlike içermeyen köpeği götüreni durdurmak11
- sokak köpekleri11
- magnum un 2 tl olduğu yıllar10
- erkekleri aşağılayan kadın9
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı9
- vatanınızın kıymetini bilen diyen gurbetçi14
- rte türkiyenin geleceğinin garantisidir15
- amerikan film klişeleri13
- ramazanda anne sütü içmeyen oruçlu bebek10
- magicovento14
- meral akşener13
- kürt milliyetçiliğinin çok komik olması23
- kuduz karantinası olan bölgeden 35 köpek almak13
- anın görüntüsü13
- beyler moralim bozuk yardımcı olur musunuz8
- çağırılan yere gitmemek için bulunan bahaneler17
- en sevmediğiniz sözlük yazarları16
- herkesle iyi geçinmek13
- yazarların bira içme rekorları15
- uzay pornosunun adı ne olmalı17
- cinlerin musallat olma sebepleri21
- hangi yazar hangi burç14
- 4 israilli rehine için 274 filistinli ölmesi8
- türbanlı bacımızın milletin ortasında öpüşmesi21
- kur koruma ne demek14
- kalp krizi8
- yalnguk oglu10
- 25 yaşındaki kız 38 yaşındaki erkek ilişkisi15
- kız arkadaşı yüzünden kendini asan genç8
- tebliğcilerin insanların giyimine karışması10
- özgür özel8
- istanbul10
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu12
- su faturasının elektrik faturasını sollaması9
- sözlükten hatun kaldırmak19
- ali koç da bizim aziz yıldırım da bizim22
- gavsın 4 büyük meleğin özelliklerini taşıması13
- irem derici'nin erkek sevdası17
- akraba evliliği bir özgürlüktür19
- savaştaki ülkelerden daha fazla enflasyon olması16
- bizi tanrı değil bilim kurtaracak16
- hiç yaşamadığın şeyi hatırlamak11
şairliğinin yanında aynı zamanda profesyonel moturcudur. motor festivallerine katılır. araç olarak motorunu kullanan kendine özgü tarzı olan şairdir.
külliyatı;
şiir:
bağıracağım (1976)
azad ettim yürek seni (1978)
idris (1980, 1984, 1997)
adını koyamadığım (idris'le beraber,1984, 1997)
babil'i beş geçe (192, 1997)
yorgun, derviş ve uzakta (1994)
ölüm dağlara oğul bırakınca (1996)
mutedil bir siyamlı (1999)
âh minyatürleri (2004)
yitik kalyon (2005)
anlatı:
sızıdır beyoğlu ibrânice yazılsa da (1996)
roman:
cabülka (yolcu ile derviş meseli) (2004)
şehrengiz:
trabzon'96, (1996)
albüm:
fotoğraflarla trabzon (2005)
şiir:
bağıracağım (1976)
azad ettim yürek seni (1978)
idris (1980, 1984, 1997)
adını koyamadığım (idris'le beraber,1984, 1997)
babil'i beş geçe (192, 1997)
yorgun, derviş ve uzakta (1994)
ölüm dağlara oğul bırakınca (1996)
mutedil bir siyamlı (1999)
âh minyatürleri (2004)
yitik kalyon (2005)
anlatı:
sızıdır beyoğlu ibrânice yazılsa da (1996)
roman:
cabülka (yolcu ile derviş meseli) (2004)
şehrengiz:
trabzon'96, (1996)
albüm:
fotoğraflarla trabzon (2005)
bu şiir yakılmak içindir!
erden söz ateşine çekiyor bizi, ateşi
incitme
suretimizde çürüyen hüzün sen bile
savruldukça tenimiz paslı sarkaca
üşüyecek
sin
talanın küllerinde eşelen uygarlık sen,
ısrarla/doğurup, büyüttüğün
kendi çocuğunun leşlerine
direniyorsun!
erden söz ateşine çekiyor bizi
sözü incitme.
sana
en güzel şiirlerimi/yazın perçemine
karışınca terim
tay/
ların yelesinde okuyacağım.
karışacak söz
şantiyelerin kirecinde çoğalan
ağustos böceklerinin
çıldırtan uğultusuna.
yaka cebinde
sakladığın sevgili fotoğrafını
öpüp öpüp içlenirken
bilmelisin
yolcunun tebdil-i mekanda ülkesi olmaz.
toplanmış
dil yalayıcıları
musallanın yorgun
ve çürümüş ağacını konuşuyor.
söylenecek sözleri kalmamış gibi.
en son iplikleri ve çiçekleriyle tavaf ediyor
ustasının
mermer
kabrini.
semenderin ayak izinde yürüyen yolcu
kaynayan
ve
dökülen suyun
sesine karışıyoruz
yarın
senin yolculuğuna katılamayacağım
bağışla
sana hüzün dolu şiirlerimi
dünyanın
cehenneme açılan kapısında
o
k
u
y
a
c
a
ğ
ı
m
şimdi bizim oralar, soğuk ve sistir.
kurumuş toprağa düşen yağmurun
genzimi acıtan kokusuna karışır hatıralar
sen karışırsın
ipek yumuşaklığında donup kalan bakışınız
ıslak tende buğulandıkça,
hiç
yolcu
olmamışım sanki
ve sen hiç sevmemişsin.
-kağıt kayıklarımızın bile batırıldığını
biliyor musun?
ben yolcu, aynadaki adam! derinliğim
suya emanet.
ihanet
ve
fitne kuşları fır dönüyor.
;şimdi ustam; kuşlari.
sana şiirlerimi yüregimin
memodasinda okuyorum.
yüzünü saklayan cellat
gece kabuslarindaki
azgin firtinada kaybolur
ölüm/cüzdanimizda taşidigimiz
yirtik fotograf.
kendini kiyiya vuran denizci
yaralarima ezerken midye kabuklarini
ve yosunu
açilan her yaraya tütün basan ellerinde
uyudum.
kasiklari çatlayincaya kadar gülen
sonra kadehleri infaz kalemi
diye kiran
dina/
zorlar dizilmiş rüyalarima.
sözcüklerimi devşiren lugat
yetmiyor/yetmeyecek söz
dokundukça uzak bir kentin çürüyen
uygarligina.
acı yok!
sahipsiz bir ülkenin soyagacinda titreyen
çok yaşayin ve varak apoletli
hepbana kuşlari uçuyor erincimizde
aci yok!
dokunulmazligi kalkmiş ölüler konuşacak!
dokunulmazligi kalkmiş ölüler
dokunulmazligi kalkmiş
dokunulmazligi
acilariyla, tekrar,tekrar çekilirken dar
agacina
egilmeyen gölgeleri hiç yolcu olmamişti
gencecik kalmiş
gövdeleri atlaslara sigmadi hiç!
sen, kavganla barişik yaşadin hep
kavganla güzelleştin ölürken bile
gece diyorum/karanligi üstümüze
örten zaman
degil
ne de kiskanç sevgili
düş yolculugumuzdaki
huysuz kisrak.
şeylerin aynasinda ruhumun firtinasi
çogaliyor.
ah!
kehaneti fisildiyor agustos
böcekleri,
sögüt dallari.
gece diyorum/karanlik renk degilmiş
sen mülkünle aşksizdin,
senin bitmeyen yolculugundu
tek kişilik mutluluk.
ne çok yolcu gibiyiz! yorgun kenti
teslim ederken gerillasi oldugumuz
uzun geceye
paketimde buruşturdugum sigaramla
paylaşirim yalnizligimi ve korkularimi
şimdi
açiklamasi olmayan bir ima ile geçiyorum
kalabalik
sözleri
dokunulmazlığı kalımış
ölüler konuştu:
hüzündür,
yolcusu oldugumuz zaman!
körfezde ne garip uluyordu akşam
konuşmuyordun
zeytin
&
tuzdu
çağın ve sevgilimin zinasından
kaçırdığım..!
erden söz ateşine çekiyor bizi, ateşi
incitme
suretimizde çürüyen hüzün sen bile
savruldukça tenimiz paslı sarkaca
üşüyecek
sin
talanın küllerinde eşelen uygarlık sen,
ısrarla/doğurup, büyüttüğün
kendi çocuğunun leşlerine
direniyorsun!
erden söz ateşine çekiyor bizi
sözü incitme.
sana
en güzel şiirlerimi/yazın perçemine
karışınca terim
tay/
ların yelesinde okuyacağım.
karışacak söz
şantiyelerin kirecinde çoğalan
ağustos böceklerinin
çıldırtan uğultusuna.
yaka cebinde
sakladığın sevgili fotoğrafını
öpüp öpüp içlenirken
bilmelisin
yolcunun tebdil-i mekanda ülkesi olmaz.
toplanmış
dil yalayıcıları
musallanın yorgun
ve çürümüş ağacını konuşuyor.
söylenecek sözleri kalmamış gibi.
en son iplikleri ve çiçekleriyle tavaf ediyor
ustasının
mermer
kabrini.
semenderin ayak izinde yürüyen yolcu
kaynayan
ve
dökülen suyun
sesine karışıyoruz
yarın
senin yolculuğuna katılamayacağım
bağışla
sana hüzün dolu şiirlerimi
dünyanın
cehenneme açılan kapısında
o
k
u
y
a
c
a
ğ
ı
m
şimdi bizim oralar, soğuk ve sistir.
kurumuş toprağa düşen yağmurun
genzimi acıtan kokusuna karışır hatıralar
sen karışırsın
ipek yumuşaklığında donup kalan bakışınız
ıslak tende buğulandıkça,
hiç
yolcu
olmamışım sanki
ve sen hiç sevmemişsin.
-kağıt kayıklarımızın bile batırıldığını
biliyor musun?
ben yolcu, aynadaki adam! derinliğim
suya emanet.
ihanet
ve
fitne kuşları fır dönüyor.
;şimdi ustam; kuşlari.
sana şiirlerimi yüregimin
memodasinda okuyorum.
yüzünü saklayan cellat
gece kabuslarindaki
azgin firtinada kaybolur
ölüm/cüzdanimizda taşidigimiz
yirtik fotograf.
kendini kiyiya vuran denizci
yaralarima ezerken midye kabuklarini
ve yosunu
açilan her yaraya tütün basan ellerinde
uyudum.
kasiklari çatlayincaya kadar gülen
sonra kadehleri infaz kalemi
diye kiran
dina/
zorlar dizilmiş rüyalarima.
sözcüklerimi devşiren lugat
yetmiyor/yetmeyecek söz
dokundukça uzak bir kentin çürüyen
uygarligina.
acı yok!
sahipsiz bir ülkenin soyagacinda titreyen
çok yaşayin ve varak apoletli
hepbana kuşlari uçuyor erincimizde
aci yok!
dokunulmazligi kalkmiş ölüler konuşacak!
dokunulmazligi kalkmiş ölüler
dokunulmazligi kalkmiş
dokunulmazligi
acilariyla, tekrar,tekrar çekilirken dar
agacina
egilmeyen gölgeleri hiç yolcu olmamişti
gencecik kalmiş
gövdeleri atlaslara sigmadi hiç!
sen, kavganla barişik yaşadin hep
kavganla güzelleştin ölürken bile
gece diyorum/karanligi üstümüze
örten zaman
degil
ne de kiskanç sevgili
düş yolculugumuzdaki
huysuz kisrak.
şeylerin aynasinda ruhumun firtinasi
çogaliyor.
ah!
kehaneti fisildiyor agustos
böcekleri,
sögüt dallari.
gece diyorum/karanlik renk degilmiş
sen mülkünle aşksizdin,
senin bitmeyen yolculugundu
tek kişilik mutluluk.
ne çok yolcu gibiyiz! yorgun kenti
teslim ederken gerillasi oldugumuz
uzun geceye
paketimde buruşturdugum sigaramla
paylaşirim yalnizligimi ve korkularimi
şimdi
açiklamasi olmayan bir ima ile geçiyorum
kalabalik
sözleri
dokunulmazlığı kalımış
ölüler konuştu:
hüzündür,
yolcusu oldugumuz zaman!
körfezde ne garip uluyordu akşam
konuşmuyordun
zeytin
&
tuzdu
çağın ve sevgilimin zinasından
kaçırdığım..!
tabzonlu şari, yazar, düşünür.
http://www.yasarbedri.com/
tayy ı zaman meseli
vakit tamam! penceremin pervazında hercaîzaman
eyzan eyzan üstüne! karanlığımızı öğütsün seninle
dedim ki: unutmabeni... tuzu, inciri, zeytini...
çiy damlasında serpelense imâ. o rüzgâr! vedâ tozları ile
açsam, bir gülün uykusunda saklasam kendimi.
http://www.yasarbedri.com/
tayy ı zaman meseli
vakit tamam! penceremin pervazında hercaîzaman
eyzan eyzan üstüne! karanlığımızı öğütsün seninle
dedim ki: unutmabeni... tuzu, inciri, zeytini...
çiy damlasında serpelense imâ. o rüzgâr! vedâ tozları ile
açsam, bir gülün uykusunda saklasam kendimi.
güncel Önemli Başlıklar