bugün

eger anayasa mahkemesi sekil yerine esasdan, diger bir tabirle bicim yerine icerikden(turban duzenlemesinin iptaline dair acilan davanin gerekceli kararinda bu sekilde bahsetmis aym) karar vermeye devam ederse meclisin yapacagi tum duzenlemeler ilk iki madde refere edilerek iptal edilebilir, bu anlamda yeni bir hukuksal reforma ciddi ihtiyac vardir.bu reform yeni anayasa calismasinda gerceklestirilebilecegi gibi anayasa mahkemesinin haklarinin duzenlenmesi seklinde spesifik bir tanzim sklinde gerceklesebilir,

bu konuda fransa, rusya bazi kuzey avrupa orneklerinden faydalanilabilir; aym uyelerinin seciminde yasama organinida dahil etmek gibi...

siyasi irade uzerindeki juristokrasi vesayeti kalkmazsa hukusal sonuclari vahim neticeler dogurabilir!bu anlamda danistay ve yargitayda gozden gecirilerek kuvvetler ayriligi ilkesi yeniden halk ve hak uzerinde guclendirilmelidir.
bu hükümetin din istismarından ve "en çok oyu ben aldım, her şeyi yaparım" dayatmacılığından vazgeçilmediği müddetçe daha çok anayasa mahkemesinin haklı müdahelelerine maruz kalacağını gösteren olgu. unutmayın ki meclis sınırsız yasama yetkisine sahip değildir ve çıkarılan yasalar, anayasaya uyumlu olmak zorundadır. anayasa mahkemelerine neden mi ihtiyaç duyuldu ? demokrasiyi ortadan kaldıran girişimlere engel olmak için. 1933'te yüzde 33 oyla iktidara gelen hitler'in zamanla bütün muhalefeti sindirdiğini ve ülkesini 2. dünya savaşı'na sürüklediğini; 1961'de yapılacak seçimde muhalefete düşeceğini gören adnan menderes'in tahkikat komisyonu'nu kurdurtarak 27 mayıs'a yol açtığını unutmayın.
anayasa mahkemesi tbmm'nin üzerinde bir güç değildir. kendi kendine kararlar almaz. sadece kendisine gelen talepleri değerlendirir ve sadece hukuksal zeminde karar verir. haşım kılıç bile akp'nin kapatma davası ile ilgili kararı açıklarken değinmişti, mahkememiz taraflı tarafsız herkesin aşırı tepki ve saldırısına uğramıştır diye. mecliste kendini padişahlar ve krallar gibi gören bazıları elbette denetlenmekten rahatsız.

anayasa mahkemesi anayasal suç işlemiştir diyenler, ergenekon soruşturmaları ve göz altıları esnasında hukukun kaç defa çiğnendiğine de bir baksınlar. insanların aylardır suçsuz yere içerde yattığına baksınlar. gazetelerde boy boy sürmanşetler atılıp, insanların yargısız infazlarla hüküm giydirildiğine baksınlar. sıra ondan sonra anayasa mahkemesine gelsin. örneğin, ergenekonun kasası olduğu iddia edilen, içerde neden yattığını bilmeden hayatını kaybeden ve cenazesini belediyenin kaldırdığı kuddusi okkır'ın ölümünün vebali kimin üstündedir?

1982 anayasası faşist bir anayasadır kabul ediyorum. ama yıllar içinde yontulmuş ve ihtiyaçları daha fazla karşılayan, daha demokratik bir anayasa haline gelmiştir. yıllar içinde çok sayıda yapılan anayasa düzenlemelerine bakmak yeterlidir bunun için.

ayrıca, anayasa mahkemesinin üyelerinin iki tanesi hukukçu değildir. bunların bir tanesi akp'ye yakınlığıyla bilinen haşim kılıç'tır. hangi zihniyetin hukuğu, hangi zihniyetin kadrolaşarak mahkemeyi kendi kulvarı doğrultusunda yönlendirmek istediğini buradan bile anlayabiliriz.
yetki sınırını aşıp meclisin yasama gücü üzerindeki denetleme hakkında esas ve şekil karmaşasına yol acıp baskan ve bazı üyelerin itirazına rağmen 9 kişilik üye heyetinin 550 milletvekili ve milli irade üstünde bir kuvvet olduğunu gösteren 1962 anayasasınin armağanı olan kurumun yasa koruyucu özelliği yanında yasa yapıcı bir evsafa sahip olmasıdır.

artık meclis anayasal düzenlemelerde ne yaparsa yapsın anayasa mahkemesinin hikmetli 9 üyesi, laik,sosyal, hukuk devleti gücüne sığınarak dilediği düzenleme itiraz ve reddi sergileyebilir.

artık cözüm yolu olarak yalnızca 1982 anayasasının tamamı ile ortadan kalkması sarttır.

ve bir öneri olarak da anayasa mahkemesi üyelerinin seciminde yalnız cumhurbaskanının iradesi dısında,

meclisin de atama yetkisinin bulunması gerekir(fransa,rusya almanya... ve bir cok cagdas demokratik ülkelerde olduğu gibi)

anayasa mahkemesi anayasal bir suc işlemiştir ve bunu denetleyebilecek bir kuruma sahip değiliz!