bugün

lise yillarindaki biz orospu cocuguyduk ekolunun kontrol edilememesi sonucu her sinifta yasaniyor . isin garibi her sinifta bir hababam potansiyeli var gozunu sevdigimin ulkesinde ama ayni zamanda, icten ice, hocaya karsi da hurmet(hormet!?) sonsuz, nasil bir milletiz yarabbim sevkle doluyorum.
lise anilaridir.

lise 3 te* bir biyoloji dersi. hocamiz, gerek zamanlamasi, gerekse sectigi sozcukleriyle lafi mukemmel koyan gulsum hoca. dersin ortalarina henuz gelmemis, sikinidan bayilmak uzere olan ben ondeki disi arkadasimin saclariyla oynamaktayim. disi arkadasim oturus itibariyle bir dirsegi benim masamda, 100 derece tahtayi 20 derece de beni gorecek sekilde bir garip pozisyonda ama kesinlikle bir artniyetimiz yok ve yalnizca arkadasiz. sinif tabi sessiz sakin hocayi dinliyor ve tahtaya cizdiklerini geciriyor. bu sirada disi arkadasim ve onun oldukca uzun olan sacini rotring kalemin arkasindan iceri tikmaya calisan ben ile aramizda su diyalog gecmekte;

r00: sence daha girer mi?
da: bilmem sokmaya devam et.
r00: peki.

hocamiz bir cus ceker, ve disi arkadasima yonelip "al evine gotur kizim, orada devam edin" der. biz elde sac ve kalem gel de olayi anlat derken sinif coktan yarilmistir.

-----

lise 2 de bir kimya dersi. zerre sallamiyorum, ve feci derecede bunaliyorum. paintitblack kisisinin de hasta olmasindan dolayi sirada tek basina kalip deftere bir takim resim ve sekiller cizmekteyim. bir anda dibimde beliren golgenin kimya hocasi oldugunu, ve "dersi dinlemiyorsun, beni dinlemiyorsun" diyerek yanagima tebesirle carpi cizdigini farkediyorum. kafami az kaldirdigimda herkesin beni daha dogrusu hocayi izledigini goruyorum. sinifla birlikle suratimdaki hassiktir ifadesiyle yariliyorum. butun lise hayati boyunca carpi olarak aniliyorum.
birkac tane de benden olsun. "yarici" olmasa da ani iste.

1) uc yillik lisede kimyaya kafamin basmasi 2.5 yil suruyor. dolayisi ile lise ikide hocamiza su soruyu soruyorum : "hocam, bu tepkimeleri redox diye biri mi bulmus?"

2) laboratuvardan kucuk sodyum parcalari caliyoruz, teneffuslerde tuvalete atip patlatiyoruz. sinir bilmez arkadasimiz calik, parmak kadar bir parca yurutmus. atiyor tuvalete; yetmiyor gibi sifonu cekiyor. pesinden bir gumburtu, patlayan tuvalet, alt katta hacet gidermekte olan arkadasin bastan asagi boka bulanmasi, hamama kosmasi ve donuste kim yapti bunu diye tum okulu sorguya cekmesi, mudur muavininin sesi duyarak tuvalete girmesi ama bir turlu olayi anlayamamasi...

3) her zamanki gibi sismanim, okula yeni kasa alinmis; hani atlama beygiri gibi uzerine elleri koyuyoruz bacaklari yana acarak atliyoruz; onlardan. gicir gicir hi-tech. bir erkek bir bayan hocamiz var; atlayamayanlara erkek hocamiz yardim ediyor. sira bana geliyor, o sirada e.h. i bir yere cagiriyorlar, bayan hocamiz kaliyor. "hocam" diyorum " arif hocayi beklesek?" ;"yok yok" diyor "gel. biz senin gibileri cok gorduk.".."peki hocam" diyorum. atliyorum. ayaklarim kasanin yanlarinda kaliyor; 3-5 saniye havada kaliyorum, kasa one yatmaya basliyor, zaten hocanin beni tutmasi sozkonusu degil; kic ustu oturuyorum kasanin uzerine, kasa alindigi gun kiriliyor catirt diye; etrafta herkes yerde tabii.
yer: erzurum 3 temmuz lisesi
ders: tarih
hoca: ibrahim yakut

ilhan sesli bir şekilde,
-offffffffffffff.
+kim o havası boşalan inek?
-!?^&%+?
ç.m.p.a.l necmi hoca
derste bi hapşırır ve ordan hocanın fix lafı gelir:Benim ufaklık da böyle hapşırır!!
Ufaklığın ne olduğunu yıllardır anlayan çıkmamış.
okul zilini "smoke on the water" şarkısı yapmak.
ilkokul 2..

bira hakkinda sinifça konusuyoruz her agizdan bir gorus cikiyor .. ogretmen sorar "bira içki içen var mi etrafinizda? ya da gordunuz mu?"
herkes yanitlar , sessiz sessiz kosesinde oturan antihanzo birsey diyememen sikintisiyla parmak kaldirir " bizim arsa var ogretmenim orda bi bebege biberonla bira veriyorlard!" .. once bir suskunluk sonra kopu$ ve sonra hayatim boyunca hatirlayacagim rezil anim ..
lise 1. sınıftayız...

olayın kahramanları: okula her gün en az 10 dakika geç kalacak kadar okula bağlı olan arkadaş ve dünya tatlısı fizik öğretmenimiz.

hoca tahtaya bir yay çizer ve mg kuvvetini yerleştirir. konuyu anlatır örnek sorulara geçer. hoca soruyu yazmış tam çözmeye başlayacakken arkadaştan şöyle bir soru gelir;

- hocam o mg, magnezyum mu?
zaman => lise 2
yer => ihsan mermerci lisesi

Günlerden bir gün nöbetciyim. Okulda yeni oldugum için nerenin nerde oldgunu bilmeyen ben, yine bir kaza kurbanı olacagımı sezmekteyim Ve olaylar gelişir: müdür yardımcısı beni kuru fırca aramaya göndermiş, beklemektedir. tabi bende aramalara başlamış durumdayım. yukarıdaki 2 şişman nöbetçi ögrencinin beni yönlendirmesiyle fırça bulmak için kızlar tuvaletine girmem, akabinde zilin çalması, benim zili duymamam ve kızların beni tuvalette görmesiyle kızların dumur benimde rezil olmamdır. nöbetçi öğrencilerden tekinin sınıftakilerle olan münasebeti yüzünden bu olay yıl boyunca bana "abazan" denmesine neden oldu..
bu mevzu öğrenci işlerinde yaşanmaktadır. lkb like a bird öi öğrenci işlerindeki kadın
lkb : merhaba ben pasomu alacaktım
öi : aa sen mezun olmamış mıydın ?
lkb : ( ya sabır ) yok henüz olamadım. pasomu alabilir miyim acaba ?
öi : allah allah ben seni mezun diye biliyorum ?!
lkb : evet haklısınız mezun olmam gerekiyordu ama uzadı okul !! pasomu!@#$%
öi : hummm çok ilginç. pason burda yok ama
lkb : beni bunun için mi 89 lulara rezil ettin iki saattir be kadın??!!
öi : pardon duymadım birşey mi dedin ?
lkb : yok demedim kolay gelsin (allah belanı versin emi!!!!)
ortokul 2. sınıftı heralde. bir arkadaşımız* derste kitaptan bir parça okuyacaktı. kekeleyerek okudu. sınıfın diğer ucundaki bir arkadaşta ebem gibi okuyor dedi. bunu üzerine herşeyi bırakan arkadaşımız koştu koştu* ve 2 sıranın üstünden uçarak arkadaşa tekmeyi koydu. neye uğradığını şaşıran laf eden çocuk yumruk falan savurmaya çalıştı ama nafile. kareteci fena benzetti ve kavga ayrıldı. tabi o uçuşu görenler gülmekten yerlerde. bir de kavga sonunda ceketinde 38 numara ayakkabı izini gördük ayrı bir durum oda.
sınıfa girdiğimde memelerini sıvazlıyordu.
anaokulunda çok yaramazlık yapıyormuşum. serviste kuduruyormuşum. şöförün kafasına vurup vurup kaçıyormuşum, tam dayaklıkmışım yani. adamcağız sonunda beni ön koltuğa kemerle bağlamış. sonrada atılmışım zaten. anaokulundan atılan ilk insan benim galiba lan. ha bi de masaların altına girip kızların bacaklarını çekiyormuşum. demek ki daha o zamandan belliymiş nolcağım.***

edit: sonraları nedense çok durulmuşum. sessiz, sakin biri olmuşum.
akıllara yiğit özgür karikatürünü getirmiştir.

http://img115.imageshack....img115/2051/orspq4qc0.jpg
yer:özel istiklal lisesi
ders: fizik
konu: elektrik
hoca: fatih hoca

+ hocam bunları ters kutuplara bağlasak ne olur
- o kadar detaylı ben bilmem bunları tamirciler daha iyi bilir..
+ hocam neden tamirci girmiyor derse o zaman ( sınıf dumur )
yer:özel istiklal lisesi
ders: fizik
konu: boş geçen bir ders
hoca: fatih hoca

+ lan eşşoğulueşşek
- hocam ayıp oluyor ama
+ ya olm hakaret etmiyorum ben sana..hiç mi okumadın evrim teorisini lan..
- hocam ben onu kabul etmiyorum..
+ sus özünü inkar etme lan! ( sınıf dumur )
lise sondayız. derste einstein adını taktığımız bir hoca var. ama çok aşırı derecede benzerlik söz konusu.

elimizde ufak bir top var. zıpzıp denilen toplardan. yere vuruyorsun zıplıyor falan. en arkada oturuyoruz. ben elimde topu tavana atıp tutuyorum. birilerine fırlatıyorum falan. yanımdaki arkadaşta gaza geldi ve şöyle bir iddiada bulundu bana.

arkadaş: olum var ya ben bu topu tahtaya atarım, ordan sekerek gelincede tutarım. hocada fark etmez.

hemen bir göz kararı dediği hesaplanır. tahtada einstein ders anlatmaktadır, arkası dönük olsa dahi en arkada oturan arkadaşın fırlatacağı top tahtada büyük ses çıkaracaktır, arkadaş topu yakalamadan arkasını dönecektir, ve topu kimin attığını tespit edip, arkadaşı dövecektir. veya en olmadı arkadaş topu yakalasa dahi ben elimle onun attığını gösterecek, iddiayı kaybetsem dahi arkadaşın dayak yemesini zevkle izleyeceğim.

vendetta: tamam lan nesine?
a: bi paket marlboro.
v: kabul lan.

akabinde arkadaş topu eline alır. bütün geometrik ve trigonometrik hesaplamalarını yapar. hocanın arkasını döndüğü anda topu fırlatır. topun elinden çıkış anında vicuyuvvvv sesi duyulur. ancak top hesaplanan yörüngede gitmemektedir. tam o esnada hoca arkasını döner ve top tam kalbinin üstüne çarpar. bütün sınıf susmuş hocaya bakmaktadır, hoca kalbini tutarak yere yığılır.

kimse yerinden kımıldamamaktadır. sınıfın en önde oturan ineklerinden birisi ağlayarak bize döner ve "sonunda einstein'i öldürdünüz böhüyaaaaaaa" der. kimse kımıldayamamaktadır.

ardından ayağa kalkarak yavaş yavaş yerde yatan hocaya doğru ilerlerim. ama hala kafada fırlamalık var. hocanın boynuna dokunurum, bi bok anladığımdan değil, öylesine dokunuyorum. sonra ayağa kalkar ve sınıfa şu haberi veririm.

- einstein ölmüş lan!

arkadaş ağlamaklıdır. ama öldüren ben olmadığımdan çokta fifi mantığı ile gençliğinde verdiği cehalet ile 4 kişiyi yanıma çağırırım. einstein'i omuzlara alır ve elime aldığım Atatürk'ün gençliğe hitabesi ile en öne geçerek cenaze marşı eşliğinde asker yürüyüşü ile müdür yardımcısının odasına doğru gideriz.

kapıyı tıklatırım ve içeri girerim.

müdür yardımcısı: ne var?
vendetta: hocam acınızı paylaşıyoruz.
müdür yardımcısı: yine ne dallamalık peşindesiniz lan! siktirin gidin dersinize.
vendetta: hocam bizde dersten geliyoruz işte. onun ile ilgili bir durum var.
m.y: lan sigigit dersine bok bebesi.
vendetta: ya hocam öldü yaaa.
m.y: kim öldü lan?
vendetta: einstein öldü yaaa.

ardından müdür yardımcısı ayağa kalkar, hiç sormadan soruşturmadan bana bir tane asılır. (okul hayatım boyunca hakederek yediğim tek tokattır) ardından ambulans çağılır. einstein hastaneye kaldırılır. sonradan öğrenilir ki gerçekten kalp ile ilgili bir sorun yaşamıştır. şimdi tam hatırlamıyorum ama kalp spazmı idi sanırım.

şimdi ise direk ambulans arayıp hastaneye kaldıracağın o ölümle cebelleşen adama bunları nasıl yaptım diye vicdan azab duymaktayım. zira bu olaydan sonra bir daha okula gelmedi, emekli olmuştu.
coğrafyacımız hayatımda gördüğüm en tip adamlardan biri. lise 2. sözel sınıf olduğumuzdan kimse bizi iplemiyor okulda, biz de alayına gidiyoruz heh heh. ama sözel hocalardan bazıları hakikaten ipliyordu ve bu bizde kafa karışıklığı yaratıyordu.
her neyse, bizim sınıfımız tuvalete bitişik, daracık bir yer. ne zaman musluk açılsa su sesinden sınıf inim inim inliyor. bağıra bağıra konuşuyoruz anca anlaşılıyor.
bir gün öğretmen masasının yanındaki dolabın üstüne, pille desteklediğimiz, oyuncaklardan çıkan ufacık motoru (adı ne onun?) koyduk. tıpkı su efekti veriyor sesi (pil de evde şarj ettiğim sonny 2700'lük). nihohaha modunda hocayı bekliyoruz.
hoca geldi. ama adam çok korkak bir tip. bizden korkuyordu. su sesine rağmen 15 dk ders anlattı. biz dinlemedik ama adamdaki sabra hayranız. en sonunda çıktı tuvalete gitti, musluklar açık değil müdürle geldiler sınıfa müdür de anlayamadı ses nereden geliyor, hademeyle tartışıldı. ders bitti. sonra ne mi oldu? tekrar coğrafya dersine girildi *

---

ben bir gün bu hocaya bir şaka yapalım dedim. bizim sınıf kapısı ışıl ışıl parlayan bir boyayla kaplıydı. koli bandının yapışkan tarafı dışa gelecek şekilde kapı gövdesine bant çektik. hoca kapıyı açtığı anda bantlara takılacak. kapıyı da içten hafifçe bantladık ki zorlasın, açamasın, o hızla dalsın.
zil çaldı. zorladı. açamadı. yüklendi. yapıştı. koptuk.

acırım bazen hocama. çok iyi adamdır aslında. ama hep sınıf arkadaşlarım yüzünden, vay şerefsizler.
ilkokul yıllarındayım; bileksiz converse'imi bağlamaya üşenip bağcıkları ayağımın altına sokuşturup okula gittiğim zamanlar..Ders zili çalmış arkadaş grubumla birlikte sınıfımıza yönelmiş gidioruz.Merdivenin en kalabalık olduğu anlar. merdivenden çıkarken ayakkabımın ayağımda olmadığını fark ettim baktığımda ayakkıbım bir kaç alt basamakta ezilmekte.ayakkıbımı gidip giydiğimde herkesin bana gülmekte olduğunu yeni farketmiş durumdayım.Hayatımın en utanç anıydı.Bir dahada evden ayakkıbımı bağlamadan çıkamadım...
(#6021461).
lise yılları edebiyat dersi...
hoca geothe nin faust eserini işliyor
ardaya soruyor;
'türü nedir yavrum bu eserin?'
arda sallıyor:
'romantik...'
hoca:
'bu nasıl romantik oğlum herkes birbirini öldürüyor'
arda:
'vahşi romantik!'
bir ilkokul hocası olarak piskopata denk gelmektir. ayakkabısını çıkarıp masasından suratına fırlatır, bir de başını oynatmamanı ister. yoksa ayakkabıyı alıp geri götürür, yerine oturur sıradaki atışı beklersiniz. nasıl bir manyaktı lan bu adam.*
ha birde
(bkz: #6241509)
Kafa kafaya vermiş voleybol oynayan arkadaşla dalga geçerken içine neslihan demir kaçmış bir ablanın smacının kafamızda patlaması.
çocuğun birini okulda taşı fırlatınca çocuğun eğilmesi ve taşın öğretmenin kafasını yarması.
2 açıdanda yaran okul anısı. *
lisede edebiyat dersi
-hocam şu videoya bi bakın
+ooo.bu ne evladım?
-hocam gamze özçelik in videosu.onu bunu bırakta 4 dakika da herşey finito hocam.
+olum elaleme girenden çıkandan size ne.ayrıca kondisyon iyi demek ki elemanda.mesela bende öyleydim... deeerrr ve biz koparızzz.