bugün

Temel hızla postaneden içeri girip ''Demin atmış olduğum mektubu geri istiyorum.'' Memur şaşırarak ''Neden?'' ''Yanlışlıkla fazla pul yapıştırmışım, uzağa gitmesin.''
adamın biri ölmüş sonra demiş bak noldu amına koduklarım demiş.

ahaha krize girdim halen gülüyorum. teşekkürler.
adamın biri varmış ikinci dönem düzeltmiş.
bir fizikçi, bir kimyager ve bir iktisatçı ıssız bir adaya düşmüşler. yanlarında da kıyıya vuran bir sandık konserve var. birinci gün fizikçi bir konserve alıp bir ağaca çıkmış

-şimdi bu yükseklikten konserveyi şu kadar hızla aşağı bırakırsam iç basıncın etkisiyle açılacak ama içindekiler dökülmeyecek

der. nitekim dediği olur ve konserve açılır. bir güzel yerler. ikinci gün kimyager bir sürü bitki yaprağı toplar. özsuları karıştırır. alengirli bir şeyler yapar. sonra

-bu karışım kapağın kenarlarını eritecek ama yiyeceğe zarar vermeyecek

der. ve dediği gibi olur. konserveyi açar ve yerler. üçüncü gün sıra iktisatçıya gelir. eline konserveyi alır ve

-farzedelim ki elimizde bir konserve açacağı var.

not: anlamayan olursa varsayalım ki lafını kaldırdığınızda iktisat diye birşey kalmaz.
Topal bir laz almanya da bir gece klubune gider.

Giriste sikmek 5 euro, bakmak 10 euro yazar. Laz da ulan 10 euro verip bakacagima 5 euro ya sikisirim daha iyi der.

iceri girer laz ve icerisi camlı bir yerdir, odalar camli kabinler gibidir.

Neyse laz isini bitirir cikar ve kendi kendine der ki; acaba bakmanin zevki daha mi fazlaydi der.

Verir 10 euroyu iceri girer ve oturur. icerde sikisen insanlar camdan gorunuyordur. Laz diger izleyenlerle birlikte muhabbete baslar;

Ulan su adama bak heyvan gibi sikiyor kariyi, sikise sikise got kalmamis adamda.

Yanindaki adam da; sen az once gormeliydin, topalin biri bir sikiyordu var yaa. Karpuz gibi gotu vardi.
ayşe teyze ile fadik kız ormanda bir kulübede yaşarlarmış. fadik kız o kadar güzelmiş ki, ayşe teyze, fadik kızı herşeyden sakınır, gözü gibi korur, ortaya çıkarmazmış. bütün işleri kendisi yaparmış. ormana gider, ağaç keser, kestiği ağaçları sırtına yüklenir, kasabaya götürüp satarmış. kazandığı para ile aldıklarını da yine sırtlanır, kulübeye getirirmiş.

gel zaman git zaman ayşe teyze yaşlanmış ve hastalanarak, yatağa düşmüş. ölümünün yaklaştığını anladığında, fadik kızı yanına çağırarak, üç altın vermiş ve demiş ki;

– ben artık ölüyorum. su üç altınla kasabaya gidip, kendine bir eşek satın al. kasabaya gidip gelirken yüklersin, sen de yorulmazsın.

bunları söyledikten sonra da son nefesini vermiş. fadik kız bir süre sonra ayşe teyzenin dediğini yapmak için, üç altını almış yanına ve kasabaya doğru yola çıkmış. ancak eşek nasıl alınır, bilmiyor. ne yapacağını düşünürken, kasabanın ileri gelenlerinden birisi çıkmış karşısına. sormuş;

– ne arıyorsun burada fadik kız.

– ayşe teyzem ölmeden önce üç altın verdi. eşek alacağım. ancak nasıl alacağımı bilmiyorum.

– ne yapacaksın ki eşeği?

– kasabaya gidip gelirken yük taşıyacağım.

– yanlış öğüt vermiş ayşe teyzen. şimdi sen beni dinle, al o üç altını, git kendine güzel esvaplar, ziynet ve çeyiz al. ondan sonra da sana bir koca bulalım, evlendirelim.

– niye ki?

– eeee, iyi bir koca on eşeğe bedeldir.

yarmasa da acı acı güldürdü.
bir gün abd başkanı almanya başbakanı ve türkiye başkanı bir araya gelir.ekonomi üzerine bir sohbet başlar.
abd başkanı,biz insanlarımıza 4000 dolar veriyoruz 3000 doları ile ihtiyaçlarını karşılıyorlar geri kalan parayı ne yapıyorlar bilmiyoruz der.
almanya başbakanı hemen lafa atlar ve der ki, biz ise 4000 mark veriyoruz 3000 mark ile ihtiyaçlarını karşılıyorlar geri kalan parayı ne yapıyorlar bilmiyoruz.
sıra türkiye başbakanına gelir ve der ki,biz insanlarımıza 1000 lira veriyoruz,ihtiyaçlarını karşılamaları için en az 3000 lira lazım,geri kalan parayı nereden buluyorlar hala anlamış değilim.
(bkz: ağlanacak hale gülmek)
anlatırdım bi tane fakat ramazan dolayısıyla uygun olmaz..
Hitlere bağlı ajanlar 3 kişi yakalar ve bu 3 esiri hitlerin huzuruna çıkarırlar. Esirlerden biri ingiliz biri fransız diğeri yahudidir. Hitler şöyle demiş "size birer soru soracağım, bilirseniz sizi bırakacağim". ingiliz'e sormuş "titanik kaç yılında battı?" ingiliz hemen cevap vermiş "1912". hitler göndermiş ilgiliz'i. fransız'a sormuş bu kez: - "titanik'te kaç kişi öldü?" fransız cevap vermiş- "1050". "Doğru, sen de gidebilirsin" diye özgür bırakmış. ve yahudi'ye dönmüş;
"say lan isimlerini!"
adam papağan alacakmış neyse gitmiş mekana fiyatları soruyor, işte bu 1000, şu 700 falan, la hepsi pahalı, demiş ucuz yokmu amk, ha demiş satıcı şu var 100, niye ucuz demiş adam, çünkü demiş satıcı onun ayakları yok skyle tutunuyo dala, olsun demiş adam, alıyorum. eve götürmüş papağanı, demiş bak ben evde yokken ne olursa geldiğimde anlat bana, ok demiş papağan. ilk gün gelmiş adam ne oldu? yok abi bi olay demiş papağan, çamaşır yemek falan uğraştı yenge demiş, bir hafta aynı, adam demiş boşuňa suphelenmisim amk, son gün demiş sorayim yine bakalım karicigim neler yapmış, papağan demiş abi sktret bak keyfine, laa ne oldu, boşver abii bak dalgana, laa anlat ne oldu. abi tüpçü geldi bugün, eeee, tüpü taktı falan, ee normal, sonra yengeyi duvara dayadı, eeeeeee, eteğini siyirdi, eeeee, klodunu indirdiii, eeeee ulan, sonrasını bilmiyorum abi, düşmüşüm.
edit: la bir fıkra biliyorum ne yapayım. güzel aslında valla bak.
okuruz rez alalım:)
(bkz: gülümsetti)
"neil armstrong ve buzz aldrin ay'a ayak basmadan önceki aylarda abd'nin batısında ıssız bir çölde eğitim gördüler. bu alan pek çok kızılderili topluluğuna ev sahipliği yapıyordu.

bir gün eğitim sırasında astronotlar yaşlı bir kızılderiliyle karşılaşır. adam orada ne yaptıklarını sorar. astronotlar kısa süre içinde ay'a yapılacak bir araştırma seyahatinin parçası olduklarını söylerler. yaşlı adam bunu duyunca bir an sessiz kalır, sonra astronotlardan kendisine bir iyilik yapmalarını ister.

astronotlar "ne istiyorsunuz?" diye sorarlar.

yaşlı adam, "kabilemdeki insanlar ay'da kutsal ruhların yaşadığına inanır. onlara halkımdan önemli bir mesaj iletmenizi isteyecektim."

astronotlar "mesaj nedir?" diye sorar.

adam kendi dilinde bir şeyler mırıldanır, sonra da astronotlara bunu ezberleyene kadar tekrar etmelerini söyler.

astronotlar "bu ne demek?" diye sorar.

"bunu size söyleyemem. sadece bizim kabilemizle ay ruhlarının bilebileceği bir sır," der.

üsse geri döndüklerinde astronotlar uzun uğraşlardan sonra yerel dili konuşabilen birini bulurlar ve ondan mesajı tercüme etmelerini isterler. ezberledikleri şeyi söyleyince çevirmen kahkahalarla gülmeye başlar. nihayet sakinleşince, astronotların o kadar dikkatle ezberlediği sözlerin "bu adamların size söylediği hiçbir şeye inanmayın. topraklarınızı çalmaya geldiler," olduğunu söyler."

pek yarmayabilir ama gerçekmiş
Sizi şakacılar sizi ehehe (inşallah şakadır).
görsel
fıkra dedik mk roman yazmışsınız. neyse çocuğun biri evde kondom bulmuş annesine sormuş bu ne diye, annesi de baban onunla fare öldürüyor demiş , çocuk da anne babam fareleri s.kerekmi öldürüyor demiş. bunu da niye anlattım bilmiyorum işte sabah sabah aklıma gelen şey ancak bu kadar oldu.
kısa fikrami olur amk deyip al sana kısa fikra, adam denize açılmış, deniz dinlememiş. olmuyor işte.
Adamın biri ekmek çarpsın ekmek çarpsın diyormuş, köşeyi dönmüş ekmek arabası çarpmış. açık ve net.
Birgun herkese arkadan dayayan bir adam varmis olmus cehenneme gitmis ogluda sapikmis olmus cehenneme gitmis ama oglu cehennemde usumus zebaniye sormus niye bura buz gibi zebani demis orosbu cocu baban yuzunden eğilip odun atamiyoz.
artık nasıl denk getirdilerse itülü ,travesti ve bir fahişe ıssız bir adaya düşmüşler...

ortama ayak uydurduktan sonra,azmış fahişe bizim itülü ye gelip :

-"şu travestiyi öldürde bir ömür seninle cinsel yaşamımıza devam edelim." demiş.

bizimkinden ses yok tabi.

biraz daha zaman geçince bu sefer travesti, itülü ye gelip:

-"yetti artık,şu fahişeyi öldür de doya doya cinsel yaşamımıza devam edelim."

bizimkinden yine ses yok.

böyle böyle günler ayları kovalamış.

fahişe gelmiş aynı istek,travesti gelmiş aynı istek...

en son bizim itülü dayanamamış ikisinide öldürüp cinsel yaşamına devam etmiş.
Güldürmüştür.
Yarmamış düşündürmüştür.

görsel
görsel
iki çevirmen batan bir gemideymiş. ilki sormuş
"yüzme biliyormusun" ikincisi yanıtlamış
"hayır ama 19 dilde yardım çağırmayı biliyorum".
Arama yaptim bu daha once yazilmamis:

"85 yaşında bir adam doktoruna sperm kalitesini ölçtürmeye gitmiş. doktor adama küçük bir tıbbi kavanoz verip, doldurup gelmesini istemiş.

ertesi gün 85 yaşında adam doktora kavanozu getirmiş ama boşmuş. doktor ne olduğunu sorunca adam anlatmaya başlamış :

"valla doktor bey, sol elimle denedim olmadı. sağ elimle denedim gene olmadı. hanımı çağırdım, o da sağ eliyle denedi olmadı, sol eliyle denedi olmadı. sonra ağzında dişleri varken çıkarmaya çalıştı olmadı, dişlerini çıkardı gene uğraştı olmadı. biz de komşu ayla hanımı çağırdık, ayla hanım da iki eliyle yaptı olmadı, koltuk altını kullandı olmadı, dizlerinin arasına sıkıştırıp denedi gene olmadı..."

doktor şok olmuştur : "komşunuza da mı sordunuz?"

yaşlı adam yanıtlar : "evet, hiçbirimiz kavanozu açamadık."
Nasrettin hoca birgun vaaz veriuormus sag tarafimizda melekler sol tarafimizda seytanlar var demis namaz kilinmaya baslamis ve son rekata gelinmis selam veriken kafasini sag cevirmis esselamun aleykum ve rahmeturullah demis sola cevirince s*ktir lan ordan demis.