bugün

vedat türkali'nin 5 yıllık bir aranın ardından geri döndüğü romanı.
gerçekçi olmayan hayaller yüzünden yitip giden hayatları anlatıyor kanımca.
ve geçen onca yıla rağmen aslında hiç bir şeyin değişmediğini , yalancı tanıkların her daim para kazanmaya yollarını bulmaya devam ettiklerini..
neden turkuaz yayınlarından çıktığını anlaşılamayan roman. zira yazar eski TKP üyesidir ve turkuaz atv'nin sahibidir.
(bkz: Bu ne yaman çelişki)
muhsin adlı bireyin 70'lerin sonunda başından geçenleri anlatıyor. Yine kararsız, karamsar bir birey var karşımızda.. Ağaoğlu Muhsin bey.. SAlih adlı bir karakter var.. Ölüm var kitapta, iç burkan şekilde dram var. Ama en önemlisi gerçek var.. 80lere giderken ki Türkiye'yi merak edenler için güzel bir kitap.. Önerilir.
vedat türkali'nin en "gerçek" romanı. birgün tekbaşına'dan ya da güven'den ( kayıp romanları saymıyorum bile ) farklı bir şey var bu kitapta. betimlemelerin canlılığından mıdır bilmem, film izler gibi okuyorsunuz kitabı. muhsin evet pısırıklığı biraz canınızı sıkıyor ama sonuçta o bir gerçek. ne günseli kadar ütopik, ne esme kadar sevimsiz ne kenan kadar depresif biri muhsin. muhsin senin benim gibi biri işte. o yüzden türkali kitapları için bir sıralama yapacak olsam, sanırım en tepeye yalancı tanıklar kahvesi'ni koyardım ben. usta'ya selam olsun. yine yaz usta!
yusuf atılgan'ın aylak adam adlı romanı ile benzer ögeler taşıyan vedat türkali romanıdır. tabi kendine has özellikleri var ve bunun en başında dönemin siyasi olaylarını, paniğini, aşklarını ele alması geliyor.
"Devrim şiir gibidir, her dile çevrilmesi güç iştir."