bugün

ne yazık ki ters orantı ile betimlenecek bir ilişkidir bu.

yakışıklıysanız eğer, türlü türlü iltifatlar almaktan dolayı hep bir tarafınız kalkmıştır, burnunuz havada gezersiniz ortalarda. egonuz göklere doğru yol alırken başkasının en küçük kusurunda veya yardıma ihtiyaç olduğu anda empati yeteneğinden yoksun bir şekilde onlarla dalga geçersiniz. hep adınızdan bahsedilsin ister, "ilgi odağı ben olayım" düşüncesine kapılır, kendinizi bulunmaz hint kumaşıyla dokunmuş zanneder, hep dış güzelliğinizle ön planda olursunuz. "kızlar" (kadın olgunluğuna erişememiş dişiler) delicesine, ağlatacağınızı bildikleri halde size koşarlar...

oysa ortalama bir yüz güzelliğine sahip erkekseniz, karakteriniz daha ön plana çıkar, çevrenizdekiler sizin "karizma"nız ve "mükemmel yakışıklılığınız" yerine iç dünyanızla ilgilenirler mecbur kaldıklarında. egonuz, sırf görselliğiniz sayesinde pohpohlanmadığı için kişiliğiniz, karakteriniz daha oturaklı, efendidir. egonuz, erdemli ve ahlaki davranışlarda (yardımseverlik vs.) bulunma yetinizin, empati kurabilme gücünüzün önüne geçmemiştir. "kızlar" bu erkekler kendilerini mutlu edeceklerini bildikleri halde size koşmazlar, gözleri "yakışıklı" olanında kalmıştır çünkü, sizi görmemiştir, görmezden gelmiştir...