bugün

türkçeye özellikle son yıllarda bir kelime akını olduğu gerçektir. Bu zamanla türkçeyi etkisi altına almıştır.
Kısa bir süre içerisinde yabancı kaynaklı kelime kullanmak bir özenti halini aldı. Günlük hayatta, çarşıda, pazarda, radyoda, televizyonda, okulda, sporda kısacası her yerde yabancı kaynaklı kelimeler bilinçsizce kullanılıyor.

Türkçede dönüşüm, değişim, kabuk değiştirme gibi güzel kelimeler dururken transformasyon; uzlaşma varken konsensus; üçleme varken hat trick; engel varken handikap; gerginlik dururken stres gibi kelimeler kullanılmaya başlandı.

Elbette küreselleşen türkiye'nin başka kültürlerle ilişkiye geçmesi, dilimizin başka dillerden etkilenmesi ve kelime alışverişinde bulunması doğaldır. Ancak bunu yaparken sınırımızı korumalıyız. Aşırıya kaçmamalıyız.

Türkçe batı dillerinin boyunduruğu altına girmiştir. Yapılması gereken de, dilimizi bu dillerin boyunduruğundan kurtarmaktır.

Ayrıca dilini yozlaştıranların önce kendilerini yozlaştırdıklarını burada apaçık söylemeliyim. Yazılı ve görsel basında türkçe harfleri kendi ses uyumlarıyla değil, ingilizce ses uyumuyla söylüyorlar. Örneğin: '' er aş negatif kan aranıyor '' diye duyuru yapıyorlar. Duyuru sözcüğüne ''anons'', genç sözcüğüne ''junior'' diyorlar. Yıldız sözcüğüne ''star'', cankurtaran sözcüğüne ''ambulans'' diyorlar.
Film gösterime girdi demek varken, ''vizyına girdi'' diyorlar. Dünya sözcüğü, ''world''la yer değiştirdi. Hoşça kal sözü ''bye bye'' oldu. Yaşam demek varken ''life'', haber demek varken ''haber portalı'', yüksek, verimli çalışma demek varken ''performans'' diyorlar.

Kendi ana dillerini ayaklar altına almak için adeta çıldırıyorlar. Bu bir aşağılık duygusunun, yabancı diller karşısında kendi ana dilini küçük görmenin göstergesi değilse nedir ? Bu duruma dur diyecek hiç kimse yok mu ?

Biz bu kadar mı duyarsız olduk ?