bugün

ortada hiçbir şey yokken sizi darmaduman edebilir.

dün sınıf arkadaşımın vefat haberini aldım arkadaşlar. hasta bir arkadaşımızdı, fakat yine de çok gençti. inanmak istemiyorduk. 21 22 yaşında, daha birkaç hafta öncesine kadar sosyal medya hesabından umuda dair paylaşımlar yapmıştı, bugün ise defin işlemleri tamamlandı. cenaze yeri de adından taviz vermiyordu, harbiden cenaze eviydi. ağlamaktan gözü şişmiş insanlar, her şeye rağmen güçlü kalmaya çalışan, bunu zorla başaran babası, ablasının hala gittiğine inanmayan boyca uzun, yaşça küçük kardeşi ve annesi, çok ağır sakinleştirici almış olsa gerek. yoksa güler yüzle bakmasına olanak yoktu etrafına. belki de aklını yitirdi kadıncağız, allah sabır versin.

tabut geldiğinde tüm arkadaşlarımın içi cız etti. birkaç zaman öncesine kadar sınıfta gülüp eğlendiğimiz, yaşadığı onca sıkıntıya rağmen yüzünden gülümsemesini eksik etmeyen arkadaşımız, havanın sıcak olmasına rağmen buz gibi bir mermer sütunun üstüne, yaklaşık 2 metre boyunda bir tabutun içinde gözlerimizin önüne getiriliyordu. 22 yıllık uzun, bir o kadar da kısa bir ömürde geçen anılar, sevinçler, hüzünler, heyecanlar ve nice duygular öğle namazına müteakip, dört tekbirlik bir namaz, ve merhumenin ruhuna bir kaç fatiha ile sonsuzluğa uğurlanacaktı.

namazı kılıp, mezar yerine geldiğimizde herkeste yine aynı belirsiz yüz ifadesi. arkadaşımız tabuttan çıkarıldı ve mezara yerleştirildi. boş tabutu ise ben ve merhumenin yine sınıf arkadaşı olan ev arkadaşımla beraber taşıdık. gencecik arkadaşımızın cansız bedeni daha 30 saniye öncesine kadar bunun içindeydi diye düşündüm. içim cız etti arkadaşlar. o boş 5 kiloluk hafif tabutu taşımak o kadar ağır geldi ki arkadaşlar..

arkadaşımızı mezara yerleştirip üstüne toprak atmaya başladılar, herkes acı içinde aynı yere bakıyordu. sonra babası geldi ve avuçlarıyla bir toprak alıp kızının mezarının üstüne attı. o an bir arkadaşım dayanamayıp bıraktı kendini. 185 boyunda koca sakallı bıyıklı adam, elleri yüzünde hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. yasin okundu, dualar edildi ve birkaç fatiha daha. kaldırım taşlarına çökmüş otururken birinin merhumenin mezarına su döktüğünü fark ettim. o anda su döken, arkadaşımızın kardeşiyle göz göze geldik, yanımıza geldi ve ağlayanın kim olduğunu sordu. arkadaşım yanımdaydı, gözler ona kaydı. sınıf arkadaşı mısınız dedi kardeşi. evet, hepimiz öyleyiz deyince çocuğun ağzından beni tepetakla eden bir cümle geldi: "işte o benim ablam."

işte o an her şey anlamsız gelmeye başladı arkadaşlar. kimimiz 20 kimimiz 25, 30 veya 35 yaşındayız. nice yıllar, anılar geçirdik. hepsi anlamsız, su gibi geçti. bunu her ölümden sonra düşünüyoruz, sadece 5 dakikalığına. ve bu 70'imizde de olsa, 80'imizde de olsa aynı olacak. hiç ölmeyecekmişiz gibi yaşıyoruz. hiç birimizin garantisi yok. bunu da paylaşmak istediğim için yazdım. isteyen okur, isteyen okumaz. tek bir ricam, inanan arkadaşların, arkadaşım için birfatiha okumaları. mekanı cennet olsun, biz bile allak bullak olmuşken o anda, allah ailesine sabır versin.
hangi ölüm vakitlidir sorusunu düşündüren haberdir.
her olum erken olumdur.

allah sabir versin.