bugün

Amin Maolof'un ünlü bir tiyatro eseridir.Bu eserde iki farklı ülkede yaşayan, biribirilerini ne görmüş ne de duymuş sadece birbiri hakkında söylentilerden etkilenmiş iki kişinin hikayesi anlatılır. eserde erkek dayanamaz bir kayıya biner, sevdiğini görmekte kararlıdır gider ama tam sevdiğine kavuşacakken ölüm erkeği bulur biribirlerine kavuşacakken onları ayırmak üzere olan hain ölüme haykırışları gayet ilginçtir...
(bkz: platonik aşk)
bir libretto dur.

(bkz: amin maalouf)
zordur, acını icinde yasamak kimseye belli etmeden cekmektir, sevdigini soyleyemeden icinden cıglık atmaktır, uzak oldugundan ya da imkansız gibi dusundugunuzden asık oldugunu ilahlastırıp kabuk baglayan yaranızı surekli kanatmaktır, "seni hissedemedigim her an daha guzel daha buyuk bir askla baglanıyorum" demektir.
dipnot:lakin derler ki ask karsınızdakinin prens/ prenses degil kurbaga oldugunu anlayana kadar gecen surede hissettiginizdir.***
(bkz: sensiz kalacak bu şehir)
zordur be hacım, göremezsin, sarılamazsın... en yalnız anında varılığını herşeyiyle hissedemezsin...
ama yinede güzeldir, aşkın her hali gibi.
aşkı arayışı ve bu yolda ölüme gitmeyi çok güzel anlatan etkileyici bir Amin Maalouf kitabı.
aşk için ölmeli aşk o zaman aşk sözünün yeni olmadığını kanıtlayan kitaptır. geçmişten günümüze tüm büyük aşkların sonudur, amin maalouf'un kısa fakat etkileyici oyunudur.

http://oznurdogan.com/201...rleri-clemence-ve-jaufre/
eziyet, öldüren umut, yıpranma ve gelgitler demektir.
öldürmeyen fakat süründüren olaydır. tavsiye edilmez.
zordur diyemiyorum dur zaman ekini atıp gayet zor diyorum sadece. özlersin arayamazsın, mesaj atmak istersin atamazsın dünyada kendini yapayanlız hissedersin susarsın ağlarsın hele bide eski sevgilin ise sadece anılarını hatırlarsın sanki o adam sana hç bağırmadı hiç küsmedi hiç azarlamadı gibi sadece güzel anılar gelir aklına merem bir durumdur. hele bırde onun baskasını sevdiği için seni sevemediğini anlarsan gözlerin her masada her muhabete dolar aglar gıbı olursun arkadasların bile üzülüp seninle oturup depresyona girer hocaların bile samimiysen yapma etme der bu kadarı fazla der. sonra herkesin sana birilerini ayarlama çabası var birde of o durum çok sakat zaten her farklı arkadaş ortamında yeni birileri getirilir bu bu şu şu denir sende bakarsın adama ne işin var senin burda diye zedelelenen egon maf durumda adamın salak saçma iltifatları karşısında adama sie bakışı atıp sonra kalkıp gidersin her ortamdan sonra kendini eve kaparsın sonra mı sonra gün gelir geçti sanarsın ama geçmez sadece alt taraflara atılır.bu kadar (bkz: sezen aksu) bir kırık gençlik hikayesi diye ağlayıp durursunuz yıllar sonra bile ama çkilir dert değildir.
Öyle uzaktan uzaktan hiç konuşmadan aşk mı olurmuş. uzaktan aşk yok, nil karaibrahimgil yalan.