bugün

Nereden nereye geldi güzel ülkem. Son 10-20 yılda kapanan mizah dergilerini düşünüyorum da. Gırgır, Penguen, Lombak, Lemanyak, Pişmiş Kelle, Deve, Deli, Caf Caf, Cici, Deli Dolu, Ekmek, Fermuar, Hacamat, Harakiri, Karakarga, Lama, Kemik, ve şimdi de Uykusuz.

Kapanan kağıt fabrikalarından sonra artan kağıt fiyatları ve neticesinde bir derginin 13 liraya çıktığı bir ülke. Kendi egosu altında ezilip iki büklüm olan bir iktidarın sanatçılarla birlikte mizahçılara da açtığı sayısız dava ve verilen akıl almaz maddi cezalar, sanata düşman gözüyle bakan ve kendilerine yakın, yandaş olmayan iktidarın hiçbir desteğini alamamaları. Bunları mizah dergilerinin kapanma nedenleri olarak sayabiliriz.

Ama bir de zamanın getirdiği gerçekler var.

Şöyle ki bizim öğrenciliğimizde okul kantinlerinde, öğrenci evlerinde, otobüslerde, dolmuşlarda gençlerin elinde mizah dergilerini sıklıkla görürdünüz. Şimdi ne görüyoruz. Cep telefonu. Varsa yoksa cep telefonu. Bu ilgisizlikten mizah dergileri de nasibini aldı. Çok sevdiğimiz ve methettiğimiz Z kuşağa gençlerimizin de bunda payı var ne yazık ki. Okumak, öğrenmek, araştırmak güzel ama bunların tümü avucunuza sığan bir elektronik cihazla sağlanamaz. Benden sonraki kuşağın kitap, gazete, dergi okurken sadece bu cep telefonlarını kullanacaklarını, o kağıt kokusuna , parmak uçlarının mürekkep yüzünden hiçbir zaman kararmasına, özellikle mizah dergilerini aynı anda birden çok kişinin okuyabilmesi için sayfalarının paylaşılıp değiş tokuş yapılmasının geldiği anlama, arkadaş ortamında bir karikatüre birden katıla katıla gülen arkadaşın anısına tamamen yabancı olacaklarını düşününce içim burkuluyor. Mizah dergilerinin yarattığı atmosferle oluşan birçok anıları olmayacak. Tuvalette girerken mizah dergisi aramayacaklar, masaya gelen sıcak tencereyi üstüne koyacakları bir dergi de olmayacak. Yazın dergiyi rulo yapıp sinek öldüremeyecekler ve anne babalar çocuklarına artık mizah dergisi okuyacağına dersini çalış demeyecek.

Ama işin daha da önemlisi çok büyük bir kültür de kayboluyor. Bu biraz da küresel bir sorun zaten. internet ve cep telefonları bu tip sanat dallarının tabutlarına en son çivileri çaktılar. Aksi halde iktidar değiştiğinde ortamın da değişeceğine bir inancım olurdu. Elbette yumuşayacaktır ama bundan 25 yıl öncesi gibi de asla olmayacaktır.
Genç kuşak hiçbir zaman ne kaybettiklerini anlayamayacak. Onların bilim kurgu ve gizemli konular çizen bir Galip Tekin'i hiç olmayacak, Komikaze bir anlam ifade etmeyecek, Yiğit Özgür, Erdil Yaşaroğlu, Selçuk Erdem'i olmayacak. Ben, En Kahraman Rıdvan, Avanak Avni, Muhlis Bey, Zalim Şevki, Arap Kadri, Eşek Herif , Utanmaz Adam okumuş bir kuşağın temsilcisiyim. Bu isimlerin bir şey ifade etmediği bir dolu kişi vardır aranızda. Ben sadece bizim yaşadığımız bazı hoş şeyleri sizlerin yaşayamayacağını düşününce üzülüyorum. Mesela Ebekulak bir anlam ifade etmiyor. Oysa bu zamanında Atilla Atalay'ın yazdığı çok güzel, çok anlamlı aynı zamanda çok romantik bir hikayedir. Atilla Atalay'ı da tanıyan kaç kişidir. Ama bugün Sebastian genelde "uşak" olarak algılanıyorsa ülkemde bunda Atilla Atalay'ın yarattığı Eray tiplemesinin uşağı Sebastian'ın rolü çok büyüktür.
Ah.. Ah.. Farkında olamayacak çok gencimiz olacak. Bir tarafınızın hep eksik olduğunu hissedeceksiniz ama hangi uzvunuzu kaybettiğinizi çoğu zaman bilemeyeceksiniz.
çocukluğumuz, gençliğimiz, geçmişimiz gidiyor yavaş yavaş.

o günlere olan özlemimiz, bugünlere olan öfkemize dönüşüyor artık.

yazık bu ülkede yaşayan insanlara gerçekten, bir kültür daha son buldu bu zihinlerini örümcek ağı ile kaplamış, vicdansız ve saygısız insanlar yüzünden.
karikatüre gülmek diye bir eylem kalmamıştı işin açığı, her şeyimiz video şu an (elbette bir zümreye hitap etmeyi sürdürüyordur ama işin ticari kısmını da göz önünde tutmak gerek). kitleler gırgır alma hevesi ile koşmuyor artık bayilere. sanırım tüm basılı dergilerin sonu bu olacak. bir devrin sonu.
çocukluğunu mizah dergileriyle geçirenlerin okuduğu bir mizah/karikatür dergisidir. bugünlerde sadece sahaflarda bulabilmek mümkündür. eğlendirirken düşündüren ve belki de çocuklukta anlamasak bile değerini kaybedince anlayabildiğimiz şeylerden.