bugün

tuvalet kapısının altından, oda ve banyo kapılarının deliğinden milleti dikizlemek!
askeriyede doğup büyümemden ilk kez utanmıştım. yeşil üniformalı herkesin arkadasından 'asker abiiğğğğ,asker abiğğğ' diye koşuşturudum zamanında. öyle bir ağız alışkanlığı olmuş ki bayan öğretmenime asker abi demiştim. peeh,ne zamanlarmış.
Suçu aileye atmak gibi olmasın -oldu bile- beni hiç evde yalnız bırakmamışlar, evdeyken de hiç telefonu elime almamışım. Telefon dediğim ev telefonu işte, zat-ı alim de beş yaşlarında olmalı o zamanlar. Neyse efendim gel zaman git zaman birgün evde yalnız kalmışım ve telefon çalmaya başlamış. Hayatımda hiç telefon açmamışım, dahası yaramaz bir velet değilmişim ki nasıl açıldığı konusunda bir fikrim de yokmuş. Halbuki insan arada kurcalar, çocuksun sen! Yapmamışım. O an işte korkmuşum, açamamışım çalan telefonu, açma çalışmalarımla bozarım sanmışım ve "ağlamışım". Telefon çalmayı bırakmış ama ben bırakmamışım ağlamayı. Herkes gelip de karınları ağrıyıncaya kadar bana gülene dek bırakmamışım.

işte bu da böyle bir anımdır.
sünnetçinin yıllardır herkesten sakladığım güzide organımı görmesi.
bize misafirliğe gelen bi kız vardı. aşıktım çocukluk aşkı gibi bişi işte. nese bigün bunlar yine geldi. oyun falan gırla gidiyo tabi. balerin olcaktı bu haliyle esnek hareketler yapmakta bende balet edasıyla takılmaktayım yanında. nese bi ara bu ortadan kayboldu. bende bi tuvalete gideyim dedim. * nese kapıyı bi açtım. çocukluk aşkım dediğim kız kuğu gibi sıçmakta. insan aşık olunca o halde bile güzel görüyor tabi. nese ben bi topukladım doğru annemlerin odaya dolaba girdim annemler beni buluncaya kadar çıkmadım. düşününce neden ben utandım onu bile tam çözemiyorum ama utandım işte ya.

dipnot: o kızla bugün sadece merhaba- merhaba durumundayız. ama sıçarken yakalamasaydım kesin sevgilimdi yani herhalde galiba.
kendinden 10 yaş büyük kuzeninin sana aşık olduğunu düşünüp ona kur yapmak.
bazıları hala utandırır, ondandır ki böyle bir platformda paylaşılmaz.
misafirlikte annenin görev vermesi üzerine oturma odasına gelip ''annem gitmek için hazırmış baba'' demek.

bu elçilik görevini üstlendiğimde utanırdım. çünkü ev sahibi oturun yahu oturun diye baskı yapardı, bu gitme sırrını ilk defa ben dile getirdiğim için üzerime büyük bir yük binerdi.
misafirlikte ev sahibi teyzenin kızına asılınmasıdır. *
akrabalar arasında babamdan çirkefçe, ısrarca, hunharca para istemiştim. garibimin parası yokmuş dayım vermişti bana tabi anlayıp hemen. o günden beridir babamdan para isteyemem. annemden isterim o alıp verir bana.

çocukluğumu bir yerlerde görsem belasını sikerim.
yedi sekiz yaşlarındayım. babayla film izlemenin apayrı bir keyif olduğu yıllar benim için. manisada oturuyoruz o zamanlar. babam izmire gittikçe bit pazarına uğrayıp üç beş kaset film getiriyor. bir gün yine elinde kasetlerle geldi babam. dikkatimi direk, kasetin kılıfında elinde tüfeğiyle stallone resmi olan, ilk kan çekti. ufff 'rambo'. tutturdum hemen izleyelim diye. babam işim var akşama izleriz deyip çıktı evden. o günde bize annemin misafirleri geldi. gün yapıyorlar pastalar, börekler falan geçmişler televizyonun olduğu odaya. ben durduğum yerde duramıyorum, illaa takıp bakıcam kasete göz ucuyla da olsa. girdim odaya, çıkardım kasedi, taktım video oynatıcıya. annem 'yapma etme' dedi ama ben 'anne çalışıyor mu diye bir bakıp çıkarıcam. noluurrr.' falan diye bezdirince kadını 'tamam' dedi. bastım play tuşuna başladı film. rambo falan süper heyecan ses sonda. annem 'kıs şunun sesini' diye azarı kayarken volume tuşunu aramaya yeltenmiştim ki bir anda rambo kayboldu. bambaşka bir sahne. ramboyla alakası olmayan kel bir adamla siyah kıvırcık, uzun saçlı bir kadın. problem ikisi de anadan üryan. adam kadına acımasızca, bağırtılar eşliğinde yapmadığını bırakmıyor. volume tuşuna erişemediğimden olsa gerek ses sonda. odada nereden baksanız on tane teyze şok içerisinde ağızlarındakileri yutmaya çalışmakla meşgul sağa sola bakıyorlar. annem ne yapacağını şaşırmış durumda bana kilitlenmiş vaziyette. ben ise adamın kadına yaptıklarına anlam vermeye, bu durumu hazmetmeye çalışmak istiyorum fakat annemin bakışları buna izin vermiyor ve uçarak televizyonun fişini çekiyorum. arkama bile bakmadan odadan uzaklaşıp yatağıma uzanıyor, teyzelerle bir daha karşılaşmamak umuduyla adamın kadına yaptıkların nedenini çözmeye çalışıyorum.
ilkokul 1 veya 2.sınıftım. sınıftaki kızları öpüp öpüp kaçardık arkadaşlarla birlikte ve şuan o kız arkadaşlarla geçmişi konuşmak yüzümü kızartan anlarımdan.
anasınıfında arkadaşımın annesinin poposuna tokat atmıştım *. sarışın hoş annesi vardı. ahahah şaka lan oyun oynarken yanlışlıkla olmuştu sapıklıktan değil. ama o yaşımda bile çok utanmıştım bayan gülmesine rağmen.
baba ile kavga esnasında "madem bakamayacaktın doğurmasaydın o zaman" cümlesidir. sonrası daha beter.
çok erken regl oldum. ilk zamanlar ped almaktan utanırdım. ama öyle böyle değil. markette dolanır dolanır, alamadan çıkardım. annemde alışmam için inatla beni gönderirdi. bir gün gene böyle yolladı beni. bende kurtarıcı, küçük kardeşi aldım yanıma. onla beraber gidiyoruz. eczaneden alacağız pedi. ama ben giremiyorum kapıdan, manyak gibi korkuyorum. parayı verdim buna. ben uzaklaştım. "git herhangi bir marka al gel" dedim. bu da salak, hem anlamıyor, hem de sallamıyor. aradan baya zaman geçti bu salak çıktı dışarı bağırıyor bana doğru " ablaaaaa kanatlı mı kanatsız mı?" arkamı döndüm. eve kadar bakmadım geriye.. ben koştukça bu iyice bağırıyor. rezil etmiştin beni canım kardeşim. şimdi anlatır güleriz ama o zaman küçücük kafamla utancımdan çarpıntım olurdu.
ben hiçbir zaman ağaç vb yüksek yerlere tırmanamadım sözlük. hep içimde uktedir. he üşengeçliğimden mi, yapamadığımdan mı yoksa gereksiz bulduğumdan mı bilmiyorum ama herkes tırmanırdı ben aşağıdan bakardım, utanırdım. şimdi ben tırmandım onlar aşağıda. yüksekten bakıyorum hepsine hah hah hah efektli bir gülüş yapmıyacağım tabii ki, pek alakasız olur.
gülünesidir.

hiç unutmuyorum, ilkokuldayken bi kızdan dayak yemiştim. zor yıllardı.
1,5 yaşıma kadar annemin beni emdirdiği rivayet edilir. e tabii, beni emzirmekten anneciğimin göğüsleri sarkmış olmalı ki; ben bir keresinde kendisini emmek istediğimde
artık daha fazla emmeyeyim diye olsa gerek, göğsüne yerleştirdiği halı fırçasından çok korkmuş ve saatlerce ağlamış, annemin yüzüne de on gün bakmamışım.
(bkz: bu da böyle bir anımdır)
ingilizceyi yeni öğrenmeye başladığım zamanlarda msnde kişisel ileti kısmına ingilizce şarkı sözü yazmıştım -altyazılarda 'lanet olsun' diye geçen kelime de vardı içinde- neyse üniversiteli abinin biri 'manyak mısın sen, küfür yazmışsın ne istiyorsun elinden..' felan demişti de 'ne küfürü lanet olasıca elim blablabla yazıyor..' demiştim çok bilmişlik taslayarak. bir de rezillik bu ya 'o kadar okumuşsun da boşa okumuşsun dur sana çeviri linki göndereyim de öğren.' demiştim. tüüh allah belamı verecek, aklıma geldikçe kendime lanet ediyorum.
belediyenin açtığı bok çukuruna düşmüştüm, çevreden yetişenler çıkardı. eve geldim bi kokuyorum bi kokuyorum yedik dayağı tabi paçalarımdan akıyordu o derece neyse daha fazla iğrençleşmiyeyim yemek vakti milletin. *
kızılderilicilik oynayacağız diye kandırılıp bir saat ağaca bağlı kalmıştım.
çetelere özenilen, mahalle maçları için komşu toprak sahalara gidilen bir dönemdi. hangi aklını sktiğimin ortaya attıysa bu fikri, biz de kendimize marş kibin bi şey bulalım, mahalle çetemizin(!) bi marşı olsun demiştik.

yine hangi aklını sktiğimin bulup getirdiyse, aşağıda sözlerini yazdığımız marşı uyarlamış, grupcana da bu tekerleme kabul görmüştü. (menderes caddesinde oturuyorduk hepimiz)

asmak kesmek kelle uçurmak, hırsızlıktan altın bulmak menderes caddddeeeee menderes cadddddeeee...

allahım bak yine nasıl sinir oldum. adam trt1deki ali baba ve kırk haramileri izleyip gelmiş, onu sorgusuz sualsiz grubumuza marş yapmışız. hepsini geçtim çetenin adına bak. "menderes cadde" diye çete ismi mi olur lan? adam gibi bi isim bulsaydık belki de ben şimdi en baba mafya lideri olacaktım.

menderes cadde.. hay toynağınızı skeyim sizin. menderes cadde diye olsa olsa ali ağaoğlunun yeni "konsept" projesinin ismi olur lan.
ilk-ortaokul "beden" derslerinin müfredatının vazgeçilmezi olan o iğrenç tahta kasadan taklayla öbür tarafa atlayamamak. kafayı ya kasanın köşesine toslamak ya koşarak yaklaşmışken tırsıp vazgeçmek şeklinde sınıfa rezil olmak ya da boynu kırarcasına yarım yamalak bir taklayla yan tarafa,minderin dışına paldır küldür yayılmak. ulan tam bir rezillik ve kaostu o ders. kafaya taktıkça daha bir tedirgin olur hiç atlayamazdım. bir de amuda kalkıp bacakları düz ve gergin tutup tam bir pozisyon gösterip not almak. ya anladım ki bu beden eğitimi dersleri sendrom dolu yıllar bırakmış bende spor sevgisi yerine.
ne biçim bir veledlik dönemi geçirdim bi bilseniz üzülürsünüz. 5-6 yaslarındaydım mahallede ergenler vardı porno izliyordı hep pezevenkler benide getirdi bigün izlemeye ergen dediklerim 17-18 yaslarında amk neyse ben bunu görünce kamışa su yürüyüverdi ve bu benim için daha kötü bir hal aldı. manyaklaştığımı hissettim televizyonda yada dışarda gördüğüm küçük kızlara farklı bakış açılarıyla bakıyordum anlayacağınız ondan sonra başladı sol el ızdırabım keske diyorum gitmeseydimde böyle olmasaydı.
doktorculuk oynamıştık sözlük,daha da fazlası var,ben doktor olurdum.