bugün

herkesin birbirine benzediği bir dünyada yadsınamayacak tespit.neye itiyatımız var ise onu yaşamak için kendimize köşe bucak yer ararız.kalabalıklar arasında yaşamaktan kaçtığımız ne varsa hepsi unutmak üzerine kuruludur.geçmişten kopan bir taş parçasıdır oysa unutmak.birey geçmişinde barındırdığı acı-tatlı hatıralarla yaşar,onlarla geleceğe uzanır.unutmak denen illuzyonu biz kabuğumuza çekilmek istediğimizde ortaya atarız.iki ucu açık yalandan başka bir şey değildir.ne zaman eski sevgilimi sorsalar ''unuttum'' derim ama asla unutmamışımdır.ne zaman babamdan yediğim ilk sopayı sorsalar ''unuttum'' derim ama asla unutmamışımdır...bir süre sonra köşeme çekilir de saten duvarlara bakmaya başlayınca o(unutmak) koşarak gelir.şifaen inkar ettiğim ne varsa imge olarak düşer aklıma.sadece aklıma da değil;gözlerime kalbime,bütün duyu organlarıma bulaşır bu yalan.sonra amansız bir mücadele başlar tekrar geldiği yere göndermek için ama o bütün gücüyle vurur şakağınıza,hatıralarınıza, üstüne yattığınız ne varsa karşınıza dikiverir.her yerde yanınızda taşımak zorunda kaldığınız asalak hayvandır,kanınızı sonuna kadar emer.özellikle hislerini açıkça söylemeyen insanı zihninde kurduğu yalan makinasında sobelemeye devam eder.kısacası efendim unutmak en büyük yalan,unuttum diyen insan en büyük yalancıdır.

söylenmemiş ne kadar söz varsa altında unutmak vardır.son kullanma tarihi yalana dönüşünceye kadar unutmaktır.
...unutmak en zor olan.. heleki yaşanmışlıkların hatıralarını..
söylenen sözler, paylaşılan herşey, birlikte geçen güzel günler..

bilinç altına yer eden; film şeridi gibi hızla geçen geçmişin anıları..Biraz düşününce, ne kadar çok yaşanan/paylaşılan şey varmış.. ondan başka kimim vardı ki diye fısıldıyan iç ses serzenişleri...
evet evet en Sonunda karar verdim...
unutmak yalanların en büyüğü...
zaten ben çoktan seni unutmayı unuttum...
u n u t a m a m k i...