bugün

Çocukluğuma rastladım dün sabah. Yarısı harabe görünümlü eski bir mahallenin kaldırımlarına oturmuş vaziyette. Kısacık sacları, yaşlar akan gözleri, kahverengi kadife pantolonu ve sarı bozması gömleğiyle tanıdık geldi bana.

Yitirdiklerini düşünüyor gibiydi. Tamamen yalnız bir vaziyette. Kaybettikleri ve elinde tuttukları arasında gidip geliyordu. Sık sık burun çekip iç geçiriyordu. Benim küçüklüğümün duyguları bunlar. Cebinden eski bir kumaş peçete çıkardı. Gözlerini sildi ve arkasındaki poşete uzandı.

Birden yükselen duygular gibiydi, ayağa dikildi. Ok gibi fırladı yerinden. "Abla peçete alır mısın?" diyordu ancak peçete değil de kendi umutlarını satıyor gibiydi. Kim bilir daha kaç gözyaşı döken ufaklığın gözlerini silecekti.

Köşe başında üç kişi belirdi. Bu sefer umutlandı çocuk. Yanlarına yanaştı. "Abi, abla peçete alır mısınız?" dedi. Ters ters bakan kız son derece utanç verici sözler sarfetmeye başladı. Küçük çocuk aşağılandı. "Önce kendi burnunu sil Allah'ın züğürdü lafını duyar duymaz "haklısın abla" dedi. Gözlerinden yaşlar aktı. Ve koştu ufaklık mahallenin içine doğru.

Küçüklüğüm yeniden yok oluyordu. Bu sefer izin vermeyecektim. Gittim peşinden. Soba dumanından sis ve koku bürümüş mahallede sessiz çığlıklar attı ufaklık. Yoruldu, yorgun düştü. Yavaş yürümeye başladı. Ürkekti, sürekli etrafını kontrol ediyordu. Ezilmenin verdiği his resmen yok etti onu. Kapısı kırık bir barakadan içeri girdi, yüreğinin arka odasında dolaşıyor gibiydi. Sevdiği insanlar oradaydı, morali düzeliyordu.

Bir süre sonra yırtık bir kabanla dışarı çıktı. Bir araba gördü, bekliyordu kenarda. Son umuduydu, yapıştı cama. "Abi!" dedi, "peçete vereyim." Aldırış etmedi arabadaki. Sonra ellerini cama vurmaya başladı çocuk, sabrını taşırdı içerdekinin. Yavaşca gaza bastı şoför, çocuk da onunla yola fırladı. Yola fırladı hiç düşünmeden, umutları uğruna. Ve o sırada başka bir araba çocuğa çarptı.

Çocuk anında yere düştü. Yardım etmek istedim, yola doğru yaklaştım ancak yerdeki beden sarı küllere döndü, etrafa uçuştu. işte o an farkettim ki, giden geri gelmiyor, ben çocukluğumu çoktan kaybettim.