bugün

Memleketi düşünce tarzı ileri götürmez kardeşim . Böyle sözlük kenarlarında çomarlık yaptırır. Memleketleri ileri götüren şey yaşam tarzlarıdır. Oda ancak çalışmayı hayatında yer edindirebilimiş ideal bir toplumla mümkün gözüküyor . Yoksa ideolojiyle bir alakası yok . Rusya- Amerika - Çin birbirlerinden farklı '' düşünce tarzlarıyala '' yönetilirken hepsinin süpergüç oluşu manidardir
birbirimizi skmekten vazgeçmediğimiz sürece hiçbir düşünce tarzı bizi ileriye götürmez.
ama illa bir düşünce tarzı istiyorsanız ilerici ve eğitimci bakış açısı kazanmamız lazım. memur kafasıyla günü kurtarayımla olmaz bu iş.
elin adamı marsa füze gönderiyor neden yapıyor ay başı gelsin karnım doysun diye mi çünkü bir idealleri var. heh işte bizim en büyük idealimiz maaş gelince alacağımız ayakkabı çanta.
Atatürk’ün düşünceleri ve eylemleri doğrultusunda yürümek bizi daima ileri götürecektir.
kültürel milliyetçilik, laiklik ve devletin ilimi ve bilimi önde tutması ziyadesiyle yeterlidir.
hiçbiri. iflah olmaz bu insanlar.
müslüman bireylerin kuran ekseninde islam cevabını vereceği soru.
ilimle bilim arasındaki köprüyü kurabilecek müslümanlar geliştirir ülkeyi. Hem toplumun ahlaki hemde ilm ve bilimi önde tutacaklar lazım bizlere.
acıh ve net gamalizm ile gomunizm dir. he bir de halgların gardeşligi.
Türkiye hiç bir zaman ileri gidemez. insanı aç, yobaz, görgüsüz toplumlar, üstün ırkların ayakkabı boyacılığını yapmaya mecburdur.
Ülkemi milletimi ezmek istemem ama öyle bi düşünce tarzı var mı ya ?
işini ehline yaptırmak. Her konu hakkında atıp tutanlara değil.
reis'e biatçılık.
Batıya özenmeyeceksin
Yerli mallara teşvik
Kendi kendimize yetme icraatı
Halkı ezip vergi manyağı yapmamak
Kültürümüzü diğer devletlere özendirmek.
Öncelikle dusunebilmek icin bir beyin lazim. Memleketin yarisinda yok.
atatürkçü düşünce tarzı tabiki.
Atatürkçülük.
Islami düşünce tarzı Türkiye'yi süper güç yapar.
2 seçenek vardır:

biri liberal, özgürlükçü, eğitim odaklı, demokrasi ve çağdaş normlar odaklı bir türkiye. bu türkiye nüfusundaki çeşitlilik ( ve dolayısıyla çeşitli inanışlar ve ideallar ) sebebiyle asla yürümeyecektir. her gelenin diğerini korkudan baskı altına almasından sebep bu ikilemde liberal, özgürlükçü ve demokratik bir zeminden ve buna dayalı ilerlemeden söz edilmesi pek de mümkün değil.

bir diğer seçenek ise - bugün tayyip erdoğan'ın yaptığı gibi - çeşitli şeylere göz yummak suretiyle daha lider bazlı, hızlı karar alınabilen, istikrar odaklı, kontrol ve denge mekanizmaları zayıf, iktidarı güçlü bir türkiye. tıpkı putin rusya'sı gibi.

bana ikinci seçenek daha gerçekçi geliyor.
hiç bir politik görüşe takılmadan ve insanları inançları/inançsızlıkları/tercihleri konusunda incelemeyi bırakıp bilime odaklanmalıyız. akla ve eğitime odaklı düşünce tarzına odaklanmalıyız. bırakın dini eğitimi/terbiyeyi aile versin, siz ahlaksızlığın faturasını kesin devlet olarak adilce. çok net, her harcamadan kısılıp, eğitime odaklanıyoruz arkadaşlar, eğitim bütçesini 20 katına çıkarıyoruz ve sistemi tamamen değiştiriyoruz desinler bakalım neler oluyor.
Küfretmeyen insanı küfrettirecekler; okulun bahçesinde müdür, müdür yardımcısı, bir sürü kasım kasım kasılıp önemli bir iş yaptıklarını sanan öğretmen toplaşmış 10-14 yaş ortaokul öğrencilerinin pantalonları ile okul pantalonu arasındaki ton uyumsuzluklarını tespit edip, uymayanı gönderiyorlar. Manzara beni yıllar öncesine götürdü. Anasını satayım, o zamandan bu yana hiç bir ilerleme kaydetmedik. Öğrencinin boğazına kadar fermuarlı okul ceketini sınıfta açıp içine ne giydiğine bakıyorlar. Diğer taraftan kırmızı montunun kapüşonunu kafasından derste bile çıkarmayan liseli öğretmeni kucaklıyor. Öğretmenler nanay, öğrenciler nanay, öğretilen şey 3 ay boyunca hadi bir şeyler tasarlayın diyen teknoloji tasarım dersi bilgileri. Ne kadar havalı bir ders ismi değil mi, içi boş ve vakit çalan bir ders. O kadar önemli yaş aralığında her an değerli iken boşa geçen saatler aylara tekabül ediyor.

Yüksek bütçeli bilimsel eğitime bir an önce geçilmezse geride kalışımız aynı hızda değil, artarak devam edecek. Buna bir de tonla iç ve dış meseleyi ekleyin.
devrimcilik. sabit kafayla hiçbir şey olmaz.
ne yapılırsa yapılsın bu ülkenin iç dinamiğinde mücadele edilmeli ve kendi cehaletini kendi yenmeli. toplama ideolojilerle bu işler yürümüyor. bizim insanımız neden yeni bir ideoloji ortaya koyup kendi ülkesinin gerçekliği içinde bunu çözmesin?
sonuçta bir kültürün tutunabilmesi de süreç ister. siz toplama yasaları bir anda üsten aşağı toplama empoze ederseniz alt kültür olmadığı için halkın onun benimsemesi asla mümkün olmayacaktır. halk kademe kademe dönüştürülsün, zaten halk aptaldır ne verirsen onu yer ve bilinçlendirmezsen asla kendi başına ne bir çözüm üretir ne de var olduğunu durumun farkına varıp harekete geçer. bunları örgütleyecek bilinç de aydın bir sınıfta olmalı ve o aydınlar artık neyi uygun görüyorsa halka bunu sindireceği şekilde uygulatmalı.
ha bunu kim yapar bilemem ancak birileri yapmalı, aksi halde ucube bir ülke olma yolunda hızla ilerliyoruz, ne geride sabitiz ne ilerimiz belli, öyle günü kurtarmaya çalışıyoruz gibi durum var. neden benim ülkem diğer ülkelere rol model olacak atımlılar yapmasın?
bir kere de kendi öz ideolojimizi geliştirip toplama ideolojiler yerine kendi içimizden yükselelim. kendi rönesansımızı da kendimiz yapalım, reformu da kendimiz yapalım, sanayi devrimizi de kendimiz yapalım.
lanet olsun içimde bu sevgiye.
Atatürk ilkeleri tam uygulanabilse, tam yeterli olacaktır ama kimse farkında değil. Herkes, kendisini kurtarmanın peşinde. Doğru olan bu değildir. Bu tür insanlar sadece kendisine kazanç sağlar. Doğru olan ise, kişinin sadece kendisini düşünmesi değil. Bir ulusu, milleti, vatanı düşünmesidir.
Saygi saygi saygi.

Herkes birbirine saygi gosterip kendininkini kabullendirmeye calismadigi an bu ulke ilerleyecek.
Bir kesim bir kesimi kucuk gormedigi zaman, bir kesim bir kesimi yaftalamadigi zaman bu ulke ilerleyecek.
Emin Çapayı bir dinleyin derim.
Tek bir düşünce üstünde toplanmama ideolojisi.