bugün

Özgür düşünce ve beyinlerin yapabileceği ilerlemenin yapılamaması sonucudur.

Edit: Şimdi mevzuyu islam'a getirecek olanlar olabileceğini düşündüğüm için aklıma gelen bir kaç Hadiside kaynağıyla paylaşmak istedim:
"ilim Çin'de bile olsa, gidiniz, alınız, tahsil ediniz."(Beyhaki, Şuabu'l-iman, Beyrut, II/254)

"Kadın ve erkek her Müslüman'a ilim öğrenmek farzdır." (ibn Mace, Mukaddime, 17)
ulan biz otobüste ilerleyemeyen bir milletiz, bilimde nasıl ilerleyeceğiz?

(bkz: ilerleyelim)
(bkz: otosübüsn arkası da aynı yere gidiyor)
Etek boyuyla, çocuklara çığlık atmanın öğretilmemesiyle uğraşıldığından ilerleme beklenemez.
(bkz: hayvanat bahçesi müdürünü tübitaka başkan yapmak)
ne dinle, ne okulla, ne parayla alakası olandır. gençlerimizin tembelliği hayat tarzı belirlerken idollerini americanizor tiplerden veya bizdeki kolpa sanatçılardan alma gayretinden mütevellit, tv ve net bağımlısı konuşma özürlü insanın, sıfır yönlendirme ile emolaşması sürecidir. baba ne kadar bilimseldi, oğlundan kızından ne bekliyosun.
Bu çalışmayla alakalı bizim halkımız yatmaya meyilli. Bazıları dini suçluyor ulan onuda tam yapamıyorsunuz ki.
--spoiler--
ahirette matematikten sormayacaklar.
--spoiler--

Şu söz her şeyi anlatıyor.
din sanarak kullanılan afyondur. sorgulamayı sıkıntı olarak görmektir.

düşün düşün boktur işin demektir.

tekrar ayağa kalkmak için bir kıyamet(savaş vb.) lazımdır.

(bkz: cumhuriyetin ilanı) sonrasında hızlı bir gelişme olmuş ve sonrasında tekrar gerileme başlamıştır.
din nedeniyle diyecekler olacaktır fakat o yüzden değildir. biraz çalıştırın şu kafanızın içindekini geniş pencereden görün. ailelerin çocukların üzerinde olan baskıcı, fazla koruyucu yetiştirme hali yüzünden ne kadar büyürlerse büyüsünler kendi başlarına rahat bir şekilde karar almalarını sağlayamamasına neden oluyor.

ailelerin bu yetiştirme tarzı ve çocuk psikolojisine bilmeden yetiştirmeye çalışmaları bu sonucu doğruyor. fakat tek neden bu değil. okullardaki eğitim ve deri işleme olanakları yetersiz. bu nedenle de çocuk buradan da bir eğitim alamıyor haliyle tek bir şey kalıyor kendi araştırmacılığı.

fakat orada da sorun kendi dilinde yeterli materyal bulunmaması daha açı bir şekilde araştırmaya teşvik edici ve bilgi verici kaynak sıkıntısı. sonuçta da bunlar birleşince ilerleme adına bir şey kaydedilmesi mümkün olmuyor. bir şekilde yapanlar ise bilime önem verilmemesinden dolayı başka ülkelere gidiyor ve beyin göçü dediğimiz olay olmuş oluyor.
bilimi dine başörtüsüne bağlayan dangalaklara, sen ışınlanmayı icat ettin de sana niye icat ettin diyen mi oldu dedirten sorunsal.
bakkallar benim zamanımda torpil satsaydı ben ordan alıp yürürdüm. lakin kader...

tanım: türkiye nin bilimde geri olma durumu.
iki grup insan yüzündendir:

1) batıyı şeklen taklitten pek de öteye gidemeyen mustafa kemal ve onun takipçileri (şapka giydik, latin harflerine geçtik, başörtüsünü yasakladık ama avrupa'yı yakalayamadık)
2) dünyadaki gelişmelerden haberi olmayan, miskin ve tembelleşmiş islami kesim (medreselerde öğretilen şeyler 200-300 yıllık ezberlerden başka bir şey değildi).
En iyi türk bilim adamlarının yurt dışında çalışıyor olması olabilir.
(bkz: bir rahat bırakmadılar ki uzaya mekik fırlatalım)
sigortasız çalışan bilim adamları yüzündendir. *
(bkz: siz uzaya çıktınızda mekiğiniz türbana mı takıldı)
yobazlar sebebiyledir. geçmişte de böyleydi, şimdide böyle, halk yobazlara yüz vermeye devam ettiği sürece de böyle kalacak...
icat çıkarma diyen anneler yüzündendir.
--spoiler--
Geçtiğimiz gün otobüs beklerken aklıma bir soru takıldı. ''Sizce Türkiye'de bilim neden ilerlemiyor?'' diye sordum duraktakilere. Kimseden çıt çıkmadı. Bir kez daha sordum. Yine cevap gelmedi. Anladım ki insanların bu konuda en ufak bir fikri yok. Oturup ülkemizde bilimin önünde ne gibi engeller var, onları yazdım.

1- Coğrafi koşullar: Kabul etmeliyiz ki Türkiye engebeli bir coğrafyaya sahip. Gün içinde habire yokuş inip çıkıyoruz. Düşünün ki laboratuvar evinizden daha yukarılarda bir yerde. Oraya gitmek için o bayırı çıkmak zorundasın. Pek çoğumuz böyle bir durumda ''Amaan kim çıkacak o yokuşu, bugün de bilim yapmayıvereyim!''der. Oysa ki bir Hollandalı evinden laboratuvara koşarak gider çünkü yol dümdüzdür. Düz ülkede herkes bilim yapar.

2- Kıskanç kadınlar: Maalesef Türk kadınının kıskanç yapısı da bilimin önünde engeldir. Geçtiğimiz günlerde bilimsel bir araştırma için laboratuara kapanayım dedim, kız arkadaşım burnumdan getirdi. Ben tam deney tüplerini ısıtırken habire telefon çalıyor, mesajlar geliyor ''Nerdesin sen?'' diye. En sonunda lanet olsun deyip deney tüplerini kırdım.

Deneyin ortasında insan rahatsız edilir mi? Arşimet suyun kaldırma kuvvetini bulurken içeri biri girseydi ne olurdu hiç düşündünüz mü? Ben söyleyeyim, rezil olurdu. Çünkü banyodaydı. Bugün gemiler suyun üstünde batma korkusu olmadan gönül rahatlığıyla yüzüyorsa bunda Arşimet'in bizlere aşıladığı güven var.

3- Kılık kıyafetine dikkat etmeyen öğrenciler: Bu öğrenciler akademisyen ve bilim insanlarının vaktini çalmaktadır. Pek çok bilim insanı buluş yapmak yerine kampus kapısında bu öğrencilerin içeri girmesine engel olmak, hatta onları kameraya çekmekle meşgul. Yazık değil mi o bilim insanlarına? Bu öğrenciler derhal kıyafetlerine çekidüzen vermeli.

4- Bilim insanlarının maaşları çok yüksek: Bugün bir akademisyen maaşı bin 500-2 bin liradan başlıyor. Siz onlara bu kadar para verirseniz har vurup harman savururlar. Bence hiç maaş verilmemeli. ''Buluşu getir parayı götür'', ''Üç buluş yapana aylık akbil bedava'' gibi kampanyalar bilim insanlarını gayrete getirecektir. Neymiş, kendilerini geliştirmek, Batı''daki gelişmeleri takip etmeleri için paraya ihtiyaçları varmış... Ne gerek var ki? Neyini takip edeceksin, adamlar aşmış diyorum.

5- Batı'nın acayip ilerlemesi: Batı son 200 yılda çok fazla ilerledi. Öyle böyle değil, aşırı ilerledi. Bir yerde durur dedik, hayır, gene ilerledi. Tam bir tur bindirme söz konusu. insanın ister istemez şevki kırılıyor. Biraz müsaade etseler, şöyle bir 5-10 yıl hiçbir şey yapmadan bekleseler olmaz mıydı? Maalesef bu vicdan Batılılarda yok. Oysa ki biz onları tam 500 yıl bekledik. Tabii çok ilerleyince anlamsız mevzulara yüklenmeye başladılar. Son olarak Batılı bilim adamlarının ışık hızını geçmeye çalıştıklarını okudum. Sizce de biraz abartmadınız mı? Işık hızı neyinize yetmiyor anlamış değilim. Bir yere mi yetişeceksiniz? Işık hızı bence gayet iyi. Büyüklerimiz bize aza kanaat etmeyi öğretti. Bence siz de yetinmeyi bilmelisiniz.

6- iklim koşulları: iskandinav ülkelerinin gelişmiş olması soğuk iklimle alakalı. Onlar şu an serin serin otururken burada kavurucu bir sıcak var. Bu sıcakta insanın bilim yapası gelmiyor ki... Deney için tüp ısıtsan ''Kapat la şunu'' derler. Norveçli bilim adamı açıyor laboratuvarın pencerelerini, iki taraftan esiyor efil efil. O ortamda herkes bilim yapar. Biz burada pencereyi açtığımızda içeri adeta alev giriyor. 10 yıllık AKP iktidarında sıcakların arttığını da not düşmek lazım. Yoksa unuturuz. Benim böyle bazen aklıma bir şey geliyor, bir yere not etmeyince hop aklımdan çıkıveriyor. AKP öncesi yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı geçen bir ülkeyken artık yazları ateş gibi yanan bir iklime savrulduk. Sokakta deve görsem şaşırmayacağım. Gittikçe Ortadoğu ülkelerine benzediğimizin farkındayızdır umarım. Buna sessiz kalamayız, Türkiye Katar olmayacak!
--spoiler--

http://haber.stargazete.c...n-ilerlemiyor/yazi-611298
bilimde neden ilerleyemiyoruz sorusuna cevap vermek için durumu tanımlamamız gerekli.

bilim kayıtlı bilim demektir.

ama bizim algımız ne yazık ki böyle değil. bakın çevrenizdeki bilimle uğraşan insanlara hemen hemen hepsi size bilim tepeden tırnağa çıkar üzerine kurulu olan bir kurum olduğunu söyleyip, bilim kurumları, kendi çıkarları için savaşır sürekli olduğunu da ekleyeceklerdir.

kendini önemli ve vazgeçilmez kılmak, kendi ortaya koyduğu gerçeklik biçiminin dışındaki gerçeklik biçimlerini saçmalık olarak göstermek için savaşıp durucağını da eklemekten geri durmayan bilimle uğraşan kişiler, bilimin bu yönü tıpatıp dine benzemeye başladığını söylerler.

peki gerçekten bilim bu mudur?

bilim nihai amacı açıklamaktır.

konuya bu noktadan yaklaşmak istememin sebebi, bilim ne işe yarar sorusunu sormanın ne kadar gerektiği üzerine düşünmek gerektiğidir. dolandırmadan şu şekilde anlatmak istersem; esas mesele, bilim ve teknik arasındaki basit farkı ayırt edemeyen algının içine hapsolduğu kafes ve bu kafesin içinden cahilce ve aptalca ukalalık edebilecek haddi kendinde bulan kıt zekanın ürettiği hakim görüştür...
zamanında anlaşılamamış bir yazı için;
(bkz: #6913059)
bir araştırma şirketinin ülkemiz üniversite öğrencileri arasında yaptığı ankette "teknolojinin evrimi nedir?" şeklinde bir soru var. cevap seçenekleri yanında kişisel görüşlerin de eklenbildiği soru için dikkat çekici, benzer yorumlar var.
"yine mi evrim?", "neden gelişme değil de evrim?", "evrim ne ya?" şeklinde başlayan yorumların ortak paydası evrime yapılan vurgu olduğuna göre bilimin yuvası üniversitelerimizde dahi bilime, bilimselliğe bakış açısından daha çok fırın ekmek yememiz gerektiğini gözler önüne sermiyor mu? sizce de?
genel kapsam olarak lütfen ; (bkz: türkiyenin ilerleyememesi)
türkiye'de bilime önem verilmemesinden kaynaklanır. millet evde oturup anca dizi izlesin ya da internette farmville oynasın biz böylece bilimde ilerleriz.
(bkz: beyin göçü)