bugün

babanın, kız kısmı okumaz! hükmüyle ilkokuldan sonra okuldan ayrılmaktır.
başlık parası için mal misali hiç tanımadığınız birine satılmaktır.
evlenmeden önce aile için, evlendikten sonra koca için namus olmaktır.
sadece temizlik ve yemek işleri için ücretsiz bir işçi olmaktır.
anne olmak, erkekten daha çok sorumluluk yüklenmektir.
üstüne kuma getirilmesi ve buna mecbur bırakılmaktır.
sefalet ya da şiddet de görsen çocukların için alttan almaktır.
genellemeye vurulduğunda bu sayılanların oranı elbette ki çoğunlukta değil.ama göz ardı edilebilecek kadar da az değil.
kısacası türkiye de kadın olmak zor.
2011 e gelindiğinde 80lere göre iş gücüne katılım oranı yarıya düşmektir. Yani 15 yıl öncesine göre ekonomik olarak haliyle zihinsel olarak da daha fazla bağımlı hale gelmektir.

Bununla beraber zihinsel bağımlılığın bağımsızlık gibi yutturulmasıdır da. nereden çıktığı belli olmayan bir örtünme şeklini ve haliyle hayat bağımsızlık olarak sana gösterilmesidir.

Yobaz zekaların aşıladıklarından sonra MOdern! zekalıların aşıladıklarına da maruz kalmaktır. Kabaca tabirle kadınlar çiçektir su ister geyiğini yutmak, sözde zerafet, sözde seçkinlik için kapitalist tüketime kaymak ve yine bağımlı olmaktır.

Vicky christina barcelona veya Issız adam gibi kadın düşmanı filmleri izleyip beğenmektir aynı zamanda.

üniversite vs için evlerinden memleketlerinden ayrılmamışların da yani babalarının kanatlarının altından ayrılmamışların ev kurup hayatın gerçek zorluklarıyla karşılaşmamışların da 30 yaşına yaklaşsalar da çoğunlukla 20 yaşındaki gibi davranmasıdır, hayata bakışlarının değişmemesidir. Düşünün bir de bunların lise mezunları var.

Kısacası neden böyle bir bilince sahip olmuşlardır bilemem ama kendi kendinin düşmanı olmaktır türkiye'de kadın olmak.

Ama tabi istisnai durumlar da çok vardır özgürlük! kavramını gerçekten içselleştirmiş, birey olmayı başarabilmiş, kapitalizmin veya yobazlığın kölesi olmamış, Mustafa Kemal'in Türk Kadınları olabilmeyi becermiş.

Onlar ise her daim saygıya layıktır.

Bununla beraber bu istisnaların içerisinde Anadolu'nun gerçek köy kültürü içerisinde sayıları giderek azalsa da varlığını devam ettiren köylü kadınları vardır ki onların yeri apayrıdır. Modern manada özgürlük kavramına giremeseler de ekmeklerini topraktan çıkartıp ailenin gerçek reisi olmalarından ürettikleri ve yönettikleri için saygıya değerdirler.
malesef ki malesef nerede yaşadığınıza göre değişen olaydır .
acı olan durum budur ki , insanlar koca bir ülkede , ancak "mahalle baskısı" adı verilen
bir yurt gerçeği altında yaşamaktadır .
tabikide istenen ideal şartlarda , kadınlarımızın her yerde istediği kadar
hür yaşayabilmesidir .
yaşayabilsinki artık tecavüz , taciz vb. haberler olmasın .
toplumun temel tabularından birisi olan cinselliğin , bireylerin genel mantığını
etkilemesinin azalması ve kadına bakış açılarının değişmesi ile değişebilecek olması umulur.
hangi yörede yaşandığına göre değişiklik gösterir. doğuda kadınların hangi şartlarda yaşadığını görüyoruz. erkekler kahvede, kadınlar tarlada. sırtlarında da bir çocukla. töre cinayetlerine ne demeli? o namusu kirletenlerin sırtı sıvazlanır ama güldünya'lar tek bir kurşunla giderler. ünzile'ler daha çocuk yaşta babası yaşındaki adamlara satılır bir kaç koyun karşılığında. bunlar halen yaşanan şeyler bu ülkede. siz daha ilerlemeden bahsedip durun.
herkesin yüzüne gülersen adın birşeylere çıkar,yüzünü asarsan burnu havada,kasıntı olursun çünkü türkiyede kadınsın (Can Dündar).
kimi zaman töre cinayetine kurban gitmektir,
kimi zaman töre yüzünden zorla evlendirilmek..
ücret biçilip reklam malzemesi olmaktir (buna izin veren kadinlardir)
para ile alinip satilan bir "mal" olmaktir.
kiz oldugu, evde olmasi gerektigi dusuncesiyle babasi tarafindan ilkokula gonderilmemektir bazen..
cocugu olmadigi icin kocasi tarafindan aldatilmaktir,
kadin pesinde olan kocasi tarafindan terkedilip, kaderiyle bas basa birakilmaktir,
cocuklari icin, el alemin pisligini temizlemek zorunda kalmaktir,
kimi erkege gore zevk araci olmaktan baska birsey degildir,
kimisine gore de evin hizmetcisi! olmaktir,
her zaman erkegin ismiyle anilmaktir; recep'in karisi, hakan'in ablasi, murat'in kardesi..
sahsizyetsiz olmaktir,
kendisine maddi deger bicildigi, onun da izin verdigi icin hic bir degeri olmamaktir,
makyaj yapip bazi dikkat cekici yerlerini gostermeden ise alinamamaktir,
kilik kiyafet, egitim, calisma ozgurlugu olmayandir...
tecavuze ugramaktir,
tecavuze ugradiktan sonra namussuz gozuyle bakilmaktir,
sonrasinda belki bi kosede cesedinin bulunmasi, belki ortada cesedinin dahi birakilmamasidir; kesilip dogranmaktir.
gucu kadinlara siddet uygulamaya yeten zavalli erkeklerin emeginin sonucu, yuzu gozu mor dolasmaktir.
"ben bilmem, beyim bilir" demektir her daim.
korkmaktir belki..
cahil olmaktir, turkiyede kadin olmak!..
nasil bir mucevher oldugunu bilmemektir, kendi kiymetini bilmemek...
zulmu kabullenmektir...
fedakar olmaktir. kocasina sirf evladi icin katlanan bir suru kadin taniyorum.
butun bunlardan sonra bir gune sahip olmaktir; "kadinlar gunu"
Kimi der ki kadın, uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın, yeşil bir harman yerinde dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir. Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran.
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.
O benim kollarım, bacaklarım. Yavrum, annem, karım, kız kardeşim hayat arkadaşımdır.

nazim hikmet
hiçbir zaman onun da bir "namus" inancı olduğunu kabullenmeksizin o namusu koruma vazifesini bir erkeğe yüklemektir...
başın kapalı ise örümcek kafalı olmak, başın açık ve mini etek giyiyorsan orospu olmaktır!..
tüm dünya kadınlarına nazaran daha delikanlı,anaç,samimi,muhafazakar,asi olmak..
eski ataların söylemi;erkek gibi kadınlara''daşşaklı kadın''derlerdi
ırak'ta türkmen olmak gidir zordur sıkıntılıdır.
gerçekten zordur, hanzoları, abazaları, manyakları saymassak geriye kalan piç takımı ile beraber kadınların yaşam alanı çok dardır.
doğuşundan ölümüne kadar her haraketi sınırlı olan. tabi diğerleri saymıyorum onlar kopuk yaşayanlar etrafında sadece erkek olan ve zamanını onların verdikleriyle geçinenler. bir de güzelse uzun süre bu erkekler tarından bakılabilir. tabi güzellik bitince yine sefilsin...
yanındaki adamla eş değer durumdur.

ne kadar adamsa o kişi, o kadar kadınsındır...

yerin dibine batırmaya çalışan, yerin dibine kendi yanına çekmeğe çalışıyordur.

göğe yükselten, kendi yanına göğe yükseltiyordur.

türkiye'de erkek olmakla doğru orantılıdır.

kadın erkeğinin yolunu iz bilir, öz bilir... yolunu bulamayan, şaşıran erkek ise kadına mal eder, kadını ziyan eder.
evinin dışında hiçbir yerde rahatlıkla buz parmak adlı dondurmayı yiyememektir.**
tek has avantajı askerlik yapmamak olan statüdür.
toplumun dayattığı kadınlık statüsünün rollerine uyup bir kaç sözde "avantaj" elde edilebilir. ama bu, "insan olmak"tan gelen temel yaşam, söz, kendi bedenini kullanma vb. haklardan eşit düzeyde yararlanmayı asla getirmez. söz ettiğim o sözde avantajları elde edip ikinci sınıf konumuna mıhlanmaktansa, insan olmanın getirdiği hakları talep eden kadınlara ödetilen bedeller de sayısızdır/can yakıcıdır.
mars'ta su olmak gibidir.renksiz, kokusuz, tatsız.
herşeyden şikayet etmeye müsait olmak demektir. hatta bazen direk bunu yapmaktır.
en kolay şeydir. her zor işi erkek yapar, en güç durumlarla burun buruna kalır, en tehlikeli işlerden falan para kazanan hep erkektir. ama kadın yer içer doğurur sonra bir de bıdı bıdı yapar. işte nankörlük...
etraftaki bir çok insanimsiyla insanca yaşamaya çalişma çabası.
diz üzerinden biraz yukarıda olan etek boyu nedeniyle ''kaşar'' tabiriyle fütursuzca damgalanabilmektir.
bazen "ana, yar" diye yüceltilmek, bazen de herkes tarafından küfre maruz kalmaktır.
taciz, tecavüz bile olsa "ailenin namusu" diyerek suçlanmaktır, cezalandırılmaktır.
cinsel tacize, yol ortasında tekme tokat dövülmeye, boşanmak isteyince cinayete kurban gitme potansiyeline sahip olmak, üstelik bunları yapanların yanına kar kalacağı bir hukuk anlayışına sahip ülkede yaşamak demektir.
seçme hakkım olsa, istanbul'a rağmen olmazdım. he bir de türkiye'de kadın olamazsınız, ancak "bağyan"! olabilirsiniz. yalnız ve güzel ülkemde "kadın" olmak (çok) ayıp birşeydir.
türkiyede kadın olmak çok zordur efendim.sevse orospu, öpse orospu, sarılsa orospu, sevişse orospu. bu zorluğun üstesinden gelerek hayatlarına devam ettikleri için ödül vermek lazım her birine.
güncel Önemli Başlıklar