bugün

adalet bakanının açıklamasını seyredene kadar bu yazıyı yazıp yazmama konusunda kararsızdım. bakan hakim ve savcıların marjinal görüşlere itibar etmediğini söyleyince tepem attı. marjinal görüş dediği nedir? hsyk'da adalet bakanlığının hiçbir etkisinin olmamasını istemek. evet bu marjinal görüş dün kaybetti. hsyk üyeliğinin tamamına adalet bakanlığının desteklediği adaylar seçildi. başlıkta da belirttiğim gibi türkiye'nin bir parti devleti haline getirilmesinin bütün aşamaları tamamlanmış oldu. parti devletinden kasıt bir partinin ülkedeki bütün kuvvetleri elinde toplamasıdır ve bütün dünyada bu sistemin adı bellidir: faşizm. hiç kimse ülkenin şu anda 1930'ların italya ve almanyasından farklı olduğunu söyleyemez. yürütme, yasama ve yargı bir ülkedeki üç kuvvettir ve birbirinden bağımsız olmalıdır. ama şimdi kim bu üç kuvvetin akp'nin kontrolü dışında olduğunu iddia edebilir. dördüncü kuvvet denilen medyadan hiç bahsetmeye gerek yok. daha dün bir başka gazetede en şiddetli hükümet muhalifi olan yiğit bulut bugün akp'nin en az 10 sene daha iktidar olacağını söylüyor. bırakın ülkenin en önemli kuvvetlerini bilmem ne ilinin bilmem ne ilçesinin tarım müdürünü bile kendi seçmek isteyen bir parti var karşımızda. bu partinin teşkilatları ilçe pancar kooperatiflerinden tutun şoförler ve otomobilciler odası seçimlerinde bile kendi destekleri adamların seçilmesini istiyorlar. sözlükte bile tetikçileri var. akp'ye yaptığımız en ufak bir eleştiriyi bile hemen bertaraf etme peşindeler. bizim şuradan yazacaklarımızla hükümeti devireceğimizi sanan kraldan çok kralcılar bunlar. yine eksileyeceklerdir giriş bölümünü okur okumaz. olsun zaten onları cididye aldığım yok. recep tayyip erdoğan memlekette kendisinden habersiz kuş bile uçurtmayacak neredeyse. bu hükümet döneminde ilk defa yandaş sendika ortaya çıktı. çünkü memuriyette terfi için bu sendikadan olmak gerekiyor. sendika da sendika olsa. referandumda evet çıkması için çalıştıklarının onda biri kadar memur haklarını savunmadılar. sendikanın öğretmen kolundakiler 'nikah masasında bile bu kadar iştahla evet dememiştik' diyebilecek kadar seviyesizleşti. akp öncesinde imamlarda bile en çok üyeye sahip değillerken şimdi tek tek bütün kolları ele geçiriyorlar. yahu koskoca adamlar öğretmen olduğu halde işsiz kalan kızı ücretli öğretmenlik yapsında 400-500 lira kazansın diye akp ilçe başkanının peşinde koşturur hale geldi. malum cemaatin dershane hocaları polis olmak isteyenler bizimle iyi geçinsin diyorlar utanmadan. bir de sekiz ay sonra seçim varmış. bence hiç gerek yok milyonlarca lira masraf yapmaya. seçimin sonucu şimdiden belli nasıl olsa. buraya not düşelim. akp %45-46, chp % 25-26, mhp %13-15, bdp %8-9 (bağımsızlarla girerlerse 30 milletvekili) demokrasi hani farklı partilerin yönetime gelme ihtimali olduğu rejimdi. bugün türkiye'de akp'den başka bir partinin seçim kazanma ihtimali var mı? şimdiye kadar yazmadığım kadar uzun yazdığımın farkındayım. ulan iktidar yandaşı gazetenin karikatüristi bile her gün muhalefeti eleştiriyor. hiç mi iktidarın eleştirilecek tarafı olmaz. neden kimse türkiye bugün neden buğday ithal eden bir ülke oldu diye sormuyor. ortadoğu'nun en fazla canlı hayvan üreticisi olan türkiye bugün ithal et getiriyor be. 10 milyon insan sigortasız çalışıyor bu memlekette. üniversite mezunlarının bile çoğu asgari ücretle hatta sigortasız çalışmaya hazır aziz vatanda. bu kadar probleme rağmen hala tek parti iktidarı yerinden oynatılamıyor bile. vel hasıl-ı kelam türkiye artık bir parti devleti olmuştur ve uzun zaman böyle kalacak gibi görünmektedir.
ne yazık ki dogru bir tespit. statüko devletinden parti devletine dönüştük. bir deneyelim bakalım acımı tatlımı ona göre kararımızı veririz. bu arada bir 30-40 yıl daha geçer.