bugün

çıkan haberlere göre 15-16 ocakta ajaxla açılacakmış. ajax ağır olmaz mı; tavşanlı linyit spor la açaydık stadı; belki yenerdik; hı olma mı la adnan...
şayet açılış törenini müteakiben ajax ile karşılaşılacaksa bazı kehanetlerin gerçekleşeceğinin resmidir.
(bkz: türk telekom arena daki ilk maçta gs nin yenilmesi)
real madrid ve barcelona'ya yapılan tekliflerin yoğunluktan dolayı(!) reddedilmesi sebebiyle, ajax maçı ile yapılacak açılıştır.
ajax kim la. dogru durust bi takım bulamamışlar mı ? Yok barcelona real madrid yogunmuş. Oda çok büyük bir yalan.
açılış konuşması sırasında başbakan tayyip erdoğan'ın muhtemelen ıslıklanacağı tören. yerinde olsam gitmezdim bile. tüm bürokratik engelleri ortadan kaldır, açılışa gittiğinde kaymağı yiyecek olan kesim seni ıslıklasın. galatasaray taraftarının bu yönünü sevmiyorum.

edit: galatasaray taraftarıyım.
özel davetiyem olmasına rağmen gitmeyeceğim halı saha açılışı.
gitmek için afedersiniz götümü satmaya hazır olduğum maç.
özel davetiyem olsa ah ah...
doğru tahminde bulunduğum açılış töreni. futboldan, gösterilerden çok siyasetin konuşulduğu açılış oldu.
ak parti gösterisine dönüşen açılış. neyse taraftar koyun değilmiş aslanmış.

not: galatasaraylı değilim
tek kelimeyle sıçmıştır.
aslanların kimseye boyun eğmeyeceğini gösteren törendir.
edit: http://sikintiyok.wordpre...2011/01/17/sadakakulturu/ sitesindeki yazımdır.

hangi yıldı bilmiyorum? bir öss birincisi-sanırım gs lisesi’nden mezundu- “bu başarı için kendime teşekkür ediyorum, ben çalıştım, ben kazandım.” dediği için insanlar tarafından kınanmıştı. nasıl diyebilirdi ki? ona yardım eden annesi, babası vardı. dershane hocaları para kazanma amaçlı ona yardım etmemişlerdi, onu öss birincisi yapınca tamamen duygusal(!) nedenlerden dolayı mutlu oluyorlardı. peki ya çevresindeki insanlar: onlar olmasaydı kötü yola düşmez miydi bu çocuk?
eskiden beri, kamuoyu vicdanımız bu mantıkla işledi. ortada iyi bir şey varsa, hep allah birilerinden razı oluyordu. nasıl, bir öss birincisinden, dershane hocalarının görevini yapmasından dolayı bir ayrı teşekkür bekleniyorsa, aynı şekilde görev sonucunda yapılan bir çok şey konusunda da teşekkür etmemek adeta küfür etmekle eşdeğer göründü.
fakat, bu her zaman toplumsal olarak ya da hiyerarşik olarak üstte olanların beklentilerini karşılamak için gerçekleştirildi. mesela; hiçbir zaman mahalleliler bir araya gelip; mahallenin çöpçüsü sokakları çok güzel temizliyor diye ona bir teşekkür etmezler. orduevindeki bir barmen, kolanın gazını kaçırmadan kapağını açtı diye kalabalık bir güruh tarafından da alkışlanmaz.
hep böyledir: eğer toplumun alt kesimlerindeyseniz, siz işinizi en düzgün şekilde yapıyor olsanız bile teşekkürünüzü almazsınız. eğer daha üstlerdeyseniz, genellikle kötü işler yapıyor olsanız bile, yaptığınız her işten övgüyle dolu teşekkürler almak zorunluluğu vardır. çünkü o üst kesimlerin yaptığı işler, her zaman halka mal oluyordur. bunun içinde: sizin için yaptım, ben olmasam siz bir hiçtiniz bakış açısı yatar.
bunu özellikle politikada görürüz. mesela, halkı fakir bırakan politikaların onaylayıcısı insanlar; halkın karnı doyurmak için yapmak zorunda oldukları sosyal yardımları bir lütufmuş gibi sunarlar. o dakikadan sonra, o bölgede yaşayan halkın bir sonraki seçimlerde onlara teşekkür etmesini beklerler. yani, yardımın amacı sosyal devletin gerekliliklerini yerine getirmek olduğu halde, yardıma yeni bir amaç yüklerler: halka sorumluluk.
bu psikoloji, bir süre sonra güce sahip olanların “tanrılaşması”na neden olur. mesela, halkın parasıyla metro yapan ankara büyükşehir belediye başkanı melih gökçek, seçimlerde çayyolu bölgesinin ona oy vermemesi sonucu, o metroyu bitirmemekle halkı tehdit edebilir. çünkü, sadaka kültürünün ilüzyonuna kendisi de kapılmış ve bilinçaltında bu yeni duruma göre kendine yeni görev, sorumluluk ve yetkiler yüklemiştir. ya da, iktidar partisi biz antalya’ya çok yatırım yaptık ama onlar görmedi, bu yatırımlar artık bu kadar olmayacaktır diyebilir aynı ruh haliyle.
türk telekom arena olayı da aslında bu olayın bir başka düzlemidir. burada yukarıdaki ögeleri görüyoruz fakat, daha da vahim olan kraldan çok kralcılık bakış açısının ne kadar da büyümüş olduğunun farkına varıyoruz. başbakan, sanki paranın hepsini kendi alın teriyle kazanmış gibi açıklamalar yaparken, öte yandan bazı menfaat sahipleri de halkın sadaka kültürüne karşı çıkmasını cezalandırmaya çalışıyor.
teşekkür etmek bir nezakettir diyecek olanlara: evet bazı kişilere göre nezakettir, fakat bazılarına göre değildir. görevini yapan çöpçüsü, hamalı, devlet memuru herkesi tebrik etmezken, sadece bir kısım insanları tebrik etmek nezaketse, sanırım bu nezaketin altında farklı şeyler aramak gerekiyordur. sonuç olarak, evet bu işin yapılması için emeği geçenlere teşekkür edilebilir. fakat eğer bu kişi bir yandan da politikacıysa, tebrik edilmiyorsa; aksine ıslıklanıyorsa, burada nankör olan insanlar değildir. nankör olan, bir nezaket kuralını sadece belli kesimlere sadaka kültürünü empoze etmek amacıyla sunmaya çalışanlardır.
politikacı, tabii ki eleştirilecek. görevini yaparken alkış gelirse ne ala, ama gelmezse sinirlenmeyecek. herkesin bir görevi var. sıkıntı yok!
güncel Önemli Başlıklar