bugün

türkiye genetik tarihinin, tarihi gelişmeler doğrultusunda orta asya ya dayandığı kabul edilmektedir. fakat stanford üniversitesi tıp fakültesi genetik bölümü nün hazırladığı "anadolunun genetik profili" araştırması türkiye deki genetik profilin az bir kısmının kuzey-doğu asya haplogrubuna dayandığını belirtir. anadolu türklerinin genetik bir havuz oluşturduğunu ortaya koymaktadır.

isviçre merkezli igenea şirketinin yaptığı araştırma ise türkiye de yaşayan türkler in sekiz farklı etnik gruba ait genleri taşıdığını belirledi. araştırmaya göre, türkiye avrupalı uluslar arasında en karmaşık genlere sahip topluluğu oluşturmaktadır. anadolu'nun tarih boyunca istilalara ve göçlere açık olması bu durum için zemin oluşturmaktadır.

istanbul teknik üniversitesi öğretim üyesi ve antropolog timuçin binder, genetik araştırmaların türkiye de yaşayan insanların büyük bölümünün kırk bin yıl önce de bu topraklarda yaşamış olduğunu kanıtladığını belirterek, orta asya dan anadolu coğrafyasına gelen nüfusun aslında az olduğunu, türklüğün ırka bağlı değil bir kültürel kimlik olduğu görüşünü savunmuştur. binder, araştırmaların anadolu türklerinin genetik olarak asya'daki türkî halklardan çok balkanlar ve ortadoğu daki uluslara daha yakın olduğunu gösterdiğini söylemiştir.

abd li tarih profesörü justin mccarthy, türklerin çok farklı bölgelerden geldiklerini ve tıpkı amerikalılar gibi köklerinin değişik yerlere dayanmasına rağmen Türk kimliği altında birleştiklerini söylemiştir.

abd li mezar dna-gen araştırmacısı nancy touchette, türklerin moğolistan da iki bin yıllık mezarlarda yaptığı araştırmalar sonucu türkiye türklerinde hun gen-dna yapıları ile aynı yapılar bulmuştur.

yerli anadolulular türk grupların anadolu ya göçünden sonra hint-avrupa dillerinin yerine türk dillerini kullanmaya başladı. bilim insanları dilde bu değişimin geçmiş nüfusların genetik bir ikâmesiyle eşlik edildiği kadarıyla uzun süre tartıştı, ve orta asya kaynaklarının üzerindeki aşırı vurguya rağmen, anadolu türklerinin bölgeye özgü bir ezici çoğunlukta oldukları kararına varılmıştır.

kaynak: http://tr.wikipedia.org/w...%BCrklerin_genetik_tarihi, ingilizce ve daha detaylı olan http://en.wikipedia.org/w...ory_of_the_Turkish_people

her kişinin etnik kökenin aynı değildir, yüzdelik dilimleri farklıdır, bunun için testler yapılmaktadır, meraklısına.
(#29105192) bak bunu oku öyle gel

(bkz: ama sen kaşındın)
Öncelikle bir haplogrubu bir millete atfetmenin yanlış olduğunu hatırlatmakta fayda var. Yani nasıl ki R1a veya J2 Türk haplogrubu demek yanlışsa, N haplogrubu Türk haplogrubu demek de yanlıştır. Nitekim bu haplogrupların her biri 30.000 ila 15.000 sene önce ortaya çıkmıştır. Yani henüz ırklar/milletler veya etnisitelerin henüz oluşmadığı ve avcı-toplayıcı yaşamın devam ettiği zamanlarda. Dünyadaki milletlerin bir çoğunun MÖ 3000’li yıllardan sonra ulus haline gelmeye başladığını farz edecek olursak, Türkler de bu tarihlerde veya daha önce çeşitli haplogrupların bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Diğer bir ifadeyle Türkleri ve birçok ırkı tek bir haplogruba indirgemek bilimsel olarak mümkün değildir. Aynı şekilde dünyadaki hiçbir millet de tek bir haplogruptan oluşmaz.

Maalesef ülkemizde haplogruplar amatör kimseler tarafından değerlendirilirken bazı hatalara düşülmekte ve yanlış anlaşılmalara neden olmaktadırlar. Örnek vermek gerekirse R1a’nın büyük çoğunluğunun günümüzde Ruslarda ve Avrupalılarda görülmesi nedeniyle R1a haplogrubu Hint-Avrupalı, Slavik, Germenik, Ari ırk gibi gösterilmekte, bu coğrafyadaki R1b Ermeni gibi yansıtılmakta, günümüzde en fazla Batı Asya’da görülmesi nedeniyle J2 haplogrubu ideolojik çevreler tarafından Kafkasyalı, Aşkenaz/Kohen, Minos, Etrüsk, Sümer, ibrahimi vb gibi gösterilmeye çalışılmakta ya da J1 haplogrubu Araplarda fazla görülmesi nedeniyle genelleme yapılarak Semitik, Yahudi vb gösterilmektedir. Tüm bunlar bilimsel açıklaması olmayan ideolojik etiketlemelerdir. Doğrusu şudur ki bahsi geçen tüm bu haplogruplar (R1a, R1b, J1, J2) da Orta Asya’da çeşitli oranlarda görülen genlerdir. Yani bu haplogruplar sadece Avrupalılarda, Kafkasyalılarda ve Araplarda değil, Türklerde de görülmektedir. Zaten yapılan son araştırmalara göre, bu haplogrupların her birinin en az 30.000 yaşında olduğu ve yaklaşık 50.000 sene önce F haplogrubundan ayrıldığı ortaya çıkmıştır. Yani kökende tek bir atadan gelmektedirler. Ancak nedense Türklerde bu haplogrupların çok görülmesine rağmen kimi ideolojik çevreler her birine bir kılıf uydurmaktadır. Bu nedenle “haplogruplara bakılarak ırk tespit edilemez” gerçeğini öncelikle hatırlatalım.

Ayrıca haplogrupların her biri çok daha farklı alt gruplara ayrılmıştır. Bu alt gruplara SNP denilmektedir. Örneğin R1a veya J2a’nın keşfedilen ve henüz keşfedilmemiş yüzlerce SNP’si vardır. Bu SNP’lerin her biri 5000 ila 20.000 yaşındadır. Yani 20.000 sene önceki farklı atalardan gelmektedirler.

Söz konusu haplogruplardan özellikle J2 ve J1 en çok suistimal edilen haplogruplardır. Nedeni ise Türkiye ve Azerbaycan/iran Türklerinde en çok görülen haplogrup J2’dir. J2 haplogrubu aynı zamanda, Uygurlar, Tatarlar, Kazaklar, Özbekler, Türkmenler ve iran Türklerinde önemli oranlarda görülmektedir. Nitekim Türkiye’de yapılan genetik çalışmalarda en baskın haplogrubun %24 ile J2 olduğu görülmektedir. J2’lerin önemli bir kısmı Orta Asya’dan Türk göçüyle gelmiştir; diğer bir kısmı da Türkler gelmeden önce muhtemelen bu topraklarda yaşıyorlardı (her ne kadar Anadolu’da J2 için henüz antik DNA örneği bulunamasa da). Nitekim her iki coğrafyada da (Orta Asya ve Batı Asya) J2, %15-35 arası oranlarda görülmektedir. Lakin ilginç olan şudur ki Türklerde J2’nin hemen hemen bir çok varyasyonları görülür. Aynı durum diğer milletler için pek de söz konusu değil. J2’nin çok sayıda varyasyonunun Türklerde görülmesi bu haplogrubun çok daha eski zamanlarda Türkler arasında yer aldığına işarettir.

intrnette hep Türk geni nedir? şeklinde arama yapılır. Aslında haplogruplara gen denilmez; ancak biz yine de J, R, Q, N, G, L, C gibi haplogruplara internette Türk geni şeklinde arama yapıldığı için yazımızda gen ifadesi kullanılmıştır.

Haplogruplar Hakkında Ön Bilgi

G1, G2, J2a, R1a, R1b, Q, N, J1, I1, I2, L ve C3 gibi haplogruplar Orta Asya Türklerinde görülen başlıca genlerdir. Bu haplogrupların tümü yaklaşık 40 bin yıl önce aynı ortak atadan (F haplogrubundan) ayrılmaya başlamışlardır. Bu haplogruplar başka milletlerde de görülür; ancak 20 ila 10 bin yıl önce alt kollara ayrılan, hatta 5 bin 3 bin yıl önce bile alt kolları oluşan bu grupların SNP denilen kümeleri sınıflandırıldığında Türklere özgü alt kolların olduğu görülür. Yani Slavlarda veya Perslerde görülen R1a ile Kırgızlarda görülen R1a, genel olarak 10 bin yıl önce ayrılmış farklı alt kollardan oluşur; genetik biliminde de bunlar numaralandırma sistemi ile sınıflandırılır. Ya da Çeçenlerde görülen J2 ile Oğuz Türklerinde veya Uygurlarda görülen J2, 10 ila 5 bin yılları arasında birbirinden hem coğrafi hem etnik olarak ayrılmış ve mutasyona uğramış kollardan müteşekkildir. Genetik test yapıldığında da hangi etnik gruba daha yakın olduğunuzu tespit etmek için ilave SNP Test yaptırarak hangi alt koldan (haplotype veya cluster) olunduğunuz ve bu haplotype’ın daha çok hangi etnik gruplarda görüldüğünü araştırmanız önem kazanır.

Irkların oluşumu da farklı genlerin 10 bin ila 5 bin yıl önce veya daha eski zamanlarda birbiriyle karışıp ortak bir kültür ve dil edinmeleriyle ortaya çıkmıştır. Proto-Türkler de yaklaşık 5.000 sene önce Orta Asya çevresinde R1a, R1b, J1, J2, Q, N, C, G, L, I1, I2 gibi ata genlerinin birbiriyle karışımı ve ortak bir dil/kültür edinmeleri ile ortaya çıkmıştır. Nitekim Milattan öncesine ait bir Hun kurganından çıkarılan çok sayıda cesette çeşitli haplogruplar çıkmıştır. Bu da Hunlar zamanında dahi Orta Asya’nın karmaşık yapısını bize gösterir. Ancak Türk ırkının oluşumu da, diğer ırkların oluşumu gibi henüz dünyada diğer ırklar yokken ve insanlığın avcılıkla uğraştığı ve göçebe bir yaşam sürdüğü 5 ila 10 bin yılları arasında olmuştur. Yine savaşçılık özelliği ile ön plana çıkan Türkî kabileler son 2000 yılda bazı haplotype’leri Doğu Avrupa ve Orta Doğu’ya taşımışlardır. J2’nin ana dallarının hemen hepsinin Türki milletlerde görülmesi J2’nin çok eski çağlarda Türklerin oluşumunda yer aldığını gösterir. J2’nin 20.000 sene önce Anadolu’da veya Mezopotamya’da ortaya çıkmış olma ihtimali henüz kesin değildir; varsayımsal olarak düşünülmektedir.

Orta Asya’da görülen en baskın haplogruplar, C3, J2 ve R1a‘dır. Orta Asya’nın Sibirya’ya yakın bölgeleri ile Kırgızistan’da R1a ağırlıklı iken; Kazakistan ve Moğolistan’da C3, Orta Asya’nın güneyi ve Uygurlar ile Türkiye-Azerbaycan’da J2 baskın haplogruplar arasında yer alır. R1b ise kuzeyli Tatarlar’da (Başkırlar) daha çok görülür. N ise en kuzeydeki halklarda görülmektedir. Ancak N genel olarak daha çok Ural dil grubuna bağlı Nenetlerde ve ayrıca Eskimo grubu Yupiklerde görülür; ancak Türklerde de önemli oranlarda görülmektedir. Q haplogrubu ise yine Sibirya’da Türki topluluklardan ziyade en fazla Dene-Yenisey dil grubuna bağlı Ketlerde görülür; Türkmenlerde yaygındır. C haplogrubu ise Sibirya’daki Türki topluluklardan ziyade en fazla Moğollar ile Tunguzlarda görülür. Güneye indikçe L haplogrubu da Türklerde görülmektedir. J2 ise doğuda Uygurlardan başlayıp batıya doğru, Kazaklar, Tatarlar, Özbekler, Türkmenler, Azerbaycan ve Türkiye Türklerinde belirli oranlarda görülür. I1 ve I2 haplogrubu ise Ural-Volga bölgesinde Tatarlarda ve daha batıda Gagavuzlarda belirli oranlarda görülen bir haplogruptur. G1 ve G2 haplogrupları Orta Asya, Kafkasya ve kuzeyinde belirli oranlarda görümektedir. O haplogrubu da Çin/Japonlarda yüksek oranlarda olmasına karşın Orta Asyalılarda da belirli oranlarda görülür.

J2 haplogrubu, Uygur(%34), Özbek(%17-30), Türkmen(%16-24), Kumuk(%25-44), Nogay(%10-16), Karaçay-Balkar(%24), iran Türkleri(%40), Çuvaş(%14), Azerbaycan(%30) ve Türkiye(%24) Türklerinde en baskın haplogruplardan biridir. Ayrıca Kazaklar(%13) ve Tatarlar(%20) civarında görülür. J2, daha çok Oğuz Türklerinde görülür.

R1a kuzeyde Tatarlar, Kıpçaklar, bazı Altay grupları ile Kırgızlar(%63) civarında çok görülmekle birlikte yine Özbek(%25) ve Türkmenler(%7) civarında görülür. R1a daha çok Doğu Avrupa Türklerinde yaygındır. Kuzeyli Türklerde yaygın bir haplogruptur.

Yine diğer haplogrouplardan C3 (Kazaklarda yaygın), Moğolistan(%53) ve Kazakistan(%40-60)’da, N Sibirya ve Altay(%10 civarı) halklarında, Q ise çok az oranda yine Orta Asya ve Doğu Avrupa Türklerinde görülür.

Nadir de olsa G, J1 ve O gibi haplogruplar da Orta Asya’da görülen diğer haplogrouplardandır. Ancak I1b ve G gibi haplogruplar Gagauzlar ile Avrupalı Türklerde en çok görülen genlerdir. G ve L haplogrubu aynı zamanda Kafkasyalı Türklerin karakteristiğidir. E1, E2 ve E3 grubu genler genellikle Hami-Sami grubu israiloğulları, Araplar ve Afrikalılarla veya Balkanlarla bağdaştırılır. Ancak E’nin de bazı alt kollarının çok eski zamanlarda Türklere karışmış olma ihtimali yüksektir. Çok az oranda olsalar da değerlendirme yapılırken bunlar da göz önünde tutulmalıdır.

Osmanlı hanedanının da köken olarak J2 veya R1b haplogrubunda yer aldığı iddia edilmektedir. Osmanlı ailesinden Padişah Sultan Abdulaziz’in soyundan geldiğini belirten bir prensin de Oxford Ancestry kayıtlarında J2 olduğu belirtilmektedir. Doğruluğu henüz teyit edilmese de aşağıdaki adresten bakabilirsiniz. http://www.ysearch.org/la...amp;viewuid=94A9M&p=0

J2’nin Türkiye, Azerbaycan ve Orta Asya’da en yaygın grup olması, tarih boyunca en çok Türk göçü alan Orta Doğu’da da J2’nin en baskın haplogrup haline gelmesi, ayrıca bu haplogrubun Timur’un ve Babür’ün soyundan gelen kişilerde de görülmesi, J2’nin Oğuzlarda baskın görülen bir haplogrup olduğunu gösterir. Yine benzer şekilde J1 geninin de bazı alt haplogrupları Oğuz Türklerinde görülür. Örneğin 1785 ve 1925 yılları arasında iran ve Azerbaycan’ı yöneten Oğuz kökenli Kaçar hanedanına mensup kişilerin de günümüzde J1 haplogrubu olduğu ortaya çıkmıştır. Mevcut kaynaklar, J2’nin 10.000 sene önce Orta Doğu’dan tüm dünyaya yayıldığını iddia etmektedir. Diğer haplogruplarla karşılaştırıldığında dünyaya en çok yayılan haplogruplardan biri de J2’dir.

Orta ve Kuzey Asya topluluklarına yönelik yapılan genetik çalışmalar neticesinde Cinnioğlu’nun yaptığı araştırma günümüz itibariyle güncelliğini kaybetmiştir. Çünkü Cinnioğlu, Orta Asya genetiğini en az görülen Q, N, C haplogrupları ile sınırlamıştır. Oysaki bu üç haplogroup dahi Orta Asya’da en az görülen gruplar. Orta Doğu’ya göçen Türklerin –G1, G2, J2a, J2b, R1a, R1b, Q, N, J1, I1, I2, L ve C3 – gibi haplogrupları da beraberlerinde getirdikleri mevcut çalışmalar ışığında bilinmektedir.

http://www.turkomania.org/tr/j2-
Abi çok uzun yazmışın özet geç.
Kökeni hun devletine dayanan bir gendir. Temelinde bağımsızlık ve özgürlük vardır.
J2=%24 - caucasia,west and central asian peoples genetic

R1b=%14.7 - central asia,azerbaijan,Bashkortostan, iran and turcomania(East anatolia)

G=%10.9 -north caucasia

J1=%9 - northwest caucasia and arabia

R1a=%6.9 - Central asian(ogur and uyghur turkic people),india and slav and Germen

I1=%3.3 - Scandinavian and tatarstan

I2=%2.0- central europea and balkan

K=%4.5 - Asian people

L=%4.2 - South asian people

N=%3.8 - Fin-Ugric, Siberian and Altaic people

T=%2.5 - mediterian and South asian genetic

Q=%1.9 - north altaic and East siberia

C=%1.4 - Mongol.