bugün

siz insan olmayı istediğiniz anda bir ayrılık yaşarsınız. kırılır her şey. hayatla olan gizli bağınız. ümitleriniz. hayalleriniz. insanlığınız.

kırılır.

tekrardan geri tutturamazsınız hiçbir şeyi. orospu bir gülüşün gamzesine gömersiniz kendinizi. tek kişilik bir cenaze merasiminin kortejinde piç olmuş hayalleriniz vardır. ölüm marşını, umutlarınız çalarlar. ıslıklarıyla. size düşen? size bir şey düşmez.

siz düşersiniz.

göğün yedinci katından aşağı. zeminle öpüşeceğiniz an uyanmayı dilersiniz. rüyada ölmemeyi hatırlarsınız bir anda. hiçbir rüyanızda ölmeyi başaramayışınızı. dokunur bir anda bir şeyler. kusarsınız. midenizi ve kalbinizi rahatsız eden her şeyi.

tum kutsal mekanların önünden geçip, içeri girmezsiniz. tanrı'nın evlerine molotof kokteyli atıp, kundaklarsınız mekanlarını.
cehhennemi kundaklarsınız, düşüncelerinizle. ruhunuzu sıkan tüm tohumları, kelimelerle bırakırsınız körpe rahimlere. siz de, yazarak orgazm olursunuz.

yine de, tüm ayrılıklar zamansızdır. tüm ayrılıklar zamanın dışında. tüm ölümler nasıl erkense, tüm ayrılıklar da zamansızdır.

onun için.

tüm ayrılıklar ölümdür!
bittiği, geri dönüşü olmadığından korkulan anlar vardır. anlıktır. gözlerini sıkarsın,mantığın almaz onu bir daha görmeyecek olmayı. sebebi de yoktur. hayatında girmiş, birlikte yaşandığında değeri billinmeyen zamanlar yaşanmıştır.çok gülersin birlikte. en içten üldüğün anlarda ağır bir hüzün basar içini. acaba ilk kim ölecektir ve bu günün hatıralarıyla geri döndürememe çaresizliğini kim yaşayacaktır ve kim daha şanslıdır; hangisi daha şansllı olmaktır; gitmek mi, kalmak mı...

akıl yanar... sigorta atar... * *
zamanını söylerseniz zaten ayrılamazsınız, tövbe tövbe.
her ayrılık bir şeyleri yarım bırakır. hiç bir bitmiş şeyin vedasına ayrılık denmez zira.
ayrılık...

tarifi zor tanımı imkansız bir sözcük.

yüreğinin son çırpınışlarıdır ayrılık anı.

acıtır, güçlü görünmek istersin, ama başaramaz kuytu bir köşede sessizce ağlarsın çaresizliğine...

zamanı geri almak istersin, tekrar gülüşünü seyre dalmak istersin, tekrar gamzelerinde ölmek istersin yapamazsın.

günlerce, gecelerce için içini kemirir, tonlarca avazın çıktığınca sessiz çığlık atarsın kimse duymaz.

dört duvarın arasında boğulursun saatlerce. en yakınındaki bile yabancı olmuştur sana.

bu kadar zamansız olmamalıydı...

baktığın soğuk betondan ibaret olsada onlarca şey görür beynin. onunla gittiğin gezdiğin yerler canlanır beyninin en kuytu yerinde. zamanımıydı be dersin sitem edersin kaderine söversin olduk olmadık yerde.

ağlarsın. hayatın acımasızlığına ağlarsın ciğerlerin parçalanırcasına ağlarsın. yine nafile...

çünkü yetmez gözyaşların onu geriye getirmeye. yıldız yıldız bakan gözleri gelir aklına mezarlığın en uçsuz yerine hapsolmuş bir ceset gibi olursun. her gelen geçenden bir fatiha bekleyen bir ceset. tanrının gazabında boğulan bir ceset...