bugün

sözlüğümüzde, yaşamamızda, günlük hayatımızda sadece siyasi olarak değil alışkanlıklar, düşünceler ve eğilimler neticesinde gelişen olaylardır. beyin denen şeyin vücudumuzun mutlak hakimi olduğunu var sayarsak düşüncenin de bu beyni dolayısıyla hareketleri kontrol eden bir şey olduğu söylenebilir.
kendini istedikleri kimlikler doğrultusunda ifade etmeye özgür olan insanların, üzerinde var olan bu baskı ve linç kültüründen yansımalardan bir nevi korkmaktadır.

mesela ateist bir insanın arkadaşlarına bunu söylemesi ve müslüman olmaya zorlanması... birey o tecrübeden sonra buna bir daha kalkışmayabilir. işte bu o kültürün izidir. ya da sakarya'da ahmet kaya tişörtü giyen birinin malum olaylardan sonra herhangi bir kimsenin o tişörtü giymesi babayiğitlik bir olaydır.

senden farklı olanı kabul etmeme, empati geliştirememe ne yazik ki toplumda kanayan bir yara gibi. özellikle dtp lilerin meclise girmeleriyle daha da artan bu linç, sorunların dağda değil de mecliste çözülmesi açısında değerlendirilse, bu tabu başka bir şeye dönüşmez gibi geliyor bana.

toplumun farklı cinsel, etnik, dinsel ve sınıfsal kesimlerinin otobüslerde bile gösterdiği bu anlaşılmaz kültürün yansımaları toplumu bölmekten başka bir şey değil. insanların tek tipleşemeyeceğini herkesin mutlak değer yargılarına ve ahlakına sahip olamayacağı düşüncesine alışmak gerekiyor....
(bkz: hamam bocegine biber gazi sikmak)
güncel Önemli Başlıklar