bugün

cem mumcu ya ait bir tespit. intelijensiyamız ve halk arasındaki kopukluğu kısaca böyle ifade etmiş. sözleri şöyle:

"bunlar ölülerini nasıl gömeceğini bilmeyen tek insan türü. türk aydını ölüsünü nasıl gömeceğine dair bilgiye sahip değil. dünyanın hangi kabilesine gidersen git, kendi kültürel ritüelleri içinde bir ölünün mezara nasıl gömüleceğini, tabutun nasıl taşınacağını ya da nasıl yakılacağını bilir. bunlar bilmez. bunlarla birlikte cenazeye gittiğinizde eğer sıradan halk, cemaat orada olmasa o ölü orada kalır usta! bunlar tabutu omuzdan omuza geçirmeyi de bilmez, toprak atmayı da... kenarda aval aval dururlar. ölüsünü gömmeyi bilmeyen insnın ben entelektüelliğini değil, varoluşunu tartışırım. "
düşüneninin pamuklara sarılıp saklanmasını gerektiren essiz tespit.

bir anım geldi aklıma;

yıl 1999 , lise 1. sınıftayım. kültür ve bilgi birikimi ile cok sevilip sayılan bir resim hocamız vardi, ismi lazım degil. herkesle diyalogu cok iyi olan bir insandı ve sevilirdi.

bir gun okul bir acı haber ile calkalandı. yakın arkadaslarımdan birinin annesi vefat etmişti. tüm sınıf cenaze için arkadasımızın basında toparlandık. hocalarımız da cenazeye gelmişti. cenaze namazı bitiminde kösede aval aval oturan resimciyi görünce sasirmiştim. kadınların yanında olmayı tercih etmişti ve uzaktan bakmayı. ölüsüne fatiha okumaktan aciz oldugunu görünce sasirdim. hayat ne garip dedim kendi kendime. kuşlar, martılar felan...

(bkz: paylasmak istedim)
çoğu aydınımız herhangi bir dini tercih etmemiştir dolayısıyla bir gömülme ritülleri yoktur, çünkü onlara göe ne bir ruh ne de bir öbür dünya vardır, sadece bir organizmanın çalışması durmuştur, kokmasın diye gömüyor olabilirler

(bkz: inanmayan inamaz size ne)
(bkz: herkesin müslüman zannedilme sorunsalı)
(bkz: herkesi müslüman yapma çabası)
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar