bugün

Oz külturümüzü oluşturan iki değerli gelenekli muziğimizin karşılastirılmasıdır.

Halk müziğinin klasik musikimiz kadar zorlugu yoktur. Kokleri tamamen halkın hikayelerine köylülerimize dayanır. Köylünün çiftçinin çobanın sanatıdır. Bizler için değerlidir. Geçmişimizi, hatiramızı, hikayemizi, duygularımızı buluruz orada.

Sanat musikimiz ise müzikal açıdan çok yüksek bir kultüre ve değere sahiptir. Çok değerli fikir ve sanat insanlarımızın güftelerinin üzerine ustalukla örülmüş melodilerden oluşur. Kendi içinde bir deryadır pek çok makamı bulunur ve her biri kendi içinde başka bir tarzi olusturur. Klasik musikimizde Türkü formunda eserlere de sıkça rastlayabiliriz.

Klasik musikimizi seven ve bilen insanlar nezaket ehli olurlar. Hoşgörülü, konuşmayı bilen, duygularini iyi ifade edebilen ve seçici. bu sanatla içi içe olan insanlarımız edebiyatımizı ve şiirimizi de iyi bilirler. sadece yakın dönem eserleri değil, klasik neoklasik eserlerle de hemhal olan kişiler, bir dinleyici olmanin ötesinde kendilerinden istifade edilecek kadar bilgiye erismiş olurlar.

Ben her ne kadar kultürümüzün bu iki ana ögesini bir karşilaştırma olarak sunmuş olsam da birini digeriyle yaristirmak mantiklı degildir. Her ikisini de öğrenmek ve gelecek kuşaklara aktarabilmek noktasinda vatandaş olarak, siradan bir dinleyici olsak da üzerinize gorevler düşüyor.
tsm biraz daha okumuş kesime hitap ediyor thm direkt halka hitap ediyor... divan edebiyatıyla halk edebiyatı gibi düşünürsek daha iyi olur.